Güncelleme Tarihi:
Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Şemdinli ve Yüksekova ziyaretinin, “o bölgenin içinde bulunduğu tabloyu ortaya koyduğunu” söyledi.
Erdoğan'ın, “ezik bir başbakan görüntüsü verdiğini, iki arada bir derede kaldığını, ne yapacağını bilemez halde” olduğunu savunan Baykal, “Ne devletin içinde devlet varsa oraya yürüyebiliyor, ne kamu otoritesi sağlayabiliyor, ne halk ile kucaklaşmasını biliyor” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının bir üst kimlik olmadığını ifade eden Baykal, “Biri bunu Başbakan'a anlatsın. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı hukuki kimliktir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, Türk Milleti yerine ikame edilmez. Türk Milleti kavramını, içine sindireceksin. Türk Milleti demekten korkmayacaksın, utanmayacaksın. Türk Milleti'nin, kimsenin etnik kimliğine tecavüz olmadığını bileceksin” diye konuştu.
"KAYGI VERİCİ SÜREÇ"
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Şemdinli ve Yüksekova ziyaretlerini değerlendirdi.
Erdoğan'ın ziyaretinin, o bölgenin içinde bulunduğu tabloyu çok çarpıcı biçimde ortaya koyduğunu ifade eden Baykal, kaygı verici bir sürecin işlediğini belirtti.
Baykal, iktidarın, adalet, eğitim, sosyal güvenlik alanlarında ”çok zarar verdiğini” ancak, ortaya çıkan bu tehlikenin hiçbir şekilde telafi edilemeyeceğini ve vahim sonuçlar doğurabileceğini söyledi.
Güneydoğu'da otoritenin, meşru, resmi, hukuki, kamu otoritesinin elinden çıkmakta olduğunu savunan Baykal, bunun yeni olmadığını, bu iktidar döneminde hızla arttığını öne sürdü.
Bölgedeki kamu görevlilerinin giderek “etkisiz, çekingen, himayeye muhtaç” konuma sürüklendiğini belirten Baykal, devletin valisinin, “Bu işler Ankara'dan göründüğü gibi” değil dediğini, valiyi konuşturanın ne olduğunun bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Baykal, bölgedeki meşru güvenlik güçlerinin, hukuki ve fiili kontrollerinin sarsıldığını ileri sürdü ve “Sarsılmış diyorsam, nezaketime bağışlayın. Bu tablo, hükümetin kafasının karışıklığından, bu konuda yapması gerekenleri, kararlı şekilde zamanında yapamamasından güç alarak çıkmıştır. Bu, bölgede ortaya çıkan manzara çok acıdır” diye konuştu.
“UMUDUMU KAYBETTİM”
Vatandaşın sırtını dayayacağı otoritenin, devlet otoritesi olduğunu; vatandaşın devletten kendisine sahip çıkmasını beklediğini dile getiren Baykal, bunun verilmemesi, hukuki, meşru otoritenin görevini yapamaz hale gelmesi halinde, o bölgedeki vatandaşın fazla seçeneği kalmayacağını söyledi. Baykal, bu sürecin işlemeye başladığını, bu durum karşısında herkesin ciddi tavır takınması gerektiğini vurguladı.
Baykal, bu konunun hükümeti aştığını; hükümetin, bu sorunun ayırımında olmadığını; sürüklendiğini, günü geçirdiğini; yalpalayarak durumu idare etmeye çalıştığını savundu.
"FİİLİ GÜÇ KULLANAN OTORİTE ORTAYA ÇIKTI"
Şemdinli'de, devlet dışında “fiili güç kullanan birtakım otoritelerin”, bazı işler yaptığının ortaya çıktığının tespit edildiğini belirten Baykal, bu güç odaklarının ortaya çıkarılması gerektiğini ancak, hiçbir gelişme olmadığını söyledi. Baykal, bu konuda umudunu tamamen kaybettiğini ifade etti.
Baykal, “Söylem devam ediyor, ziyaretler yapılıyor, bunların hepsi boş... İşin gereğini yapabiliyor musun?” diye sordu.
Erdoğan'ın, ziyaretlerinde “ezik bir başbakan” görüntüsü verdiğini ileri süren Baykal, “Ne yapacağını bilmiyor, kararlılığı ne, halka taahhüdü ne? Halkın talebi ortada. Açıkça söyle, yanlışı söyle. O yanlış karşısında ne yapacağını ilan et. Samimi, yürekli ol. O bölge, bunu bekliyor. Ciddi bir tavır bekliyor senden. Tavşana kaç, tazıya tut. Orası öyle, burası böyle” diye konuştu.
"MİLLETİN NE OLDUĞU BİRİSİ BAŞBAKAN'A ANLATMALI"
Baykal, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının üst kimlik olmadığını, bunu, birisinin “Başbakana anlatması” gerektiğini belirterek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının, hukuki kimlik olduğunu kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının, Türk milleti yerine ikame edilemeyeceğini ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
“Türk milleti tanımını kafanın içine sindireceksin. Türk milleti demekten korkmayacaksın, utanmayacaksın, mahcup olmayacaksın. Türk milleti demenin, kimsenin etnik kimliğine tecavüz olmadığını bileceksin.
Türkiye'de Arnavut var, Gürcü var; Arnavut, Gürcü milletleri var. Ama onlar Türk milletinin Arnavut'u ve Gürcü'sü. Onların Gürcü, Arnavut olması, Türk milletinin parçası olmasını engellemiyor. ABD'de her milletten insan var, devletleri var. Ama onlar, kendisini Amerikalı kabul ediyor.
Başbakan, Türk milleti lafını, etnik kimliğe, alt kimliğe indirmeye çalışıyor. Arnavut halkı, 'Arnavut'um' diyecek. Nerede Türk milleti? Ankara'da o büyük hatayı yapıp, Diyarbakır'a suçlu suçlu giderken, o hatayı kapatacağım derken, 'tek millet, tek devlet' demişti. Nedir bu millet söylesin? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları milleti mi? Neymiş o millet, aç Anayasa'ya gör, tarihe bak, milletin ne olduğunu... Herkesin kimliği var ama herkes bu milletin parçası. Hakkari'de yaşayan vatandaş, Antalya'ya gider Antalyalı, İstanbul'a gider İstanbullu olur.”
“İÇİM KAN AĞLIYOR”
Baykal, bu gidişin iyi olmadığını, konuşmayarak, durumun düzelemeyeceğini belirtti.
Güneydoğu Anadolu'da kamu otoritesinin zaafa uğradığını, bunun etkisiyle o bölgedeki insanların, neye güveneceğini bilemez halde bulunduğunu söyleyen Baykal, bu manzara karşısında tepkisel davranışlarla, yıldırıcı olacağını düşünen birtakım hukuk dışı uygulamalar sergilenerek, bu gidişi değiştirmenin mümkün olmadığını kaydetti.
Erdoğan'ın, iki arada bir derede, ne yapacağını bilemez halde olduğunu savunan Baykal, “Ne devlet içinde devlet varsa onun üzerine yürüyebiliyor, ne orada kamu otoritesini etkinlikle sergileyebiliyor, ne halk ile kucaklaşabiliyor” dedi.
Baykal, “tatsız bir manzara” olduğunu ifade ederek, içinin kan ağladığını söyledi.
CHP'nin hafta sonu yapılan kurultayına da değinen Baykal, ülkenin bunalımlı bir döneminde, bir bütünleşme tablosu gerçekleştiğini belirtti.
Baykal, CHP'nin bir kadroyu, kişiyi işbaşına getirmediğini; bir muhalefet platformunun, CHP söyleminin sahiplenildiğini kaydetti.
AK Parti'nin uygulamalarıyla, Türkiye'de yoksulluğun arttığını, yolsuzluğun meşru, doğal olmaya başladığını öne süren Baykal, dokunulmazlıkların kaldırılmamasını eleştirdi. Baykal, 'Yargıdan, mahkemeden korkan kaçan bir yönetim var” dedi.