Üslubu savaş üslubu

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Ülkenin bu kadar sorunu varken Başbakan önlem almak yerine tehdit ve şantajla işi geçiştirmeye çalışıyor. Her gün şehitler geliyor, hâlâ ‘ramazanı bekliyoruz, ramazandan sonra göreceksiniz’ sözü bir Başbakan’a yakışmıyor. Yapacağın bir şey varsa otur adam gibi yap. Biz terörün sonlanması için her desteği vereceğimizi söyledik ama karşımızda olayları çözmek istemeyen, olayları çözümsüz noktaya getiren ve bundan da keyif alan bir iktidar anlayışını görüyoruz. Başbakan’ın söyleminde güvenlik boyutu her fırsatta kendini zaten gösteriyor, üslubu savaş üslubu olduğu için ‘Ramazan bitsin ben size göstereceğim’ diyor. Yarın öbür gün ramazan bitecek, peki ne olacak? Başbakan ivedilikle bu konuda ne yapacağını kamuoyuyla paylaşmalı. Eğer kamuoyuyla paylaşamayacağı bilgiler varsa muhalefetle paylaşmalı, bilgi vermeli. Bütün partiler bu olayın bitmesini istiyor. Bu olay baskıyla, tehditle, şantajla, iki baldırı çıplak söylemiyle geçiştirilecek olay olmaktan çıkmıştır.
Ben Başbakanım istediğimi yaparım mı; hayır, yapamazsın. Sen ülkeyi yönetiyorsun ve ülkenin sağlıklı yönetiminden sorumlusun. Bu ülkeyi tek başına yönetemezsin. Yasalar sana bu hakkı da yetkiyi de vermiyor. Demokrasilerde ülkeyi devletin kurumları, muhalefetle yönetmek zorundasın. Kendi ülkesinin gerçeklerini görmüyor Suriye’yi görüyor ama. Çünkü gündemi saptırıyor. Bakın hükümet programı açıklandı. Terörle ilgili tek cümle yok. Türkiye’nin en ciddi sorunu bu ama hükümet programında bir cümle yok ve bunlar ülkeyi yönettiklerini sanıyorlar.”
Diğer partilerin değerlendirmeleri ise şöyle:

NATO ramazan dinlemiyor

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural Bıçak gırtlağımızdan geçmiş kemiğimize dayanmış. Bıçağın kemiğe kadar dayanmasına izin veren kim? Yani ‘göz yumuyoruz’ diyorsun. Senin desteklediğin NATO uçakları, Libya’da ramazan diye bombalamayı bırakmıyor. Teröre duble yol açan sensin. İran terörle mücadele ediyor ama maalesef Türkiye ortak bir mücadele sürdürmüyor. Başbakan yeni pozisyon aldı, yeni bir elbiseyi giyiyor ve bu elbiseyi pazarlamakla meşgul. MHP ve Sayın Bahçeli haklı çıkmıştır, ama maalesef günümüzde haklı çıkmak yetmiyor. ‘Tayyip Erdoğan güçlü, ne olur ne olmaz, o haklı’ deniyor. Daha önce de ‘Terör örgütü demedikleri sürece görüşmem’ dedi, sonra tıpış tıpış görüştü. Şimdi aynı yemeği bize yedirmeye çalışıyor. Şimdi çıkın ‘Kandil’de ceviz ağacının altında teröristlerle görüşmesi için gazetecileri ben gönderdim’ deyin. Devlet terör örgütü ile görüşüyor, Başbakan’la görüşüyor. Senin aranda mesafe kalmamış ki, başkasından mesafe istiyorsun.

Açılımın kapandığını ilan etti

BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan Bu tehdit dilidir, demokratik siyasetin dili değildir. Tamamen demokratik siyasete, legal alanda siyaset yapanlara yönelmiş bir tehdittir. Daha önce de binlerce siyasetçi içeri alındı, milletvekilleri içeride. Hedef gösteren bir anlayış var burada. Oysa ki bir Başbakan’ın, makamı gereği, çözüm araması gerekir. 27 yıldır bu sorun can alıyor. Kullandığı dil 90’lı yıllara dönüş dili. Bu o kadar kolay değil. Eskiyi kimsenin hatırına bile getirmemesi gerekiyor. Saddam’la Milesoviç gibi herkes bunun sonucuna da katlanır. Sayın Başbakan aslında açılımı bitirdiğini de ilan ediyor. Türkiye’de, kendileri karşısında, tek demokratik muhalefet olan BDP bloğunu bu şekilde sindirmeye çalışan bir anlayış var. Parti yönetimimiz gerekli değerlendirmeyi yapıp cevabını verecektir.