Nesrin COŞKUN/ İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2006 12:47
Ege Üniversitesi Hastanesi'nde, ölümcül sonuçlara yol açan arı alerjisi nedeniyle ‘aşı tedavisi’ gören Turgutlulu çiftçi 32 yaşındaki Mehmet Ali Adıgüzel'e, 7 ay boyunca bal arısı yerine yaban arısı aşısı yapıldığı ortaya çıktı.
Hatanın yanlış aşı getiren ilaç deposu firmasının görevlisinde olduğunu belirten İmnünoloji Alerji Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Kokuludağ, “Bu süre içinde hastanın bal arısı tarafından sokulmamış olması büyük şans. Hata var ama hastanın bu tedaviden zarar görmesi söz konusu değil, asıl tedavisinin gecikmesine neden oldu” dedi.
Manisa'nın Turgutlu İlçesi Ahmetli Köyü'nde çiftçilik yapan Mehmet Ali Adıgüzel'i, 3 yıl önce tarlasında çalışırken bal arısı soktu, yüzünde kızarıklık, şişme, yutma güçlüğü, fenalık hissi, baş dönmesi, çarpıntı ve bilinç bulanıklığı meydana geldi. Kaldırıldığı Turgutlu Devlet Hastanesi'nde müdahale edildi, hayata döndürüldü. İki çocuk babası şoku atlattıktan sonra normal hayatına döndü ama kafasının hep bir köşesinde yaşadıkları yer aldı.
Geçen yıl aralık ayında arı sokmasından insanların ölebileceğini, aşıyla tedavi edilebildiğini öğrenince Ege Üniversitesi Hastanesi'nde başvurdu. İç hastalıkları Anabilim Dalı, İmmünoloji Alerji Bilim Dalı'nda alerji testi yapıldı. Bal arısı alerjisi teşhisi koyuldu. Bilim dalının alerji laboratuvarında ‘duyarlı protokol’ (ciddi-riski yüksek hastalar için uygulanıyor) ile aşı tedavisine başlanması, anestezi uzmanı kontrolünde yapılacak aşıdan sonra birkaç saat hastanede gözetim altında tutulması gerektiği de reçetesine işlendi.
Adıgüzel, verilen reçeteyi aşıyı getirtecek firmanın Basmane'deki şubesine götürdü. 801 kod numaralı ‘Apis Mellifera’ denilen bal arısı aşısı siparişi verildi. Adıgüzel 30 Aralık 2005 tarihinde ilk aşı için laboratuvara başvurdu. Haftada bir yapılan aşı sırasında bile ölümle sonuçlanabilen anaflaktik şok denilen alerjik reaksiyon gösterme riski olan Adıgüzel, geçtiğimiz haftaya kadar bu tedaviyi gördü. Adıgüzel geçen hafta kendisi gibi bal arısı alerjisi olan hastalarla bekleme odasında otururken elindeki aşı kutusunun diğer hastalarınkinden farklı olduğunu gördü. Diğer hastaların elindeki aşı kutusunda bal arısı alerjisinde kullanılan ‘801-Apis Mellifera’ yazmasına karşın elindeki aşı kutusunun üzerinde yaban arısı alerjisinde kullanılan 802 kod numaralı ‘Vespula’ yazdığını gördü. Adıgüzel, kendisine yanlış aşı yapıldığını anlayıp panik yaşarken, laboratuvardaki hekim ve hemşireler de hatayı fark etti. Hastaya boşu boşuna, olmayan alerjisine karşılık aşı yapıldığı, yaşamsal risk yaşatan bal arısı alerjisine karşı ise tedavinin gerçekleşmediği ve 7 ay gecikmesine yol açıldığı ortaya çıktı.
Hastaya hemen bal arısı aşısına başlandı. Bu arada Adıgüzel'e yeniden test yapıldı ve aşısı gereksiz yere yapılan yaban arısına karşı da alerji geliştiği belirlendi. Aşı tedavisinin sürdürülmesine karar verildi. Adıgüzel, hem bal arısı hem yaban arısı alerjisine karşı korunmak için 6 aylık haftalık periyottan sonra aylık periyoda geçilen 5 yıllık immünüloji tedavisine alındı.
‘HATA VAR, TEDAVİSİ GECİKTİRİLDİ’
Öte yandan kendisi yıllık izindeyken ortaya çıkan olaydaki hatayı kabul eden İmnünoloji Alerji Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Kokuludağ, hatanın işe yeni başlamış aşı firması görevlisinde olduğunu söyledi. Reçeteye rağmen aşının yanlış getirtilip hastaya verildiğini belirten Prof.Dr. Kokuludağ, şöyle konuştu:
“Hasta aşısını getirdiğinde heyet raporunu getirmemiş. Dosyasında rapor olmadığı için hastanın getirdiği aşı başlanmış ve tedavisi sürdürülmüş. Aşılar hem tedavi edici hem koruyucu özelliğe sahip. Hastanın neye karşı alerjisi varsa ona göre aşı yapılması gerekiyor. Hasta başlangıçta alerjisi olmayan arı tipine karşı aşı olmuş. Kısa vadede gereksiz bir girişim gibi görünüyor ama uzun vadede koruyucu özellikte olabilir. Çünkü hastada bu arıya karşı duyarlılık geliştirme ihtimali vardır. Nitekim en son yapılan testte hastanın bu arıya duyarlılığı çıktı. Kişinin bal arısına karşı alerjisi varsa daha sonra diğer arı tipine karşı alerji geliştirme olasılığı her zaman var, toza alerjisi olanda polene karşı alerji gelişmesi gibi. Bu aşıdan kaynaklandı, diyemeyiz. Çünkü sonuçta normalde duyarlı olan kişiye yaptığımız yöntemi uyguluyoruz, duyarsız hale getirmek için bu aşı tedavisini yapıyoruz. Aşının amacı duyarsız hale getirmek. Yaban arısı aşısı yapılmasının hastaya kalıcı bir zararlanması yok. Gereğinden fazla yapılmış ve korunmamış oldu. Bal arısına karşı tedavisinde gecikme oldu. Ama bu arada bir şey olmaması hastanın şansı.”
Kokuludağ, aşı tedavisinin alerjisi olsun olmasın herhangi bir anda kesilebileceğini kaydetti.
HASTA ŞİKAYETÇİ DEĞİL
Öte yandan konuyla ilgili görüşmek istemeyen Mehmet Ali Adıgüzel, “Olan olmuş. Benim derdim bana yeter. Kimseyle uğraşacak halim yok, şikayetçi de değilim” dedi.
Adıgüzel'le birlikte tedavi gören ve hem yabani arı hem de bal arısı alerjisine karşı aşılandığını belirten Tülay Cengiz, “7 aydır Mehmet Ali Adıgüzel ve diğer hastalarla birlikte aşı tedavisi görüyorum. 5 yıl sonunda tam korunma sağlayacak bu aşı, aslında bir panzehir. Yani arının zehiri vücudumuza binlerce kez sulandırılmış olarak veriliyor. Buna karşın her uygulamada reaksiyon göstermek hatta anaflaktik şoka girme riskimiz var. Ciddi yaşamsal risk taşıyan bir grubuz. Cebimizde otoenjektör taşıyoruz. Alerjimiz olan arının sokması halinde hemen bacağımıza içinde adrenalin olan bu enjektörü saplıyoruz. En yakın sağlık kuruluşuna başvuruncaya kadar bizi koruyor. Mehmet Ali Adıgüzel'in başına gelen olay kabul edilebilecek bir hata değil. En büyük şansı bu dönemde hiçbir bal arısının sokmamış olmasıdır. Maalesef arkadaşımızın psikoloji bozuldu.
Zaten her aşı sırasında bir korku yaşıyoruz. Bu aşı yapılırken hekim ve hemşireler de bizim gibi korku ve endişe yaşıyor. Bu olay bu korkularımızın üzerine tuz biber ekti. Hastanede bile can güvenliğimizin olmadığını ortaya koydu. Zaten her an özellikle yaz döneminde arı sokma riskiyle can güvenliğimiz yok. Hastanede çok daha titiz davranılıp, hatayı aşı firması bile yapsa sağlık çalışanları bu hatayı en başında fark edip engel olmalıydı” diye konuştu.