Üniversite laik ve özgür olmadan bilim yapılamaz

Güncelleme Tarihi:

Üniversite laik ve özgür olmadan bilim yapılamaz
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 09, 2003 00:00

500 bin öğretmene internet eriÅŸimli bilgisayar edindireceklerini açıklayan Milli EÄŸitim Bakanı Erkan Mumcu, Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarına da öğretmenlik müjdesi verdi. Mumcu, Milli EÄŸitim Komisyonu'nundaki ilahiyatçı ağırlığının tamamen tesadüf olduÄŸunu belirterek, Bakanlık dosyalarında yer alan il örgütü raporlarının siyasi bir skandala yol açabileceÄŸini de söyledi.EÄŸitimin bu kadar meselesi varken, konu gelip iki noktada düğümleniyor: YÖK ve Milli EÄŸitim Komisyonu'ndaki ilahiyatçı ağırlığı. Komisyon'dan baÅŸlayalım isterseniz, buradaki insanlar özel olarak mı seçildi?- DoÄŸrusunu isterseniz, ben de gazete haberlerinden sonra bunun farkına vardım. Grup BaÅŸkan Vekili'ne de, ‘‘BaÅŸka branÅŸlardan insanlar yok muydu’’ diye sordum. Bana verilen cevabın kesinlikle doÄŸru olduÄŸuna inanıyorum. Çünkü benim parlamentoda üçüncü dönemim ve iÅŸlerin nasıl yürüdüğünü artık biliyorum. Grup BaÅŸkan Vekili, ‘‘Biz bütün milletvekillerimizi bir günlük bir çalışmayla çeÅŸitli komisyonlara dağıttık. Odaklandığımız temel konu, kimlerin komisyon baÅŸkanı olacağıydı. Dağıtım yaparken de profesör ünvanı taşıyan insanları EÄŸitim Komisyonu'na vermenin daha doÄŸru olacağını düşündük. DoÄŸrusunu isterseniz, ilahiyatçı olup olmadıkları aklımıza bile gelmedi’’ dedi. Ä°ÅŸin aslı buyken, birileri bunu baÅŸka tarafa çekmeye çalışabiliyor. BaÅŸka branÅŸlardan insanlar da olamaz mıydı? Olabilirdi elbette. Ama bunu da bir sorun olarak görmeyi doÄŸru bulmuyorum. O insanlar ilahiyatçı veya baÅŸka bir ÅŸey olmak dışında milletvekili. Komisyonda da milletvekili olarak iÅŸ görecek.GALÄ°LE VE KOPERNÄ°KÄ°lahiyatçı olmaları, Komisyon'da alınacak kararlara yansımayacak mı?- Komisyon müzakereleri esnasında söylenen sözler, Komisyon'un tavrı veya kararı biçiminde aksettiriliyor. Ãœyelerden birinin, ‘‘El Ezher mezunlarının denklik durumları ne olacak, bu da denklik kapsamına dahil mi’’ diye sorduÄŸu soru, kamuoyuna, ‘‘El Ezher'e denklik getiriliyor’’ diye yansıtılıyor. Ne böyle bir karar, ne de böyle bir karar alma eÄŸilimi var. Bir de iÅŸin öbür tarafına bakalım: TBMM'nin bir komisyonu, ÅŸu ya da bu meseleyi istediÄŸi gibi tartışamayacak mı? TBMM'de de tartışamayacaksa nerede tartışacak?Ä°kinci temel sorun da YÖK meselesi. YÖK bildirisini mahiyeti itibariyle siyasi bir bildiri olarak mı deÄŸerlendiriyorsunuz?- Asıl siyasi olan YÖK BaÅŸkanı'nın basın toplantısıydı, ama ben artık bu konuda polemiÄŸi sürdürecek sözlerin bir yarar saÄŸlamayacağını düşünüyorum. Çünkü akademianın, sivil toplum örgütlerinin, öğretim üyesi derneklerin katılacağı açık bir müzakere süreci baÅŸlattık. Bu süreç iÅŸlerken, bu sürece gölge düşürebilecek polemiklere girmekte herhangi bir yarar görmüyorum. Ama orada söylediÄŸim ÅŸeyi burada da söylerim: Kamu hayatında edindikleri yere paralel olarak, üniversitelerin siyasal alanda söz söyleme ve eleÅŸtiri hakları vardır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken ÅŸey, siyasal alanın diÄŸer meÅŸru demokratik aktörlerini yok saymamak veya kendilerini onun yerine koyma çabası içinde olmamaktır. Ãœniversitelerin iktidarla iliÅŸkisi öteden beri hep sorunludur. GeçtiÄŸimiz gün Prof. Ahmet Ä°nsel ilginç bir tesbitte bulundu ve ‘‘Hükümet üniversitelere özgürlüklerini geniÅŸletmeyi öneriyor, ama üniversiteler buna direniyor’’ dedi. Aslında, tersi olması gerekmez miydi?- Elbette aslolan akademik hayatın özgürleÅŸmesidir. Çünkü bilgi ile iktidar arasındaki çeliÅŸki, doÄŸası gereÄŸi, bugüne kadar uzlaÅŸmış bir çeliÅŸki deÄŸildir. Galile ve Kopernik, dünyanın kendi etrafında döndüğünü söylediÄŸinde, muhtemelen buna kendilerinden baÅŸka inanan yoktu. Çünkü, aksi yöndeki inanç, din ve dinin kurumları tarafından kutsanmıştı. Bugün herkesin kabul ettiÄŸi bu gerçeÄŸi söylemek, o gün için kutsala, kiliseye, otoriteye baÅŸkaldırmak anlamına geliyordu. Ama biz rönesans örneÄŸinden biliyoruz ki, bilimsel düşünce ancak özgürlük ortamında geliÅŸir.ENTELEKTÃœEL NAMUSYÖK bugüne kadar sürekli ÅŸikáyet kaynağı oldu. SaÄŸcısından solcusuna, öğretim üyesinden öğrencilere herkes sürekli tepki gösterdi. Ancak, bu son süreçte eskiden YÖK'e muhalif olanların mühim bir kısmı, YÖK cephesinde yer almaya baÅŸladı. Siz ne düşünüyorsunuz?- Gerçek bilim adamı niteliÄŸi ve entelektüel namus son derece önemli bir ÅŸey. Statükoda kendisini tatmin eden bir yere sahip olanların, statükonun deÄŸiÅŸmesinden tedirginlik duymaları doÄŸaldır. Ama ben büyük bir çoÄŸunluÄŸun deÄŸiÅŸimden yana olduÄŸunu biliyorum. Bana bu süreci baÅŸlatma cesaretini veren ÅŸey de budur. Bu tartışmanın, bir üniversite tartışması olmadığının farkına varmamız gerekiyor. Bu tartışma, Türkiye'de özgür düşünceyi koruma, yerleÅŸtirme ve bilimin öncülüğünde demokratik bir çaÄŸdaÅŸlaÅŸma projesini hayata geçirme tartışmasıdır. Peki ama neden laik-anti laik cepheleÅŸmesine götürülmek isteniyor tartışma...- Bence bu tür kavramlar, bazı ÅŸeylerin üstünü örtmek için kullanılıyor. Özgür bir üniversitenin, bilim dediÄŸimiz olgunun doÄŸası gereÄŸi, laik olmaması düşünülebilir mi? Laik olmayan bir yapı içinde, özgürce bilim üretilebilir mi? Ben yapılabilir olduÄŸunu sanmıyorum. Çünkü, laik ve özgür olmayan bir yapı içinde, bazı ÅŸeyler kutsaldır ve siz o kutsalları tartışamazsınız. Böyle bir ortamda bilim yapılabilir mi? Mümkün deÄŸil. Mümkün deÄŸilse, bu tartışma da yersiz bir tartışma demektir.500 bin öğretmene bilgisayar saÄŸlayacağızEÄŸitimde bir paradigma deÄŸiÅŸikliÄŸine ihtiyaç var. Biz 500 bin öğretmene son derece uygun ÅŸartlarda birer bilgisayar ve ücretsiz internet eriÅŸimi saÄŸlayacağız. Böylece her öğretmen dünya ile temas kurabilecek, ihtiyaç duyduÄŸu bilgilere anında ulaÅŸabilecek. Ayrıca, buna paralel olarak çok büyük bir eÄŸitim portali yaratmayı düşünüyoruz. Önceki iktidar, atamaları il baÅŸkanlarına yaptırmışBir önceki dönemde yapılan atamaların hepsi, il baÅŸkanlıklarından gelen raporlarla yapılmış. Bakanlığın resmi evrakları arasında bulunan dosyaları açıklasam, skandalın boyutu görülür. Raporlarda, insanların siyasi görüşlerine iliÅŸkin parti örgütlerinin deÄŸerlendirilmeleri yer alıyor. Bu deÄŸerlendirmelere bakılarak üzerine notlar yazılmış, buna göre çoÄŸu hukuka aykırı birçok atama yapılmış. Böyle bir uygulamanın üstüne gidip, sizden öncekilerin ortaya koyduÄŸu normlara göre, hukuksuz yürüyen bir süreci durduruyorsunuz ve herkesin yerine dönmesini istiyorsunuz. Bu iÅŸlem, toplu atama furyası olarak sunuluyor. Halbuki, benim yaptığım ÅŸeyi yapmamak suç. Katil örneÄŸinin çarpıtılmasına üzüldüm Bu kapalı grup toplantısında kullandığım bir benzetme. Bazı partili arkadaÅŸlar beni, YÖK BaÅŸkanı'nın yarattığı polemiÄŸe etkili bir ÅŸekilde cevap vermemekle eleÅŸtirdi. Bundan hükümetin zarar gördüğünü, benim duruÅŸumun da sanki AKP'li bir bakanmış gibi gözükmediÄŸini, aynı sertlikte cevaplama zorunluluÄŸu olduÄŸunu söylediler. Ben de ‘‘üniversite ve eÄŸitim alanı yüzyıllardan beri ideolojilerin çatıştığı bir alandır. Bu alanda söz söylerken son derece dikkatli olmak lazım. Bu tür polemik yaratma giriÅŸimlerinin arkasındaki niyeti iyi okumak lazım. Bu bildiriyle amaçlanan ÅŸeyin, gözükenden baÅŸka bir ÅŸey olabileceÄŸi ihtimaline dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunu görmeden erken tahminde bulunmayın’’ dedim. Arkasından da film esprisini yaptım ve ‘‘Hani dedektif filmlerinde vardır. Filmin başında katil uÅŸak zannedersiniz ve hemen atlarsınız katil uÅŸak diye. Ama filmin sonunda katilin bir baÅŸkası olduÄŸunu görürüz. Arkadaki niyeti görmeden, yüzeysel deÄŸerlendirme ile beni polemiÄŸe zorlamayın’’ dedim. Bunun çarpıtılmasından dolayı çok üzgünüm. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!