Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu, Ürdün'e hareket etmeden önce, Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'nin Suriye krizindeki pozisyonunun çok açık ve net olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Suriye'de sürmekte olan zulüm bir an önce durmalı. Suriye halkının çektiği acılara son verilmeli. Suriye halkının iradesini yansıtan güçlü bir Suriye'nin inşası için yeni bir süreç başlamalı" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin aktif olarak katıldığı ve öncülük ettiği 26 Haziran 2012'deki Cenevre toplantısında, bütün gücü, yürütme erkini elinde toplayacak bir geçiş hükümeti kurulması konusunda prensip kararına varıldığını anımsatan Davutoğlu, buna paralel ikinci prensip kararının da geçiş hükümetinde rol alacakların her iki tarafın da mutabakatıyla olması, eli kana bulaşmış olanların bu süreç içinde yer almaması olduğuna değindi.
Bu prensipler etrafında birçok görüşmenin yapıldığını kaydeden Davutoğlu, "Türkiye her zaman diplomatik desteğini muhafaza etti, her zaman bu prensipler çerçevesinde kalıcı çözümün sağlanması için çaba sarf etti. Son gelişmelerle yine değişik formüller konusunda müzakereler sürüyor" dedi.
Davutoğlu, geçiş hükümetinin hangi aşamalardan geçerek kurulacağının ilgili tarafların görüşmeleri ve mutabakatıyla sağlanacağını belirterek, şöyle konuştu:
"Bizim şu andaki, Amman'daki meselemiz ve mesajımız açıktır. 11 ülke İstanbul'da bütün bu konularda mutabakata varmıştı ve bu, ortak bir mutabakat niteliğindeydi. Daha sonra bu mutabakatı bölgesel anlamda da 6 ülkeyle yenilemiştik. Yine o çerçevede, yani, eli kana bulaşmış olanların içinde olmadığı kalıcı bir çözüm için diplomatik her türlü çabanın desteklenmesi, yürütülmesi ve bu iki çerçevede çalışmalarımızı bir ileri aşamaya götüreceğimizi ümit ediyorum."
"Reyhanlı saldırısı faili meçhul değil"
Davutoğlu, Reyhanlı saldırısının "faili meçhul" olmadığını ve faillerin Suriye rejimiyle bağlantılı terör grupları olduğunun tespit edildiğini belirterek, "Kimse Reyhanlı saldırısının gerçek müsebbiblerini ve katillerini örtme çabası içine girmemelidir" dedi.
Suriye'deki geçiş sürecine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin bu konudaki pozisyonunun çok açık ve net olduğunu belirterek, "Suriye'de sürmekte olan zulüm bir an önce durmalı, Suriye halkının çektiği acılara bir an önce son verilmeli ve Suriye halkının iradesini yansıtan güçlü bir Suriye'nin inşası için yeni bir süreç başlamalı" diye konuştu.
Davutoğlu, Suriye'de kurulacak bir geçiş hükümetinin nasıl başarılı olabileceğine değinirken, "Herhangi bir geçiş hükümetinin başarılı olmasının en önemli kriteri, ülkemizde bulunan mültecilerin, yani evini barkını terk eden, ülkemize ve diğer komşu ülkelere sığınmış mültecilerin, 'Artık ülkemize barış geliyor' inancını onlara verebilecek bir sürecin başlamasıdır" dedi.
"İsimleri zikretmek doğru değil"
Davutoğlu, ikinci Cenevre toplantısına Suriye rejiminden katılacak isimlere ilişkin soru üzerine, "İsimler konusu, birçok isim, bazıları da spekülatif nitelikli olarak, kamuoyunda paylaşılıyor. Bu konuda sürecin inandırıcı olması için bizim kriterimiz açıktır. Bu geçen iki yıllık süre içinde eli kana bulaşmamış olanların bu müzakerelerde yer alması lazım. Aksi takdirde suçlu ile mazlumu aynı kefeye koymuş oluruz" dedi.
Söz konusu isimleri spesifik olarak zikretmenin doğru olmadığını vurgulayan Davutoğlu, "Ancak muhalefete, Suriye halkına güven telkin edecek bir müzakerenin yürümesi için mutlaka bu dediğim ilkeye, yani açık ve doğrudan bu katliamlarda yer almamış olunmasına ve kana elinin bulaşmamış olması önemli bir kriterdir" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Suriye muhalefetinin Amman toplantısına davet edilmediği yönündeki haberlerin sorulması üzerine de, "Bu toplantıya katılmayacağı gibi bir şey söz konusu değil. Her zaman katılabilirler, katılıyorlar. Bu toplantıya has olarak, çağrılmama gibi bir husus söz konusu değil" yanıtını verdi.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nun (SMDK) İstanbul'da yapacağı toplantının hazırlıklarının sürdüğünü kaydeden Davutoğlu, Amman toplantısına da söz konusu kapsamda bir katılım olacağını ifade etti.
"Kimse kafa bulandırmaya kalkışmamalı"
Davutoğlu'na, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyareti sırasında, Suriye'de savaşan Nusra Cephesi ya da El Kaide gibi aşırı uçlara karşı ortak bir tutum belirlenip belirlenmediği ve Reyhanlı saldırısında bu tür örgütlerin yer almış olabileceği yönündeki haberler de soruldu.
Reyhanlı saldırısıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı ve güvenlik yetkililerinin en üst düzeyde açıklamalar yaptığını hatırlatan Davutoğlu, "Kimse kafa bulandırmaya kalkışmamalı. Reyhanlı saldırısı faili meçhul değildir, failleri bellidir, yakalanmıştır ve hükümetimiz tarafından da bunun Suriye rejmiyle iltisaklı bazı terör grupları olduğu tespit edilmiştir. Kimse Reyhanlı saldırısının gerçek müsebbiblerini ve katillerini örtme çabası içine girmemelidir" dedi.
Konuyla ilgili "hedef saptırma ve gerçek katillerin üstünü örtme çabaları" bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti devleti bu anlamda bütün güvenlik mekanizmalarıyla harekete geçmiş ve failleri bulmuştur. Bu konuda hiçbir tereddütün zikredilmesi söz konusu değil" diye konuştu.
"Türkiye teröre bulaşanların karşısında"
Davutoğlu, Suriye'deki aşırı uçlardan söz edilirken Şebbiha'dan ya da Banyas katliamını yapan terörist gruplardan bahsedilmemesinin dikkate şayan olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Eğer Suriye'de böyle bir yapılanma, hangi türde olursa olsun, teröre bulaşmış ya da Suriye halkına baskı uygulayan hangi yapılanma olursa olsun, Türkiye bunun karşısındadır. Bu konular her şekilde ele alınır, konuşulur ama bunların objektif delillerle ortaya konması gerekir. Yoksa genel ifadelerle Suriye muhalefetine dönük böyle şüphe uyandırıcı bir tutumdan da kaçınmak gerekir."
Türkiye'nin tutumunun açık olduğunu yineleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Suriye'nin meşru muhalefetine destek veririz, Suriye halkına destek veririz, mültecilere destek veririz, Suriye devleti içinde olup da eli kana bulaşmamış olanların süreçte yer almasına destek veririz. Suriye devletinin devlet yapısının bozulmaması ve Suriye'de bir kaosun çıkmaması için bütün bu sürecin sağlıklı işlemesi bağlamında eli kana bulaşmamış olan kimseyi de herhangi bir şekilde dışlayan bir tutum içinde olmayız.
Ama eli kana bulaşmış olanlar, Şebbihalar, son dönemde Suriye'ye girmiş olan yabancı bazı unsurlar, ki bunları takip ediyorsunuz kimler olduğunu ve herhangi bir şekilde teröre bulaşmış olanlara da Türkiye'nin müsamaha göstermesi mümkün değildir."
"Ortak bir irade belirleyeceğiz"
Son dönemde Suriye krizi bağlamındaki diplomatik çabalarda büyük bir ivme yaşandığına dikkati çeken Davutoğlu, bu ivmenin, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Suriye Halkının Dostları Grubu çerçevesinde atılan adımlarla doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.
Geçen ay ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Türkiye ziyaretinin ardından 20 Nisan'da İstanbul'da grubun çekirdek grup toplantısının yapıldığını ve iki hususta karar alındığını hatırlatan Davutoğlu, "Birincisi Suriye'de krizi sona erdirmek, kanı durdurmak ve Suriye halkının iradesini yansıtan bir geçiş sürecini mümkün kılabilmek için diplomatik temaslara yoğunluk kazandırmak, ikincisi de bu çerçevede sürece ivme katmak üzere Suriye muhalefetine desteğin artırılması" dedi.
Davutoğlu, temasların bu kararlar çerçevesinde devam ettiğini kaydederek, Kerry'nin Rusya'ya gerçekleştirdiği ziyaret öncesinde ve sonrasında da birçok vesileyle mevkidaşıyla görüştüğünü ve ilgili ülkelerle telefon diplomasisi yürütüldüğünü söyledi.
Kerry'nin Rusya temaslarının ardından durumu ele almak için bu kez de bölge ülkeleriyle Abu Dabi'de buluştuklarını anlatan Davutoğlu, bu toplantının ardından da Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyaretinin gerçekleştiğini ve ABD Başkanı Barack Obama ile yapılan görüşme çerçevesinde geniş kapsamlı değerlendirmelerde bulunulduğunu kaydetti.
Davutoğlu, dün de bölge ülkelerinin dışişleri bakanlarını telefonla bilgilendirdiğine değinerek, Amman'da yapılacak toplantıda ise gelinen son aşamanın değerlendirileceğini belirtti.
Sonrasında ilgili tüm taraflarla temas kurulup atılacak diplomatik adımlar konusunda ortak pozisyon belirleneceğini ifade eden Davutoğlu, "Amman'da yapılacak toplantı, Suriye'de kalıcı bir çözüm. Kalıcı çözümden kastımız, sadece zevahiri kurtarmak anlamında bir süreç değil. Aksine Suriye halkının taleplerini karşılayan ve Suriye halkının güvenliğini teminat altına alan bir çözüm sürecinin başlatılması yönünde de ortak bir iradeyi belirleyeceğiz ve bunu diplomatik çabalara ivme katmak üzere harekete geçireceğiz" diye konuştu.
Amman toplantısından sonra Suriye muhalefetinin İstanbul'da bir araya geleceğini belirten Davutoğlu, "Hem genişleme hem de yeni bir idari yapı için toplantılar yapacaklar. Bizim Amman'da alacağımız kararlar hem uluslararası bir toplantı yapılması halinde bu hazırlıkları yönetecek, yönlendirebilecek niteliktedir, hem de Suriye Ulusal Koalisyonu'nun yeniden yapılanması ve Suriye halkını temsil edebilecek niteliğe kavuşması yönünde güçlü mesajlar içerecektir" dedi.