Ünyeliler tarihçi oldu

Güncelleme Tarihi:

Ünyeliler tarihçi oldu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2001 01:47

Geçmişi 2750 yıl öncesine uzanan Ünye'de bir grup insan tarihin izlerini sürmek için yola çıktı. Aralarında, terzi, gazeteci, belediye başkanı, ayakkabıcı, öğretmen, işadamı, bakırcı, eczacı, mühendis ve yorgancılar var. Ünye Yerel Tarih Grubu, turistlere rehberlik etmekten eski fotoğraf ve belge toplamaya, sözlü tarihten tarihi yapıların restorasyonuna kadar birçok projede çalışıyor.

Ünye Yerel Tarih Grubu, dün başlayan 10. Ünye Festivali'ne ‘‘Çınarın Gölgesinde... Cumhuriyet Meydanı’’ adlı sergiyle katılıyor. Grup üyeleri, Ünye'ye gelen turistler için de bir program hazırladı. Her biri birer profesyonel rehber kadar bilgili olan gönüllüler, turistlere rehberlik de yapacak. Tarihi evlerin restorasyonu ve tarihi Bakırcılar Çarşısı'nın ihya edilmesi için çalışıyorlar. En önemli hedefleri de modern bir şehir müzesi kurmak.

Bütün bu çalışmalara tarih öğretmeni Aynur Tan öncülük etti. Aslen Fatsalı olan Aynur Hanım, kayınvalidesinin evinde eski fotoğraflara bakarken tarihten önemli kesitler sunan bu belgelerin sadece tek kişide kalmasının yanlış olacağını düşünmeye başladı.

ÇÖPTEN ÇIKAN 50 RESİM

Bir gün Fatsa'dan gelen bir tanıdığı Tan'a çöpten bulduğunu söylediği 50'ye yakın fotoğraf getirdi. Aynur Hoca, fotoğraflara bakınca çok heyecanlandı. Çünkü bu belgelerde 20. yüzyıl başı, cumhuriyetin ilk yılları, 1940'lara dair görüntüler vardı. Bir meraklı bunları biriktirmiş, ölünce yakınları bir işe yaramaz diye çöpe atmıştı.

Bu örnekten yola çıkan Aynur Hanım, Tarih Vakfı'nı arayarak Ünye tarihiyle ilgili bir çalışma başlatmayı düşündüğünü söyledi. Bu fikrini yakın çevresine de anlattı. Ünye'de bir yerel tarih grubunun kurulmasında atılan ilk adım bu oldu.

Ünye'nin yerel tarihçileri, tarihin kuru ve sıkıcı bir mumyalar müzesi olmadığına inanıyorlar. Bu yüzden, başlattıkları ortak projeye ‘‘Teorik ve Pratik Tarih Çalışması’’ adını koydular.

‘‘Tarihin pratiği mi olurmuş?’’ diyenlere grubun başını çeken Aynur Tan cevap veriyor: ‘‘Niye olmasın? Yazılı kaynakları toplayıp okuma, yaşlı Ünyeliler'in anlattıklarını kaydetme gibi çalışmalara teorik çalışma diyoruz. Topladığımız fotoğraf, elyazması, eski eser sınıfına giren aksesuvarları sergileyebileceğimiz bir kent müzesinin kurulması, tarihi el sanatları çarşısının yeniden düzenlenmesi, evlerin restorasyonu, sokakların granit taşlarla döşenmesi, gelen ziyaretçilere rehberlik edilmesi gibi faaliyetlere de pratik tarih çalışması adını veriyoruz.’’

GÜNEŞ, CENNETİN KIZI

Ünye bir adayı andırıyor. Güneş denizden rengarenk doğuyor ve hüzünlü sarıdan gül kırmızısına uzanan bir renk cümbüşüyle sulara dönüyor. Faruk Nafiz Çamlıbel, Ünye'den o kadar etkilenmiş ki bir şiirinde, ‘‘Burada güneş cennetin binbir renkli kızıdır’’ demiş.

Ünye ve civarındaki antik şehirler, arkeolojik kazı yapılmadığı için henüz toprak altında. Ne yazık ki, toprak üstündeki eserler, tanıtılmadığı için yeterli ilgiyi görmüyor. Lahitleri bulabilmek için kesif fındık ormanları içinde kaybolmuş patikaların izini bulmak, ören yerine vardığınızda da eserleri örten sarmaşıklarla cebelleşmeniz gerekiyor. İşte Ünye Yerel Tarih Grubu'nun hedeflerinden biri de toprak altında uyuyan tarihi kentleri ve eserleri tek tek uyandırmak.

BELEDİYE VE KAYMAKAM

Gruba, kaymakamlık ve belediye büyük destek veriyor. Daha önce Mudanya'da Çekül Vakfı ile yaptığı önemli çalışmalara imza atan Ünye Kaymakamı Ümmet Kandoğan, bu topluluğun üyesi gibi davranıyor. İlçedeki turizm ofisini harekete geçirerek tanıtım buröşürü basılmasına önayak oluyor. Ören yerlerinin çevre düzenlemesi için belediyeyle işbirliği yapıyor. Grubun tüm toplantılarına katılıyor, sponsor bulmak için gayret ediyor. Belediye Başkanı Mehmet Türk de grubun gönüllülerinden biri. Başkan ‘‘Bu grubun çalışması çok önemli’’ diyor. ‘‘Çünkü Ünye'miz bugüne kadar yeterince tanıtılmamış. Uçsuz bucaksız kumsalları, güneşi, hormonsuz gıdaları, yemyeşil ormanları, paleolitik çağa kadar uzanan tarihi eserleri ile Ege ve Akdeniz'den eksiğimiz yok; hatta fazlamız var. Bu grup işte bu zenginliğimizi dünyaya tanıtacak.’’

ÇINARIN ALTINDA

Grup, fiili tarih çalışmasına ‘‘Çınarın Gölgesinde... Cumhuriyet Meydanı’’ isimli bir sergiyle başlıyor. Dün açılan sergi 1 Eylül'e kadar sürecek. Bu sergi için Ünyeliler'in fotoğraf albümlerinde solup giden eski fotoğraflar tek tek toplanmış.

Eski fotoğraf ve belgelerin toplanmasını emekli Öğretmen Hatice Ayfer Güven üstlenmiş. Meydanın öyküsünü öğretmen Fatma Kıroğlu yazmış. Marmara Üniversitesi öğrencisi Kübra Işıtan grubun İstanbul sorumlusu. Sponsorlar arasında Ünye Ticaret ve Sanayi Odası, Hizmet TV, Atikler Ltd. Şti ve Şoförler Cemiyeti de bulunuyor.

Öğretmen Fatma Kıroğlu, sergi yeri olarak neden çınaraltını seçtiklerini şöyle anlatıyor: ‘‘Ünye Meydanı'ndaki 500 yıllık çınar nal sesini, fayton çıngıraklarını, yüzyıllar boyu birlikte yükselen çan ve ezan sesini, Ünyeliler'in şaşkın bakışları içinde meydanı turlayan ilk otomobilin korna sesini, isyan gürültülerini duydu. Mübadele döneminde uçup giden komşularımızı bu meydanda uğurladık, bir daha dönmemecesine ayrılıp giden çocuklarımızı bu meydanda askere gönderdik. Çınar gözyaşlarımıza, hüznümüze, sevinçlerimize tanık oldu. İstibdat döneminin zorbalığını gördük çınarın dallarından sarkan idam edilmiş insanların gölgesinde, işte burada toplanıp ilk demokrasi denemesini yaptık. O yüzden bu çınar ve bu meydan önemli.’’

ÜNLÜLERİN ZİYARETİ

Terzi Şerif Öztürk (88), ayakkabıcı Hüseyin Tümer (87) ve ayakkabıcı Mustafa Kalafat (76) grubun en yaşlı üyeleri. Çocukluk arkadaşı olan bu üçlü sözlü tarih çalışmasına kaynaklık ediyorlar. Hüseyin Tümer anlatıyor: ‘‘Va'la Nurettin ve Peyami Safa gelmişti. Karagöz diye bir gazete vardı. Ben 1936'da askere gittim birkaç ay sonra da gazetecilerin geldiğini öğrendim.’’ Va'la Nurettin ile Peyami Safa Ünye'ye neden gelmişlerdi? Birlikte oluşturdukları proje neydi? Bunu neden hayata geçiremediler? Yakın tarihimizin çok az bilinen bu olayıyla ilgili bütün bilgileri olayın canlı tanıklarından öğrenebileceğiz. İşte Ünye Yerel Tarih Grubu, kendi yöresinden toplayacağı belgeleri derleyip insanlığa sunacak.

SİZ DE BİR GRUP KURUN

Tarih Vakfı'nın yerel tarihle ilgisi önce İstanbul çalışmalarıyla başladı. Mart 1999'da Yerel Tarih Grupları Projesi başladı. Şu anda ülkede 13 yerel tarih grubu var: Ünye, Çanakkale, Mersin, Antakya, Ankara, Gökçeada, Kırlareli, Konya, Mardin, Trabzon, Kilis, Antep ve Kayseri. Tarih Vakfı tel:

212-233 21 61.

Ünye Yerel Tarih Grubu üyeleri: Hatice Ayfer Güven, Mehmet-Gülhis Kıyak, Fatma Kıroğlu, Yusuf Sani Sanioğlu, Şerif Öztürk, Süleyman Arıyük, Ahmet Işıtan, İ. Hakkı Kuru, Kübra Işıtan, Damla Nur Tan, Aynur Tan, Yaşar Argan, Mehmet Türk (Belediye Başkanı), Hüseyin Sümer, Rıza Akbulut, Mustafa Kalafat, Ümmet Kandoğan (Kaymakam), Noyan Savaş, Habip Öztürk.

2750 YILLIK KENT

Kendisi de Ünyeli olan Prof. Dr. Kılıç Kökten ve ekibinin Cevizdere Vadisi'nde yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan buluntular Ünye'nin Karadeniz kıyısındaki en eski yerleşim alanı olduğunun anlaşılmasını sağladı. Bölgeye art arda Kaşkalar, Hititler, İskitler egemen oldu. Ege'den Karadeniz'e koloni oluşturmak için gelen Miletliler, M.Ö. 750 yılında Ünye'yi kurdu. Ünye, önce Persler, sonra Büyük İskender tarafından işgal edildi. Daha sonra Pontus Devleti sınırları içinde kaldı. M.Ö. 63'de bölge önce Roma, sonra Bizans hakimiyetine girdi. 1080'de Büyük Selçuklu İmparatorluğu'na katıldı. Beylikler döneminde defalarca el değiştirdi ve 1428'de kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girdi. Eski metinlerde İnaos, Oenes, Oinoe, Onea, Unie şeklinde geçen kent ismi zamanla Ünye'ye dönüştü.

YENİDEN BAKIRCILAR ÇARŞISI

Grubun hedeflerinden biri de üç yüzyıllık Bakırcılar Çarşısı'nın yeniden canlandırılması. Bu işi de grubun iki bakırcısı olan Mehmet ve Gülhis Kıyat üstlenmiş. Türkiye'nin belki de tek kadın bakırcısı olan Gülhis Hanım, mesleğini eşi Mehmet Kıyak'tan öğrenmiş. Mehmet Bey, bakırın sadece bir süs malzemesi olmadığını anlatıyor: ‘‘İtalyan, Fransız, İspanyol mutfağında araç gereçlerin çoğu halen bakırdır. Teflon, alüminyum, çelik, kanserojen etkileri nedeniyle AB'de dikkatli kullanılıyor. Dükkanımıza gelen yabancılar mutfakta kullanmak için işlevsel malzemeler alıyor. Almanya, İtalya ve Fransa'ya yemek takımları gönderdik. Bu takımları Türkiye pazarına da sunmayı hedefliyoruz.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!