Urla'nın denizinden de tarih fışkırıyor

Güncelleme Tarihi:

Urlanın denizinden de tarih fışkırıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2006 13:00

İZMİR'in Urla ilçesinde 1992 yılından beri sürdürülen Limantepe Antik Kentindeki kazı çalışmalarının bu yılki bölümü tamamlandı.

Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hayat Erkanal başkanlığında yürütülen Limantepe kazıları, 2006 yılı çalışmaları hem karada hem sualtında gerçekleştirildi. Ekip, denizde M.Ö. 1600 yılına ait çapa, karada M.Ö. 1300- 1400 yıllarına tarihlenen bir uygarlığa ait kent kalıntısı buldu.

Prof. Dr. Hayat Erkanal, çalışmaların sualtı bölümünde daha önceki yıllarda prehistorik döneme ait mendireğin dışında tespit edilen Osmanlı batığının ahşap kısımlarını ortaya çıkarmaya başladıklarını, şu ana kadar bilinen dünyanın en eski mendireğini burada tespit ettiklerini anlattı. Prof. Dr. Erkanal, “Bu sırada bir sürprizle karşılaştık. M.Ö. 1600 yıllarına ait ilginç bir gemi çapası bulduk. Bu buluntular tarafımızdan değerlendirilip dokümantasyon işlemleri yapıldı. Fakat dışarıya çıkarılamadı. Bunun nedeni de çapanın ahşap aksamı çok olunca bunların restorasyonu ve konservasyonu için gerekli çalışmaların yapılması gerekiyor. Önümüzdeki yıl batığı tamamıyla açığa çıkarıp dökümantasyon işlemlerini yapacağız. Ondan sonra parça parça çıkarılabiliriz” dedi. Mendirek hakkında da bilgi veren Prof.Dr. Erkanal şunları söyledi:

“Mendirek 100 metre uzunluğunda, 40 metre genişliğinde küçük boy taşlarla duvar tekniğiyle örülmüş. M.Ö. 3'üncü binin ikinci yarısında yapılmış. Şu haliyle bile dünyanın bilinen en eski mendireği ve dolayısıyla liman tesisi. Mendireğin iç kısmında yaptığımız çalışmalarda M.Ö. 1600- 1700 yıllarına ait bazı seramik örnekleri açığa çıkarıldı. Çünkü denizin altında aynı zamanda karada çalıştığımız yerleşimin devamıyla bağlantılı ve kısmen denizin altında devam ediyor. Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalarda saptadığımız neticelere göre, deniz seviyesinin yükselmesi ve depremlerle çöküntü alanlarının oluşması nedeniyle şu anda kazdığımız Limantepe'deki yerleşimin önemli bir kısmı suyun altında kalmış. Bu yönlü bir çalışma bizim dışımızda İsrail'de ve Mısır'da İskenderiye'de gerçekleştiriliyor.”

‘KİRLİLİK ÇALIŞMALARA ENGEL’

Su altında ilginç çalışmalar da yaptıklarını, mini denizaltı ile batık aradıklarını, ancak deniz kirlliği nedeniyle bunda çok başarılı olamadıklarını anlatan Prof. Erkanal buna rağmen iki batmış ada tespit ettiklerini açıkladı. Prof. Dr. Erkanal Limantepe kara çalışmaları hakkında da şu bilgileri verdi:

“Daha önce M.Ö. 3'üncü binin iki farklı evresine ait iki savunma sistemi tespit etmiştik. Bunlar o dönem itibariyle konumlarıyla, büyüklükleriyle, teknikleriyle şimdiye kadar örneği olmayan savunma sistemleriydi. Bu sene de bizim Erken Tunç I çağı dediğimiz M.Ö. 3'üncü binin başlarına ait savunma sistemini bulduk. Burada restorasyon çalışmaları yaptık ve artık yıkılması söz konusu değil. Biz burada her iki savunma sisteminin devamını saptamak için, kazarken hiç tahmin etmediğimiz bir uygarlık olayıyla karşılaştık.

Önceki yıllardaki kazılarda burada M.Ö. 1300- 1400 yıllarına ait Hititlerle çağdaş, batıda da Mikenlerle çağdaş bir uygarlığın söz konusu olduğunu saptamıştık. Fakat, bunlara ait elimizde kalıntı yoktu. İşte bu seneki çalışmalarda bu döneme ait gelişmiş bir şehircilik örneği ortaya konuldu. Caddesiyle, sokaklarıyla, caddenin iki tarafındaki evleriyle hatta büyük bir depo binasıyla tam olarak bu dönem kültürünü açığa çıkarma imkanına sahip olduk. Miken kültürünü yansıtan seramik örneklerin dışında mühür, madeni eserler elimize geçti.”

Limantepe Höyüğü'nün çok zengin olduğunu savunan Prof. Erkanal, “Şimdi biliyoruz ki, daha altında M.Ö. 3'üncü bin yıla ait çok gelişmiş bir kent örneği var. Ama bu amaçla onun üzerinde bulunan bu M.Ö. 1300- 1400 yıllarına ait kalıntıları bir anda çekip ortadan kaldırmak mümkün değil” dedi.

Bu yılki çalışmalara Yunan, İsrail, Alman, Amerikalı ve Kanadalı uzmanların katıldığını anlatan Prof. Dr. Hayat Erkanal, bu yıl kazılara Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından rekor düzeyde ödenek ayrıldığını, Ankara Üniversitesi, TÜBİTAK, Urla Belediyesi'nin de destek verdiğini hatırlatıp, bu kuruluşlara teşekkür etti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!