Güncelleme Tarihi:
Gösterimdeki ‘‘Aşık Shakespeare’’in aşkı Gwyneth Paltrow, altın çocuk Brad Pitt'ten ayrıldıktan sonra bir yıldız oldu. Şimdi sıra Oscar'da.
Onu ‘‘dünyanın en seksi erkeği’’nin sevgilisi olarak tanıdık. Çünkü oynadığı filmlerden ziyade Brad Pitt'le olan ilişkisi sayesinde gündemdeydi hep. Ama Haziran 1997'de Pitt'ten ayrıldıktan sonra da gündemde kalmayı başardı. Hem de bu kez üst üste çevirdiği filmlerle... Gösterimdeki romantik komedi ‘‘Aşık Shakespeare’’de Elizabeth dönemi kostümleri içinde bir kurgu kişisini, yaratma sıkıntısı çeken Shakespeare'in ilham perisi Viola'yı canlandıran Gwyneth Paltrow'dan bahsediyoruz. Bu rolüyle Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncu Altın Küre'sini aldıktan sonra, 21 Mart'ta verilecek Oscar Ödüllerine de En İyi Kadın Oyuncu dalında aday gösterildi.
Hakkında çok şey yazılıp söylenen Gwyneth Paltrow'un son derece düzenli, aşırılıklardan uzak bir hayatı var. Erken kalkıp erken yatıyor; gece hayatı, uyuşturucusu, içkisi, sigarası yok. Sadece kahve içiyor, arada sırada da votka. Hollywood'un görmeye alıştığı çılgın hayatların tam tersi bir tarz. Temiz bir hayat. Kendisi de terbiyeli, kaprissiz, cici bir kız. Şık ve temiz bir çevrede bir prenses gibi büyütülmüş. Babası yapımcı-yönetmen Bruce Paltrow, annesi ise ünlü oyuncu Blythe Danner. Bu zarif endamlı, sarışın, mavi gözlü kızın ilk rolü, aile dostu Steven Spielberg'in 1991 yılında ‘‘Kanca/Hook’’ filminde ona verdiği Wendy rolü. Aslında bundan önce ‘‘Shout’’ adlı filmde Travolta'nın karşısında minicik bir rolü varmış. ‘‘Kanca’’dan sonraki ilk büyük rolü 1993'te ‘‘Flesh and Bone’’da. Sonra arkası gelmiş: Nicole Kidman'la ‘‘Malice’’, Jennifer Jason Leigh ile ‘‘Mrs Parker ve Kısır Döngü /Mrs Parker and Vicious Circle’’, Nick Nolte'yle ‘‘Jefferson Paris'te / Jefferson in Paris’’... 1994'te ise Brad Pitt'le tanıştığı ‘‘Yedi/Seven’’dan sonra ‘‘dünyanın en seksi erkeği’’yle iki yıl süren beraberliği sayesinde medyanın gözdesi haline geldi. Ama asıl çıkışını bir yıl sonra bir Jane Austen uyarlaması olan ‘‘Emma’’ ile yaptı. Filmografisi dikkat çeken ama sanatsal açıdan da ticari açıdan da pek kayda değer olmayan filmlerle sürüyor: Dickens uyarlaması ‘‘Büyük Umutlar/Great Expectations’’, Hitchcock'un filmi ‘‘Cinayet Var / Dial M for Murder’’ın yeniden yapımı olan ve Michael Douglas'ın karşısında Grace Kelly'nin rolünü oynadığı ‘‘Kusursuz Cinayet/A Perfect Murder’’, ‘‘Rastlantının Böylesi/Sliding Doors’’ ve son olarak da ‘‘Aşık Shakespeare/Shakespeare in Love’’.
Düz bir oyuncu olmasına, ifadeli bir yüze sahip olamamasına rağmen, onda bir star kumaşı olduğu söyleniyor; zarafeti Grace Kelly'ninkiyle, başını tutuşu Audrey Hepburn'ünküyle karşılaştırılıyor. ‘‘Popüler kültüre ait olduğunu bilmek tuhaf bir duygu. Bundan sıkılmamaya, olumlu tarafını görmeye çalışıyorum. Tanınmış biri olmak her an değişebilecek ve zarar verebilecek bir durum. Bu bazen insanın düşmanı olabiliyor, ama paranoyak olmamaya çalışıyorum ve kendimi aşırı korumaktan da kaçınıyorum,’’ diyor Paltrow. Filmleri hasılat rekorları kırmasa da, isminin geçtiği her proje belli bir özellik kazanıyor. Hollywood 30 yaşından genç ve güzel sarışınlar yönünden sıkıntı çekmemekle birlikte, 26 yaşındaki Gwyneth Paltrow, halihazırda stüdyoların gözdesi. Film başına 5 milyon dolar alan yıldız, bu durumun geçici olabileceğinin farkında: ‘‘Daha az film çevirmeyi, tatile çıkmayı, sıradan bir hayat sürmeyi, şiir okumayı, bir aile kurmayı düşünüyorum. Fazla hayal da kurmuyorum. Günün birinde, ben daha buna hazırlıklı değilken beni sinemadan kovacaklardır...’’
Brad Pitt'in sevgilisi olarak anılmaktan çıkan Hollywood'un son zarafet timsali, son zamanlarda Hollywood'un genç yeteneklerinden Ben Affleck'le beraberdi; hani şu en iyi dostu Matt Damon'la birlikte ‘‘Can Dostum/Good Will Hunting’’in Oscar'lı senaryosunu yazıp oynayan çocukla... Ama galiba ondan da ayrılmış...