Güncelleme Tarihi:
Bakan Nabi Avcı, “2016 yılına kadar üniversiteye girişte de, liselere girişte de bu yıl uygulanan merkezi sınavlara benzer, öğrencilerin ilgilerini, becerilerini ve bilgilerini ölçen bir sınav üzerinde çalışıyoruz. Üniversiteye girişte yükseköğretim kurumlarının ve fakültelerin kendi sınavlarını yapması planlanıyor” dedi.
Henüz net açıklanan birşey yok. Ama anlaşılan Bakanlık, ortaöğretimdeki uygulamanın bir benzerini üniversitede de yapacak. Nasıl ki, ortaöğretime geçişte tek sınav (SBS) kalktı, birden fazla sınav geldi, üniversite girişte de bu mantıkla hareket edilecek.
Tahminler şöyle:
Sınavlar birden fazla yapılacak ve yıl içine yayılacak. Çoklu sınav sistemi olarak bilinen bu modelde büyük ihtimalle fakülteler kendi öğrencilerini kendi seçecek. Bu seçim nasıl yapılacak, yine ÖSYM işin içinde mi olacak, üniversiteler kendi sınav sorularını kendileri mi hazırlayacak, henüz belli değil. Ancak, ÖSYM’nin bu konuda çalışma yaptığı bir gerçek. Her fakülte kendi kurallarını oluşturup, seçebileceği bir sistem açıklayacak. Bir ara “tıp, mühendislik, hukuk” dışındaki fakültelere sınavsız bile geçiş yapılacağı konuşuluyordu. Büyük ihtimalle temel bilimler öğrencileri isteğe göre seçecek, kendileri küçük bir sınav yapacak, ya da not ortalamasına bakacak.
Bakan Avcı’nın dediği gibi “Tek sınavla, neresi çıkarsa” mantığı ortadan kalkacak. Büyük ihtimalle ortaöğretime geçişte olduğu gibi öğrencilerin lise notları daha önem kazanacak. Spor, sanat başarıları kadar yurtdışında yapıldığı üzere performansları ve hocaların referans mektupları gündeme gelebilir.
Her yıl 2 milyona yakın öğrenci üniversiteli olmak için kıyasıya bir yarış içinde. Gözde bölüm ve üniversitelere ancak yarışı önde tamamlayanlar girebiliyor. Ama, bazı fakülteler birkaç öğrenci zar zor alabiliyor. Hatta hiç öğrenci kaydı yapılmayanlar da var. Bu bölümlerde hocalar hiç derse girmeden yıl sonunu getirebiliyor.
Getirilmek istenen sistem bu tür aksaklıkların önüne geçmek için ise ve iyi alt yapısı yapıldıysa gayet güzel işler, ama pilot uygulamalar da şart. Zaten eğitim sistemi ne çekiyorsa hiç pilot uygulama yapılmadan, olan uygulamalardan geçiyor. Her zaman bir bölüm değil, öğrencilerin tamamı deneme tahtası olabiliyor.
Bu tür uygulamalar için eğitimde önceden belli bir örnek grup seçilir, önce o grup üzerinde uygulamalar yapılır, sonra istenen sisteme geçiş yapılırdı. Gerçi üniversite sistemi gibi adayların geleceğini etkileyen modelde böyle bir şey de zor, ama ya başarılı olunmazsa ne olacak?
Üniversite sınav sisteminde uzun zamandır konuşulan, hatta bu yıl bir grupta uygulanan açık uçlu sınav sistemi de var. Bu sistemin ilk denemesi ÖSYM tarafından Kasım 2013’de yapıldı. Ancak, ÖSYM, hangi ilde ve kaç öğrenciye bu sistemi uyguladığını açıklamadı.
2016’da büyük ihtimalle test mantığından da vazgeçilecek ve bazı sorular açık uçlu sistemle sorulacak. Ancak, burada da bu soruların nasıl okunacağı ve ÖSYM’nin bu alt yapıyı kurup kurmadığı merak konusu.
Kısacası, üniversite adaylarını zorlu bir süreç bekliyor. Belirsizlik her zaman daha zor. Onların geleceğini etkileyecek, üzerlerinde böylesine bir baskının olduğu bir sistemde önce ayrıntılı açıklamalar yapılıp, pilot olarak denense ve sonrasında kademe kademe geçiş yapılsa herşey daha iyi olacak. Bu tür ani değişiklikler onların üzerindeki yükü biraz daha arttırmanın ötesine geçemiyor. Özünde ne kadar iyi bir sistem olsa da...