Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2001 00:00
ÜNLÜ şair Necip Fazıl Kısakürek, 1924 yılında, 20 yaşındayken devlet tarafından bir grup gençle birlikte Paris'e üniversite eğitimine gönderilir.Genç cumhuriyetin boşa harcayacak bir kuruşu bile yoktur o günlerde ama yine de bu gençlere Paris'te rahat yaşayabilecekleri parasal olanaklar sağlanır.Ancak Necip Fazıl, Paris'te müthiş bir illete yakalanır: Kumar... O artık yeşil çuhalı masaların tutsağıdır.Bu dramı kendi kaleminden okuyalım:‘‘Bütün bir mevsim Paris'te gündüz ışığını görmedim. Paris'te gündüz nasıldır; haberim olmadı. Gün doğarken yatıyor, gecenin başlangıcında da hafakanlarla yatağımdan fırlayıp kulübe koşuyordum.’’Şair, devletin gönderdiği bütün parayı kumara verir, üniversiteye adımını bile atmaz ve sefil bir hayat sürer.1925 yılında bir gün Paris'e bir müfettiş gelir ve kendisine Ankara'nın kararını bildirir:‘‘Vekálet, sürdürdüğünüz hayat bakımından tahsisatınızı kesiyor. İşte son aylığınız ve memlekete dönüş paranız.’’Bir zarf içinde şaire 2000 frank para, bir Paris-Marsilya tren bileti ile Marsilya-İstanbul ikinci mevki kamara bileti verir.Şairin kumar tutkusu o boyuttadır ki, müfettişten ayrılır ayrılmaz kumarhaneye koşar ve bütün parasını kuruşuna kadar verir. Perişandır.Daha sonra yazacağı ünlü ‘‘Kaldırımlar’’ şiirini içinde biriktire biriktire saatlerce yürüyerek oteline döner. Odasındaki aynanın karşısına geçer ve ağlamaya başlar:- Allahım beni kendi kendimden kurtar.* * *Sonunda arkadaşları para toplarlar ve zorla Marsilya trenine bindirirler.Marsilya'da iner inmez doğru bir kumarhaneye koşar, arkadaşlarının topladığı 200 frangı da kumara verir. Artık meteliksizdir. Aklına ikinci mevki biletini güverte ile değiştirmek gelir. Hemen bunu yapar, aradaki farkı alıp kulübe koşar. Onu da bırakır yeşil çuha kaplı masalara...Çaresiz Türk Konsolosluğu'na başvurur. 1000 frank verirler. Onu da götürüp kumara verir.Son geceyi aç biilaç geçirir. Ertesi gün vapura atlar ve Türkiye'ye döner.Kumar tutkusu onun geleceğini karartmış, eğitimini engellemiştir.Bu tutku onu yaşamı boyunca bırakmaz. Bu yüzden büyük, ünlü bir şair olmasına rağmen iki yakası hiçbir zaman bir araya gelmez.* * *Necip Fazıl'ın ilginç yaşamından özetlemeye çalıştığım bu bölümü şairin anılarını topladığı ‘‘Babıali’’ adlı kitaptan aktardım.Şair, bu kitapta kumarın ne büyük bir illet olduğunu, en ince ayrıntısına kadar anlatır. Şair tutulduğu bu illeti kendi kendine şöyle itiraf eder:‘‘Sen yalnız meçhulü kurcalamak şehveti yüzünden kumara yakalandın.’’Mehmet Ali Erbil ile Serdar Ortaç'ın, kumar tutkusunda kader birliği eden bu iki genç adamın son günlerdeki haberlerini okudukça Necip Fazıl'ın yıllar önce okuduğum bu kitabı geliyor aklıma... Tanrı'nın onlara cömertçe bağışladığı yetenekleri ile olağanüstü paralar kazanan bu iki genç adamın kumar tutkusunun nedenini pek çoğumuz anlayamıyoruz doğal olarak.Onun için iki ünlü adamın bu tutkuları kamuoyunun ilgi odağı oluyor.Her ikisinin de bu illetten kurtulmalarını, paralarını hem kendileri, hem de toplumları için daha yararlı işlerde kullanmalarını diliyorum.Onlara Necip Fazıl'ın bu ibret dolu yaşamını anlattığı kitabı okumalarını öneriyorum.
button