Ürün test

Güncelleme Tarihi:

Ürün test
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Hewlett Packard monitör

HEWLETT Packard'ın Türkiye'de pazarladığı 14 inch D2813A monitörler iddia edildiği gibi gerçekden de Radyasyon yaydığı için insan sağlığına zararlı mı?

Bu sorunun yanıtını alabilmek için radyasyon yaydığı iddia edilen monitörü Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nde test ettirdik. Monitörü kullanmanın radyasyon sağlığı açısından sakıncalı olup olmadığının tespit edilmesini istedik. Yapılan testlerin sonucunda, HP'nin ürettiği 14 ınch D2813A monitörleri kullanmanın radyasyon sağlığı açısından sakınca oluşturmadığı ortaya çıktı.

Böylece, Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nin monitörle ilgili hazırladığı bu test raporu, Deniz Turan adlı okuyucumuzun HP'den satın aldığı bilgisayarın D2813A monitörüyle ilgili şikayeti üzerine başlayan tartışmaya da son noktayı koymuş oldu.

Turan, HP'yi kendisine artık dünyada da kullanılmayan ve radyasyon yaydığı için insan sağlığına zarar veren bir teknolojiyle üretilmiş monitörü satmakla suçluyordu.

Bu iddiada sadece Turan değil, aynı zamanda, Escort Computer de bulunuyordu. Hatta Escort Computer, bu iddiayı tüm Türk tüketicilerine duyurabilmek için gazetelere ilanlar dahi vermişti. Escort, ilanlarında, HP'yi insan sağlığına zarar veren monitörleri satmakla suçlamıştı.

HP'nin yöneticileri ise bu iddiaların gerçek dışı olduğunu, monitörlerin standartlara uygun, düşük emisyonlu olarak üretildiği görüşünü savunmuştu. Aksi taktirde, başta Fransa, Doğu Avrupa, İtalya, İspanya olmak üzere 23 ayrı ülkede birden pazarlanamayacağını söylemişlerdi.

Ancak, HP'nin tartışmaya yol açan 14 inch 1024 serisi monitörler iki ayrı model olarak yer alıyordu. Bunlardan D2815A modelinde düşük emisyonlu ve İsveç'in emisyon standardı olan MPRII ibaresi yer alırken, D2813A monitörde böyle bir ibareye yer verilmiyordu. HP'nin İngilizce broşüründe de sadece düşük emisyonlu modele değiniliyor, Türkiye'de pazarlanan D2813A monitörle ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmıyordu. Ayrıca, HP'nin 1024 inch monitörler için hazırladığı kullanım klavuzunda da D2815A monitör için düşük emisyonlu ibaresi kullanılırken, D2815A renkli monitör için düşük emisyonlu olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlanmıyordu.

Bu da akıllara, ``HP D2813A monitör madem düşük emisyonlu, peki neder kullanım kataloglarında ve broşürlerde bu ezelliğe yer verilmiyor'' sorusunu getiriyordu.

Biz de bu soruların yanıtını alabilmek için D2813A monitörü Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde test ettirdik. Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nin raporunda, ``Televizyon ve bilgisayar monitörleri katot ışını tüpü içerir. Bu tüpler, çalışmaları sırasında düşük enerjili X-ışını üretir ve bu nedenle de bilgisayar monitör tüplerinin cam çeperleri ile ekranlarının X-ışınlarını sızdırmayacak şekilde imal edilmesi gerekir. Sızabilecek radyasyon için de uluslararası yönetmeliklerde ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği'nin 4'ncü maddesinin F bendine göre görüntü veren katot ışını tüplerin yüzeyinden 5 santimetre uzaklıkta herhangi bir noktada doz şiddeti saatte 5 mikrosiever yani 500 mikro rontgen değerini aşmaması istenmektedir. Merkezin Dozimetri Laboratuvarı'nda HP 14 ınch D2813A monitörün gerçekleştirilen radyasyon ölçümlerin de ekran yüzeyinden 5 santimetre uzaklıkta, saatte 12.5-14.5 mikro rontgen olan dogal düzeyin üzerinde bir radyasyon artışı tespit edilemedi'' denildi.

Raporun sonuç kısmında da, ``monitörün tüplerinde meydana gelebilecek X-ışınlarının tamamı, monitörün camında soğurulmakta olduğundan bu monitörlerin kullanılmasında radyasyon sağlığı bakımından bir sakınca yoktur'' ibaresi yer aldı.

SELPAK AQUA TUVALET KAĞIDI

Televizyonda, Selpak Aqua tuvalet kağıdının reklam filmi sizinde dikkatinizi çekmiştir.

Reklam, bir markette geçiyor. Markette bir bayan yeni Selpak Ağua'nın suya dayanıklı olup olmadığının demostrasyonunu yapıyor.

Demostrasyonu yapan bu bayan marketteki çocuklara dönerek, soruyor: Denemek istermisiniz?

Ardından, ``Bu Selpak Aqua, bu da normal bir tuvalet kağıdı. İkisini de ıslatın çocuklar'' diyor.

İki çocuk tuvalet kağıtlarını alıp, akvaryumun başına gidiyor. Demostrasyonu yapan bayanın söylediklerini aynen uyguluyor. İlk önce tuvalet kağıtlarını akvaryumdaki suda ıslatıyor.

Demostrasyonu yapan bayan anlatmaya devam ediyor: Şimdi ikisine de jeton atıyoruz. Diğeri hemen dağılırken Selpak Ağua üç kat daha fazla dayanıyor. Islakken bu kadar dayanmasına rağmen suya atılınca eriyip gidiyor.

YANILTMA VAR MI?

Peki, Selpak Aqua tuvalet kağıdı gerçekten de normal bir tuvalet kağıdına oranla suya üç kat daha dayanıklı mı? Yoksa, reklam abartılarak, tüketici yanıltılıyor mu?

Bu soruların yanıtını öğrenebilmek için reklamdaki işlemi bir kez de biz tekrarladık. Arkadaşlarımız Zeliha Aslan ve Ebru Baki, ilk önce Selpak'ın üreticisi Eczacıbaşı Grubu'na bağlı İpek Kağıt yetkilileriyle görüştü. Reklamdaki kıyaslamanın hangi marka tuvalet kağıdıyla yapıldığını öğrendi.

SIRA TESTTE

Ardından sıra, işlemi akvaryumda gerçekleştirmeye geldi. Zeliha ve Ebru, Selpak Aqua ile reklamdaki normal tuvalet kağıdını aynı anda ortalarından ıslattılar. Peşinden de ıslatılan bu tuvalet kağıtlarının üzerine jeton attılmaya başlandı. Normal tuvalet kağıdı, dördüncü jetonda delinerek, jetonlar akvaryuma döküldü.

Buna rağmen, jetonları Selpak Aqua tuvalet kağıdının üzerine atmaya devam edildi. Ta ki, Selpak Aqua'da delininceye kadar... Selpak Aqua'da jeton sayısı 20'ye ulaştığında delindi.

Bu da, reklamın yanıltıcı olmadığını ve Selpak Aqua tuvalet kağıdının gerçekten de sıradan bir tuvalet kağıdına oranla en az üç kat daha suya dayanıklı olduğunu ortaya koydu.

CİF LİKİT JEL

Televizyonda Cif Likit Jel'in reklam filmini mutlaka izlemişsinizdir. Reklamda, taşan kahve lekesinin üzerine Cif Likit Jel damlatılıyor. İki dakika bekledikten sonra üflendiğinde, kahve lekesi havalanıp, uçuyor.

Taşan kahvenin üzerine Cif Likit Jel damlatılıp, üflendiğinde leke, gerçekten de havalanıp, uçuyor mu?

Bu sorunun yanıtını öğrenebilmek için reklamdaki işlemi bir kez de biz tekrarladık.

Bunun için ilk önce, Cif'in üreticisi Ünilever'le görüştük, lekeyi uçurmak için uygulanacak yöntemi sorduk. Kahve lekesini Cif likit Jel'le havalandırıp, uçurmanın iki ayrı formülü olduğunu öğrendik. Bu formüllerden birine göre, taşırılan kahveyi hazırlamak için 7 gram kahve, 3 adet şeker 165 gram su kullanılması gerekiyor. Bu ölçülere göre pişirilen kahve taşırılıyor, ilk önce 10 dakika kuruması beklendikten sonra, Cif Likit Jel damlatılıyor. Cif'in de kahve lekesinin üzerinde 2 dakika kuruması gerekiyor, ardından üfleniyor. Aynı uygulama, taşan kahvenin 1 ile 48 saat arasında kuruması bekledikten sonra aralıklı olarak tekrarlanıyor.

UÇMUYOR AMA

Arkadaşımız Ebru Baki de bu formüllerde yer alan ölçüleri kullanarak pişirdiği kahveyi taşırdı. Ardından ilk önce 10 dakika lekenin kurumasını bekledi. 10 dakika sonra lekenin üstüne bir damla Cif Likit Jel döktü. Cif Likit Jel'in 2 dakika kurumasını bekledikten sonra üflediğinde, kahve lekesi reklamdaki gibi havalanıp, uçmadı ama, leke de kalmadı.

Daha sonra ikinci deneyi gerçekleştirmek için kahve lekesinin 1 saat kurumasını bekledi. Bir saatin sonunda lekenin üzerine Cif Likit Jel damlattı. Bunun da iki dakika kurumasını bekledi. Ardından reklamda olduğu gibi üfledi. Ancak, yine havalanıp uçmadı ama, Cif'in damlatıldığı bölümde leke kalmadı.

Bunun üzerine Ünilever, Cif Likit Jel'in kendi laboratuvarlarında gerçekleştirdiği kahve deneyinin video kasedini gönderdi. Bu kasette, iki ayrı formüle göre gerçekleştirilen deneyler yer alıyor. Deneylerde taşan kahvenin kuruması ilk önce 10 dakika, ardında 1, 2, 8 ve 48 saat bekletiliyor. Daha sonra Jif Likit Jel damlatılıyor ve tekrar 2 dakika kurumaya bırakılıyor. Ardından üfleme yöntemi uygulanıyor.

Bu deneylerde de kahve lekesi üfledikten sonra reklamda olduğu gibi havalanıp uçmuyor ancak, leke de kalmıyor.

ONA AYÇİÇEĞİ YAĞI

Televizyonda, Ona ayçiçeği yağının reklam filmi sizinde dikkatinizi çekmiştir.

Reklamda, nikah memuru soruyor: ``Annenizin adı?''

Yanıt: Belgin...

Memur soruyor: Babanızın adı?

Yanıt: Mustafa.

Memur yine soruyor: Ayçiçeği yağınızın adı?

Salondan ``Aaaaaa....'' diye uğuldamalar yükseliyor.

Yanıt: Ona...

Ardından da gelin, damada dönerek, ``Hadi gösterelim'' diyor ve masanın altından ilk önce bir piknik tüpü, daha sonra Ona ayçiçeği yağı, patates ve bir de tava çıkarılıyor. Gelin başlıyor anlatmaya...

``Önce patatesleri ince ince doğrarım. Ona'yla bir güzel kızartırım. Patates kızartmam hazır.''

Bu arada, ekranın altında, ``Patates-yağ oranı= 1/6'' diye bir not yazıyor. Bu da, 1 litre yağda 166.6 gram patatesin pişirildiği anlamına geliyor.

Pişirme işlemi bittikten sonra, nikahın şahitleri, patateslerin tadına bakıyor ve ``Güzel olmuş'' diye onaylıyor.

Bu kez nikah memuru bir kez daha soruyor: Hafif de olmuş mu bari?

Tavadaki yağ ölçülüyor.

Ve yanıt gelinden geliyor: Bakın Ona'nın yüzde 98'i kapta...

* * *

Peki, patatesler Ona ayçiçek yağıyla kızartıldıktan sonra yağın yüzde 98'i gerçekten de tavada kalıyor mu? Yani, reklam, gerçekleri yansıtıyor mu yansıtmıyor mu?

Bu sorunun yanıtını öğrenebilmek için reklamdaki işlemi bir kez de biz tekrarladık. Arkadaşımız Ebru Baki, ilk önce reklamda olduğu gibi bir litre Ona ayçiçeği yağını tavaya boşaltarak, kızdırdı. Ardından 166.6 gram ağırlığındaki (bu da yaklaşık orta büyüklükteki bir patatese denk geliyor) patatesi ince ince doğradı ve tavadaki kızgın yağın içine boşalttı. Patatesler iyice kızardıktan sonra, çıkardı.

Ardından sıra, bir litre yağdan tavada kalan miktarı ölçmeye geldi. Tavadaki yağı bir kez daha ölçü kabına boşalttı. Gerçekten de yağın yüzde 98'i yani, 980 mililitresi tavada kalmıştı. Bu da reklamın tüketicileri yanıltmadığı ve doğru olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak, bir noktayı göz ardı etmemek gerekiyor. Bu da, bir litre ayçiçeği yağında kızartılan patatesin miktarı... Kızartma sırasında yağ miktarının azalmasında kızartılan patatesin miktarının rol oynadığı bir gerçek.

Şimdi aklınızdan hemen, ``Diğer ayçiçeği yağları nasıl?'' diye bir soru geçebilir. Bu sorunun yanıtını da, ilerideki günlerde aynı testi tüm ayçiçeği yağlarına uygulayarak, yanıtlamaya çalışacağız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!