Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2008 00:00
Art Basel tam 39 yıldır İsviçre’nın Basel şehrinde yapılıyor. Dünyadaki en önemli galerilerin, koleksiyonerlerin buluşma noktası. Rus milyarder Roman Abramoviç gibi resim koleksiyonerleri Basel’e gelip eser peşinde koşuyor. Bu yıl fotoğraflar ve erotik resimler daha az Art Basel’de. İnsanı, çevreyi ön plana çıkartan konular daha ağırlıklı.
Art Basel tam 39 yıldır İsviçre’nın Basel şehrinde yapılan bir uluslararası çağdaş sanat fuarı. Sanat dünyasının olimpiyatları diye de biliniyor. Dünyadaki en önemli galerilerin, koleksiyonerlerin buluşma noktası.
Bu yıl 4-8 Haziran tarihleri arasındaki bu önemli sanat etkinliğini ilk kez gezme mutluluğuna eriştim. Art Basel benim için kelimenin tam anlamıyla bir "çağdaş sanat" bombardımanı oldu.
Fuarı birlikte gezdiğim sanat tarihçisi ve küratör Çetin Güzelhan ve "Contemporary İstanbul"dan Ceren Arkman ile Özlem Ünsal sayesinde Art Basel ziyareti müthiş zevkli bir serüvene dönüştü diyebilirim.
Sadece bizden birkaç saat önce fuarı ziyaret eden şu ünlü Rus milyarder Roman Abramoviç’i kaçırdığım için üzgünüm.
Geçen haftalarda satın aldığı Lucien Freud ile Francis Bacon’un iki tablosuna yüz milyon doların üzerinde para ödeyen Abramoviç, Art Basel’in "umudu" olmuş.
Zira okuduklarıma bakılırsa, aralarında Abramoviç’in de olduğu dolar milyarderi Rus işadamları bu aralar zengin Amerikalılardan daha fazla sanata yatırım yapıyorlar.
Söylentilere göre Abramoviç, Marc Chagall ile Alberto Giacometti’nin 14 milyon dolarlık heykeli karşısında uzun dakikalar geçirmiş. Eserleri hayranlıkla izlemiş. Ama satın alıp almadığına ilişkin bir bilgi yok.
Belki bunları bir müzayedede "daha ucuza" düşürmek için aklının bir köşesine kaydetmiştir.
BERLİN İLE BASEL ÇEKİŞECEK
Günlerini Basel ile Berlin arasında geçiren Çetin Güzelhan’ın Art Basel hakkındaki tespitleri ilginç.
Hemen bir parantez açıyorum: Güzelhan halen Berlin’de, 2009’da yapılacak büyük bir serginin küratörlüğünü yapıyor. Berlin ile İstanbul arasındaki "kardeşlik" bağının 20. yıldönümü için planlanan sergiye çok sayıda Türk ve Alman sanatçı katılıyor.
Güzelhan’ın tespitlerine gelince, Art Basel bu yıl birçok açıdan değişik: Fotoğraflar ve erotik resimler daha az. İnsanı, çevreyi ön plana çıkartan konular daha ağırlıklı.
Örneğin, Art Basel’in hemen girişindeki havuzdan taşan sular dünyanın bir bölgesini sürekli tehdit eden "tsunami"yi temsil ediyor. Ancak "tsunami" sadece dışarıda değil Art Basel’in kendi bünyesinde de yaşanıyormuş.
Art Basel’in üst düzey kadrosu değişmiş. Çoğu isim Berlin’deki önemli çağdaş sanat fuarı Art Forum’a transfer olmuş.
Güzelhan diyor ki "Birkaç yıl sonra Art Forum Berlin, Art Basel’in yerini alabilir."
Anlayacağınız önümüzdeki yıllarda Basel ile Berlin arasında sıkı bir "sanat kapışmasına" tanık olacağız.
TÜRK SANATÇILARIN ESERLERİ
Basel ile Berlin arasındaki "kapışma" bir yana Türk sanatçılar bu uluslararası çağdaş sanat fuarlarının neresinde?
Art Basel’e birkaç yıldan beri katılan tek Türk galerisi, Mustafa Pilevneli’nin yönetimindeki Galerist, ikinci katta karşımıza çıkıyor.
İlk önce göze çarpan eser Mustafa Hulusi’nin "Üzüm Salkımları" adındaki dev tablosu. Masmavi bir fon üzerindeki üzüm taneleri canlının da ötesinde.
Elif Uras’ın "Belly" adını verdiği seramik bir çalışması, Leyla Gediz’in "Dolunay"ı, Taner Ceylan’ın "Cindrella"sı... Hepsi birbirinden çarpıcı eserler.
Haluk Akakçe, Ayşe Erkmen, Evren Tekinoktay ve Can Sayınlı-Jorgen Evil Ekvoll ikilisi Galerist’in Art Basel’e taşıdığı diğer sanatçılar.
İstanbul, Londra, Berlin gibi merkezlerde çalışan sanatçılarımızı Art Basel’de görmek sevindirici. Gönül isterdi ki, Art Basel’e İstanbul’dan katılan sanat galerilerinin sayısı daha fazla olsun. O da olacak mutlaka.
Basel’de değilse Berlin’de bir gün.