Üniversitelerde özeleştiri zamanı

Güncelleme Tarihi:

Üniversitelerde özeleştiri zamanı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 05, 2000 00:00

Deniz SİPAHİÜNİVERSİTELERDEKİ sıkıntılar bir türlü bitmek bilmiyor.YÖK'ün Dokuz Eylül listesiyle başlayan tartışma süreci şimdi Ondokuz Mayıs ve Dicle Üniversiteleri'nde devam ediyor.Bu arada Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de son tavrıyla eleştirilere hedef oldu.Sezer'in diğer iki üniversite için verdiği kararla çifte standart yarattığı ifade ediliyor.Başta siyasetçilerimizin, YÖK'ün, üniversitelerimizin özeleştiri yapma zamanı çoktan gelmiştir.Üniversiteler, bir ülkenin dinamizmi, itici gücüyse bu kurumların yıpranmasına izin vermemek gerekiyor.YÖK'ün bugünkü yapısıyla bir adım daha gidemeyeceği de çok açıktır.Yapılması gereken sistemin sorgulanması; Türkiye'nin yarınlarını emanet edeceğimiz gençler için çağdaş bir eğitim modelinin bir an önce hayata geçirilmesidir.Bunun için gerekli zemin de hazırdır.Özellikle Dokuz Eylül'de yaşananlar bir birikimin sonucuydu.Üniversite koridorlarındaki huzursuzluklar, dedikodular, suçlamalar seçimlerle birlikte ortaya çıkmamıştı.Dokuz Eylül'de 1996 yılında 523 öğretim görevlisi bulunurken, bu sayı bin 38'e ulaşmış durumda.Rektörlük son bir yılda üç kere gazetelere akademik kadro ilanları vererek çağrıda bulundu.24.4.1999 tarihli ilk ilanda 32 profesör, 28 doçent, 81 yardımcı doçent, 97 araştırma görevlisi alacağını duyurmuş.9.12.1999'da yine 43 profesör, 33 doçent, 117 yardımcı doçent, toplam 193 öğretim görevlisi için 24.03.2000'de ise 16 profesör, 26 doçent, 90 yardımcı doçent toplam 132 öğretim görevlisi ihtiyacı olduğunu deklare etmiş.Dikkati çeken husus ise son iki ilanda araştırma görevlisi kadrosuna hiç ihtiyacın olmaması.Tıp Fakültesi'nde yatak sayısı beş yıl önce 475'ten 575'e çıkarken; öğretim görevlisi sayısı da 156'dan 319'a çıkmış.Ege Üniversitesi'ndeki öğretim üyesi sayısı ise son sekiz yılda 914'ten bin 196'ya yükselmiş.Türkiye genelindeki üniversitelerdeki öğretim görevlisi sayısı, çoğunluğu da yeni üniversiteler olmak üzere yüzde 20'ler seviyesinde artarken, bu sayı Dokuz Eylül'de yüzde 80'lerin üzerine çıkmıştır.*İZMİR'deki üniversitelerimizin büyümesini, gelişmesini istiyoruz.Ancak bunu belli bir plan ve program çerçevesinde yapılmasını savunuyoruz.Bundan sonraki süreci ‘‘üniversitenin eğitim kalitesini nasıl yükseltebiliriz’’ platformuna oturtmak gerekiyor.Çünkü...Bir üniversitenin saygınlığı öğretim görevlisinin sayısı, kalitesi kadar; bilimsel araştırmaları, yayınları, öğrenci sayısı ve fiziki şartlarıyla da ölçülüyor.*GEÇEN günkü yazımızda yeni Rektör Prof. Dr. Emin Alıcı'ya bir öneri getirmiş; Prof. Dr. Faik Sarıalioğlu'nu ve Prof. Dr. Fethi İdiman'ın önereceği bir ismi rektör yardımcılığına atamasını istemiştik.Öğretim görevlilerinin dışında İzmirli birçok vatandaşımızdan aldığımız tepkiler bu önerinin, üniversitede bir barış ortamını sağlayacağını gösteriyor.Böyle bir adımı İzmirliler gibi biz de Prof. Dr. Emin Alıcı'dan bekliyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!