Güncelleme Tarihi:
Başkomiser İsmet Kaplan, çok önemsediği okuma, düşünme, yazma ve gözlemlemlerinin sonuçsuz kalmasına razı olmadığı için bunları yazarak paylaşıyor. Güvenlik stratejileri ve yönetimi alanındaki doktorasını bitirdiğinde, bir polis eğitim kurumunda öğretim görevlisi olmayı hedefliyor. “Yüksek lisans tezimin başlığı ‘Poliste Zihinsel Modernizasyon’du. Amacım, bizzat polis yazarlar üzerinden teşkilattaki düşünce rönesansını göstermekti” diyor.
Kaplan, 1995’te Ankara Polis Koleji’ni kazandığında, Aktif Kolej dergisinde şiir, deneme, bulmaca, röportaj sayfaları hazırladı. 1998’de bu kez Polis Akademisi’ne başladığında, yatılı öğrenciliğin sağladığı boş vakitleri kütüphanede ve Akademik Bakış dergisine ait odada kitap okuyarak ve notlar çıkararak geçirdi. Sosyoloji, Türk dili ve polis-halkla ilişkiler derslerine özellikle ilgi duydu.
2002’de komiser yardımcısı rütbesiyle mezun olduğunda Konya Cumhuriyet Polis Merkezi’ne atandı. Eski adı ‘karakol’ olan Polis Merkezi’nde gece gündüz mesai yaparken defterine aldığı notları yazıya dönüştürüp meslektaşlarıyla internet üzerinden paylaştı. Aldığı tepkiler olumluydu. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ve ardından Polis Akademisi’ne atandığında da bu düşünce mesaisini bırakmadı.
Çoğu polis adayı 2 bin okura ulaşan ilk kitabı, ‘Komiserin Kalemi’ yayımlandı. Kitabın takdim bölümünde şöyle yazdı: “Klavyeyi kullanırken bazen devre arkadaşlarıma yazıyormuş gibi yazdım, bazen üniversite öğrencilerine... Kâh köşe yazarlarını hayal ederek kâh amirlerimi düşünerek yazdım. An oldu Akademi öğrencilerine sesleniyormuş gibi, an oldu sokaktaki vatandaş ile konuşuyormuş gibi davrandım.”
İsmet Kaplan, kitabına neden ‘Sivil Polis’ adını verdiğini şöyle açıklıyor: “Sivil polis denince genellikle üniformasız polis akla gelir. Oysa bu kitabın ismindeki sivil kelimesi, kıyafeti değil, zihniyeti öncelemektedir. Sivillik veya resmiliğin birbirinden farklı oluşu, birinin birinden üstün oluşu anlamına gelmez. İşte sivil polis tam da bu eşitliği anlamış, taşları yerli yerine oturtmuş polistir. Vatan için vatandaşı ikinci plana atmaz, vatandaşın vatanda güvenle yaşaması için çalışır. ”
Kitap, ilginç yazı başlıklarına sahip: Müstakbel Rütbelere Flash Forward Öneriler, Bir Cinayet Büro Amiri’nin Sözlüğü, Askeri Tez, Polisiye Tez, Yalın Öz Gerçekler ve Global Köyün Kahvesi...
KİTAPTAN...
Asimetrik sulh
Polis olarak en büyük faydayı belki de asimetrik medyadan gördük. Subjektif bakan objektiflerin asimetrik haberleri, bizleri bugün delilden sanığa gitmede uzman yaptı. Medyamız, bağcı dövmek niyetinde olduysa da gün geldi, poliste gördüğü muameleyi olumlu satırlarla köşelerine taşımak zorunda kaldı. Evet, merhum İlhan Selçuk’un gözaltı sonrası polis hakkındaki olumlu şaşkınlıkları ve benzerlerinden söz ediyorum. İngiltere, ‘polis kuvveti’ demek yerine ‘polis hizmetleri’ demeyi tercih etti yıllar önce. Biz de artık halka korku veren değil, halkın verdiği vergi ile görev yapan ‘Emniyet Hizmetleri Sınıfı’na ait olduğumuzu anlıyoruz.
Yalnızlık gerçeği
Sistem insana ne olduğunu unutturmak üzerine kuruludur. Yalnızlık, bu kalabalık içinde yer alan balık olmayı reddetmektir. Yalnızlık, konsantrasyon, düşünmek, soyutlanmak...Ne kadar yalın ve öz kazanımlar olduğunu bilen bilir. Ama gürültülü günümüzde, cep telefonlu hayatımızda, bu çok pahalıdır. Ama bu bedel ödenmeden hayat ipotekten kurtarılamaz. Hitler’in ‘güç’ü herkeste yoktur ama Gandhi’nin ‘güçsüzlük’ü herkeste vardır. Bunun ne demek olduğunu yalnızken daha iyi idrak eder insan. Nöbetlerden işe başlayabilirsiniz.
Polisliğe özgü bir avantaj
Bir bankacının size kibar yaklaşımı normaldir, bir esnafın size nezaketi de; zira o ince davranışların o mesleklerle bir doku uyuşmazlığı yaşadığı söylenemez. Ama polisin kibarlığı, centilmenliği, polisin ‘polite’ olması... İşte normalüstü güzellik budur.