Burak GEZEN- Ersan KÜÇÜKKURU/ÇANAKKALE (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2006 15:47
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından düzenlenen ‘Uluslararası Katılımlı Sanat Ekonomisi Sempozyumu’, Suavi, Ahmet Selçuk İlkan, Ali Rıza Binboğa ve Cahit Berkay gibi sanat dünyasının ünlü isimlerini bir araya getirdi.
Terzioğlu Yerleşkesi Troia Kültür Merkezi'ndeki, iki gün süreyle sanat ekonomisinin tartışılacağı sempozyumun açılış töreni beklenen ilgiyi görmedi. Sempozyumun açılış törenine Vali Orhan Kırlı, Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Aydın, Suavi, Ahmet Selçuk İlkan, Ali Rıza Binboğa, Cahit Berkay, İtalya Uluslararası Sanat Ekonomisi Merkezi Başkanı Marilena Vecco, yerli ve yabancı sanatçılar ile 150 kadar öğrenci katıldı. Daha önce sempozyuma katılacağı açıklanan Orhan Gencebay'ın rahatsızlığı nedeniyle son anda programında değişiklik yaptığı ve gelemediği bildirildi. Sempozyumda, Suavi, Ahmet Selçuk İlkan ve Cahit Berkay'ın müzik dinletisi bölümü en ilgi çeken bölüm oldu.
Sempozyumun açılışında konuşan Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Başkanı Ali Rıza Binboğa, Türkiye'de telif haklarının ödenmemesinin sanatçıların en büyük sorunu olduğunu söyledi. Binboğa, şunları söyledi:
“Bir ulusun geleceği ve yaşamı ancak üreten sanat ve bilim insanlarıyla güvencededir. Sanat ve bilim üretenler oluşturdukları ürünlerle ulusların zenginliğini sağlarlar.
Ulusların dünyadaki düzeylerini sanat ve bilim ürünleri belirler. Bir ulus ne kadar sanat ve bilim ürününü üretip dünya ile paylaşılırsa o ülke saygın ve vazgeçilmez olur. Ulusumuzda da sanat ve bilim hep olmuştur. Ancak kişisel çabaların ve yeteneklerin ürettikleriyle sınırlı kalmıştır.”
Üreten sanat insanlarının, ürettiklerinin karşılığını yasal düzenlemeler uygulamaya geçmediği için alamadıklarını belirten Binboğa, “Telif hakları ödenmemiş ve haklar eserleri kullananların hanesine kar kalmıştır. Dünyada ürettikleri eserlerin karşılığını alan ülkeler arasında birinci sırada ABD gelir. ABD'nin 2005 yılı sonu itibarıyla dünyadaki telif haklarından aldığı pay 100 milyar dolar civarında. Sanatın ürettiği tüm artı değerler ülkelerin bütçelerini doğrultur haldedir. Her şeyden vazgeçebilirler, ancak sanatsal ürünlerin getirdiği ekonominin avantajlarından vazgeçemezler. Sanatsal ürünlerin ekonomiye katkısı savaşları bile göze alabilecek kadar önemli bir duruma gelmiştir” diye konuştu.
Türkiye'deki sanat ekonomisini bebeğe benzettiklerini belirten Binboğa, ancak bir bebeğe gösterilen özenin sanat ve bilime gösterilmediğini vurguladı. Binboğa, “Sanat ve bilimin karşılığı sakındığımız, gözümüz gibi baktığımız bebek gibidir. Ancak bizim bebeğimiz emeklerken sırtına tekme yiyor, ayağa kalkıp yürümeye çalışırken çelme yiyor ve bizim bebeğimiz boğulmaya çalışılıyor. Biz bu bebeğin yürümekle yetinmeyip koşması için çaba harcıyoruz. Ülkemizde sanatsal ürünler, bizi korsan ülke olarak yansıtacak şekilde çarçur ediliyor. Bu durum sanatçıyı da demoralize ediyor. Ekonomiyi üreten sanatçı, ‘nasıl olsa bunun ekonomik değerinden ben faydalanamayacağım’ diyerek eser üretmemek gibi bir duruma geldi” dedi.
Sanatçı Suavi de sanatın ideolojisi olduğunu ve kendisinin de sanatın ideolojisiyle birlikte büyümeye özen göstermiş bir birey olduğunu söyledi. Irak'ta yaşanan savaştan örnek veren Suavi, şöyle konuştu:
“Yanıbaşımızda Irak'ta bir savaş yürütüldü. Bombardıman uçakları, yaralı insan görüntülerini, akşam yemeklerinde,
film izler, rakımızı içerken, mezemizi yerken seyrettik. Ancak benim için orada sanatla bağlantılı olan bir gerçek vardı. Bir Bağdat Müzesi vardı. Bağdat Müzesi de benim ilgi odağımdır.
Şimdi ABD'nin bütün ülkesini koysanız, bana bir Bağdat Müzesi birikimini satın alabilir misiniz? Alamazsınız. Sanat yerelden ulusala, ulusaldan evrensele gibi büyümüşse, dünyada insanlık adına üretilmiş bütün değerler ortak mirasımızsa, o mirasta biraz payım var demektir.
Bu hakkı külliyen ortadan kaldıracak, savaş da dahil her tür sanat karşıtı saldırıyı, şiddeti, bir sanatçı olarak protesto ediyorum. Savaşsız bir dünyayı, ürettiklerimizin parayla ölçüldüğünü bir yana bırakırız, parayla satın alınamayacak bir değerden bahsettiğimizin bilincine ulaştığımız bir Türkiye yaratılsın umuyoruz.”
Sanat Ekonomisi Sempozyumu'na, sanat ekonomisinin ele alındığı oturumlarla devam edildi.