Güncelleme Tarihi:
SORGULAYAN NESİL
Eğitim-öğretimde bulunduğumuz yeri hâlâ yeterli görmüyoruz. Soran, sorgulayan, geleceğe dair iddiaları olan bir nesil yetiştirmekte gereken başarıyı gösteremediğimizde, ortaya geçici hevesler peşinde koşan bir nesil çıkıyor. Üniversiteler bilimin, özgün ve özgür düşüncenin üretim merkezleridir. Teröre bulaşmayan, şiddeti kutsamayan her türlü fikrin, her türlü kanaatin üniversitede yeri vardır, yeri olmalıdır.
ŞU YARDIMCI DOÇENTLİK...
Ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var. Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir ya? Şunu bir gözden geçirin. Bizim hocalara ihtiyacımız var. Bu yardımcı doçentlikle ön kesiyorsunuz. Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var, bunu da bir inceleyin. Ben YÖK Başkanımıza da söyledim. Ben araştırdım, böyle bir mekanizma görmedim. Bunu birileri, birilerini oyalamak için yapmışlar. Bu gerçekten ilmiye sınıfına bir engel oluşturuyor. Bunu aşmamız lazım. Aşacağımıza inanıyorum.
BEYİN GÖÇÜ ÖNLENMELİ
İslam toplumları olarak en zeki öğrencilerimizi, en parlak beyinlerimizi batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz. Gençlerimiz kendi ülkelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için batıya yöneliyorlar. Çoğu zaman okullarını bitirenler anavatanlarına dönmüyor, eğitim aldıkları yerlerde kalıyorlar. Bu beyin göçünü önleyecek tedbirleri hayata geçirmeliyiz.
Dünyanın 170 ülkesini zehirli bir sarmaşık gibi saran FETÖ ile yoğun bir mücadele yürütüyoruz. Bizim başımıza gelen bela o ülkelerin de başına da gelebilir, onu da ben size buradan hatırlatıyorum. Çünkü o ülkelerin seçkin öğrencilerini yoğuruyor, ondan sonra da devletin kademelerinde söz sahibi oluyorlar.”
İSRAİL İNSAN HAKLARINA SAYGI GÖSTERMELİ
İSLAM dünyasının bugün birlikten ziyade ayrışmalarla, barıştan ziyade çatışmalarla gündemde olması ne kadar acıdır. Kriz, iç savaş, kardeş kavgası ve teslimiyet politikaları bizi birbirimizden her gün biraz daha uzaklaştırıyor. İşte Suriye, Irak. Ölen kim Müslüman; öldüren İslam kisvesi altındaki müsveddeler. Üstelik de ‘la ilahe illallah’ diye geliyor, öldürüyor. Böyle bir mantıksızlık, böyle bir akli noktada zayiat olabilir mi? Barışın sembolü Kudüs, Müslüman karakterine, tarihi dokusuna yönelik saldırılar karşısında direnmeye, ayakta kalmaya çalışıyor. Müslümanların mevcut güçsüzlüğünden, parçalanmışlığından cesaret alan malum İsrail yönetimi her gün yeni bir uygulamayla Kudüs’ün İslami karakterini tahribe yelteniyor.
DOĞRU ADIM AMA YETERLİ DEĞİ
Her fırsatta ülkemizi eleştiri yağmuruna tutanlar mesele Filistin, Kudüs, Müslümanların hakkı olunca sus pus kesiliyorlar. Hiç kimse bizden artık bıkkınlık derecesinde bu ikiyüzlülüklere daha fazla sessiz kalmamızı bekleyemez. İsrail’in Müslümanları rencide eden metal dedektör uygulamasından geri adım atması, gerilimin azaltılması noktasında doğru bir adım olmuştur. Yeterli midir, değildir. İsrail, Kudüs’le ilgili yerleşik teamüllere, hukuka ve insan haklarına saygılı davranmalıdır. İsrail yönetimine şunu hatırlatmak fayda var. Eğer bu dünyada barış içinde yaşamak istiyorsak, istiyorsanız başkalarını tehdit etmek yerine kendisini ve bölgeyi ateş çemberine sokacak politikalardan kaçınmak gerekiyor.