Ağırlıklı olarak İTÜ olmak üzere çoğu üniversite mezunu olan 40 öğretmen gözetiminde ders alan 350 ilköğretim ve anaokulu öğrencisi, daha bu yaşlarda üniversite havası koklayarak eğitim alıyor.
KÖKLÜ OKULDA YENİLİKLERTürkiye'nin en eski teknoloji üniversitesi İTÜ, birkaç yıl önce açtığı ilköğretim okuluyla da ‘‘geleceğin İTÜ'lüleri’’ni yetiştirmeye başlamıştı. Bu yıl üniversite kampusünün içindeki yeni ve ultramodern binasında hizmet vermeye başlayan özel Dr. Natuk Birkan İlköğretim Okulu, özgürleştiren mimarisinden son sistem fizik, kimya laboratuvarlarına, sanal kütüphaneden müzik, seramik atölyelerine, çoğu üniversite mezunu ve mastırlı öğretmenlerinden bilgisayar eğitimli anaokuluna, alanında hayli iddialı.
İTÜ rektörü Prof. Sağlamer, anaokulu düzeyinden başlayarak, yaratıcı, girişimci, lider ruhu gelişmiş, dünya konjonktürü içinde kendini ve ülkesini algılayabilen, senaryolara yatkın, senaryolar yaratabilen öğrenciler yetiştirmekten sözediyor. Sağlamer'in sözünü ettiği öğrenciler, anaokulunda, bu ortama uygun bir eğitimle ilköğretim okuluna, birkaç yıl sonra açılması planlanan liseye ve üniversiteye, bu arada Teknokent ortamına geçecekler. Teknokent, dev bir proje; teknolojik araştırmalar için önemli bir altyapı sağlayacak Ar-Ge merkezleri, ortak sergi, konferans, konaklama birimleri, rekreasyon alanlarıyla bir bütün.
ÜÇ YAŞINDA ADIM ATIYORLARBurada Bilgisayar eğitimine anaokulunda başlanıyor; ilköğretim okulunun fizik ve kimya laboratuvarları son sistem. Ama bütün bunların yanında okula üç yaşında adım atan minikler, İTÜ'nün gelişkin teknolojik altyapısından sonuna kadar yararlanıyor, sık sık kampüs içinde öğretici gezilere çıkıyorlar. Bu geziler üniversite hocaları eşliğinde, kimi zaman Maden Fakültesi'nin müzesindeki taşlar, fosiller üzerine oluyor; kimi zaman deprem laboratuvarına, kimya ya da moleküler biyoloji laboratuvarına... Spor yapmaları için üniversitenin bir salonu onlara tahsis edilmiş, ayrıca İTÜ'lü hocaların çoğu ‘‘acaba şurayı da göstersek mi, şu konuyu da eğitim programına alsak mı, ben hangi konuda kaynak kişi olabilirim?’’ diye gönüllü sırasına girmiş durumda.
DAHA İYİ OLABİLİRLER DÜŞÜNCESİİTÜ Rektörü Prof. Gülsün Sağlamer, üniversitenin ilköğretim okulu açma çalışmalarının çok önceye dayandığını söylerken, nedenini şöyle açıklıyor: ‘‘Fakültelerimize gelen öğrencilerle ilgili gözlemlerimiz var ve doğrusu tek tek hepsi iyi olsa da, onların genel kalitesinden çok memnun değiliz. Çok daha iyi eğitim alıp gelebilirlerdi bize. Daha yaratıcı, daha girişimci, liderlik özellikleri daha gelişmiş, ilgi alanları dünya çapında olabilirdi. Bu alanda bir gelişme görmediğimiz için, başlangıçta bazı öğretim üyelerimizin çocukları için iyi bir eğitim kurumu açma fikri vardı. Ama İTÜ Türkiye'nin en eski teknoloji üniversitesi, çeşitli görevleri var. Ülkenin imarında, inşasında, teknolojisinin gelişmesinde olduğu kadar, insan kaynaklarının kalitesinde rol üstlenmeli. Bu rolü, son yıllarda büyük ivme kazandırdığımız Teknokent projesine de eklemleyerek geliştirmeye karar verdik ve okul fikri gerçeğe dönüştü.’’
BU OKULLARIN DESTEKÇİSİ ÇOKİTÜ Geliştirme Vakfı Okulları'nın en büyük destekçisi İTÜ mezunları ve dostları. Anaokulunun tek bağışçısı Dr. Sedat Üründül, İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu.
Atatürk Barajı'nı yapan ATA Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı. İlköğretim okulu içinse, İTÜ değil, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan hayırsever ithalatçı Dr. Natuk Birkan 2 milyon dolar yardımda bulunmuş. Birkaç yıl önce 100 yaşına yakınken vefat eden Birkan, okulun açılışına yetişememiş, 3,5 milyon dolara malolan okulun yapımı başka mezunlar ve dostlar sayesinde tamamlanmış, ama okula ilk ve büyük destekçisi Birkan'ın adı verilmiş.
Özgürleştiren mimariOkulları mükemmel çevreler olarak tasarladıklarını söyleyen Prof. Sağlamer, anaokulu binasının mimarı. O zaman asistanı olan Doç. Meltem Aksoy'la birlikte bu proje nedeniyle bir ulusal, bir OECD'den uluslararası ödül almış. Şimdi de Amerikan Mimarlık Enstitüsü özel ödülüne layık görülen eğitim binasının özelliği, diğerlerinden farkı: ‘‘Birine anaokulu dediğinizde aklına eve benzer bir şey gelir. Ben doğrusu bunun çocuğun gelecekteki gelişmesini sınırladığını düşünüyorum, Halbuki bizim dikdörtgen olmayan serbest geometriye sahip okulumuzun ortasındaki atrium, ona her noktadan başka bir perspektif veriyor. İTÜ'nün ilköğretim okulu da benzer endişelerle, Mim. Fak.'nden Yrd. Doç. Dr. Sevim Velioğlu tarafından yapılmış. Bu binada da biraz daha düzenli bir forma sahip bir atrium var ve bu bina çocuklara daha fazla teknolojik imkan sunuyor. Okulların bir akademik komitesi var ve müdürü, Marmara Üniversitesi yardımcı doçentlerinden, eğitim konusunda iki masterli Nilgün Uluser İnan. ‘‘Okul mekanlarının genişliği ve tarzı, çocuklara düşüncelerine sınır koymamayı öğretiyor’ diyor.
DAHA AZ ZAM YAPTILARİTÜ anaokulu ve ilköğretim okulunun ücreti yıllık 9,5 milyara yakın. KDV ve
yemek de içinde. Kár amacı gütmedikleri, sadece okulların kendi yağıyla kavrulmasını arzuladıkları için geçen yıldan bu yana diğer özel okullara göre daha az zam yapmışlar (Genelde yüzde 49, burada yüzde 21) İTÜ mezunu ve personelinin, İş Bankası mensuplarının çocuklarına yüzde 50'den az olmayan indirimler sağlanıyor.
Hedef kendi üniversitelerine öğrenci yetiştirmek mi?Rektör Gülsün Sağlamer bu sorunun cevabını şöyle verdi: ‘‘Şu anda mevcut üniversite sistemi bize bu olanağı vermiyor ama bu vermeyecek anlamına gelmez. Önümüzde
Galatasaray Üniversitesi modeli var, bir özel yasa olabilir, öğrencilerimizin belli bir oranı İTÜ'ye alınabilir, bunun peşindeyiz. Bizim asıl hedefimiz bir model oluşturmak, bu okulların yaygınlaştırılması.
Her sınıfta İnternet bağlantısı İTÜ Dr. Natuk Birkan İlköğretim Okulu'nun her sınıfında internet bağlantılı bir bilgisayar ve projeksiyon makinesi var. Dileyen öğrenci İTÜ'nün bilgi teknolojileri merkezindeki ana bilgisayara bağlanabiliyor. Tüm öğretmenler bilgisayar destekli öğretim için iç eğitimden geçmiş.
Okullarda, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatı yanında, PYP (Primary Years Program/İlköğretim Programı) adlı program da kullanılıyor. Bu program çocukların iletişim, araştırma, sosyal, kendini kontrol ve düşünme becerilerini geliştirmeyi esas alıyor; sorgulayıcı ve yaratıcı düşünmeyi besliyor.
GEMS (Great Explorations in Math and Science/Matematikte ve Bilimde Büyük Buluşlar) adlı matematik ve fen bilgisi alanlarında deneyerek öğreten program da diğerleriyle örtüştürülerek kullanılıyor. Fen bilgisi laboratuvarları bu programın etkili bir şekilde yürütülebileceği şekilde hazırlanmış.
Okullar, öğrenci merkezli eğitim, ilkesini benimsiyor. Buna göre, öğrencinin öğrenme ihtiyacı belirleniyor, genel program içinde öğrencinin özel ihtiyacına göre programlar hazırlanıyor, yetenekleri ortaya çıkarılıyor ve öğrenciler ilgi alanlarına göre yönlendiriliyor.
Okullarda derslerin yanı sıra sosyal kulüp faaliyetleri de yapılıyor: Basketbol, hentbol, okul korosu ve orkestrası, bilim ve teknoloji, halk dansları, bale, seramik ve el sanatları, temel tiyatro ve satranç kulüpleri var.