Güncelleme Tarihi:
Thomson, Humus’ta yaşananları kanalın internet sitesinde yer alan blogunda anlattı.
Birleşmiş Milletler’in görevlendirdiği subaylar ve yerel polis güçlerinin eskortuyla Humus’un sakin bölgelerinden çatışmaların olduğu El Kuseyr kasabasına gitmek için yola çıktıklarını ifade eden Thomson, “Suriye ordusuna ait son kontrol noktasını geçtik. Çatışmadan eser yoktu. Sonra bir motosiklet bizi alarak Özgür Suriye Ordusu’nun ilk kontrol noktasına getirdi” dedi.
Uzun bir yolculuktan sonra El Kuseyr'e geldiklerini ifade eden Thomson, burada BM temsilcilerinin sivil ve askeri liderlerle uzun bir toplantıya girdiğini anlattı. Thomson, ortamın Afganistan’daki şura zirvelerine benzediğini ama bir fark olduğunu ifade etti: “Çay yerine Türk kahvesi içiliyordu.”
Çekim yapmak için kameralarını yerleştirdiklerini, kasaba halkının kendilerine portakal ve sandalye getirdiğini anlatan Thomson, “Çekimlerde kullanmamız için gülle parçaları getirdiler. Biz oradan ayrılır ayrılmaz bombardımanın başladığını anlattılar. Elbette ki bu iddiayı doğrulama şansımız olmadı ama kasabanın bazı yerlerinde bombardıman sonucu oluştuğu belli bir hasar vardı” dedi.
Yanlarında BM temsilcileri olmadan geri dönemediklerini, kendisini “isyancı istihbarat görevlisi” olarak tanıtan bir kişinin de Şam hükümetinin gazetecilere verdiği vizeyi kabul etmediğini belirten Thomson, “Onun kitabında yabancı gazeteciler Lübnan’dan kaçak olarak gelen kişilerdi. Ama biz bu profile uymuyorduk. Şoförümüzün ve çevirmenimizin kimlik ve ruhsat belgelerini de kabul etmiyorlardı” ifadelerini kullandı.
Bu düşmanca tavırla daha önce Humus ya da Hula’da karşılaşmadıklarını ifade eden Thomson, BM temsilcilerinin toplantısı sona ermediği için yeni bir eskort isteyip kasabadan ayrılmaya karar verdiklerini belirtti. Thomson şöyle devam etti:
“Bir anda siyah bir araçta dört kişi ortaya çıkıp onları takip etmemizi istedi. Yola çıktık. Bizi başka bir yola yönlendirdiler. Aslına bakılırsa doğrudan ateş etmenin serbest olduğu bir yere götürüldük. Özgür Suriye Ordusu bize kimseye ait olmayan bir bölgede kapatılmış bir yoldan gitmemizi söyledi.”
Bir anda bir silah sesi duyduğunu, üç el ateş eden bir kişinin de buna yanıt verdiğini anlatan Thomson, “Çığlık çığlığa en yakın yere sığındık. Çıkmaz bir sokağa gitmiştik. Arabayı çatışmanın olduğu yere sürüp yönlendirildiğimiz yola girmekten başka çare yoktu. Tahmin edilebileceği gibi bizi buraya getiren siyah araba orada bekliyordu. Biz görünür görünmez onlar da gaza bastı” dedi.
“İsyancıların Suriye ordusu bize ateş etsin diye tuzak kurduğundan eminim. Ne de olsa ölü gazeteciler Şam için kötü bir durum” diyen Thomson, bu inancının yarım saat sonra siyah araçtaki isyancıların, gazetecilerin BM temsilcilerine ulaşmasını engellemesiyle daha da güçlendiğini ifade etti.