Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2005 00:00
Amerikan Sefarad Federasyonu tarafından düzenlenen 9. New York Sefarad Yahudileri
Film Festivali'nde gösterilen “Umutsuz Saatler” (Desperate Hours) belgesel filmi büyük ilgi gördü. İkinci Dünya Savaşı sırasında onlarca Musevi'nin Nazi soykırımından kurtulmasında Türkiye ve Türklerin oynadığı rolü anlatan, yönetmenliğini Victoria Barett'in yaptığı, yapımcılığını Michael Berenbaum'un üstlendiği, müziği Fahir Atakoğlu'na ait belgeselin gösteriminden sonra konuyla ilgili panel de düzenlendi. Filmde, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi baskısı altında kalan bazı Alman Musevi öğretim üyelerinin Türkiye'ye göç ederek, Türk yüksek öğretimine katkılarının yanı sıra Paris, Marsilya ve Rodos'ta görev yapan üç Türk diplomatın Türk vatandaşı Musevileri Nazi askerlerinin elinden kurtarması ve diğer bazı tarihi olaylar konu ediliyor. Panelde konuşan yönetmen Barret, çekimler nedeniyle ikisi ile tanışma fırsatı bulduğu Türk diplomatların göstermiş olduğu büyük cesaretten övgüyle söz etti ve tarihin çok az bilinen bir bölümüne ışık tutmaktan, bunu belgesel haline getirmiş olmaktan büyük gurur duyduğunu söyledi. Defalarca izlediği halde filmi her izleyişte hep aynı dehşeti yaşadığını söyleyen Türkiye'nin New York Başkonsolosu Ömer Önhon da ”6 milyon insanın soykırıma kurban gittiği bir dönemde onlarla ifade edilecek sayıdaki insanın kurtarılmış olması bazılarınca çok önemli değilmiş gibi görülebilir. Ancak Türk diplomatların cesur çabaları sonucu hayatta kalan bu insanlar için bu çok ama çok önemliydi” dedi.Türk-Yahudi ilişkilerinin köklü bir geçmişe sahip olduğunu anlatan Önhon, Yahudilerin tarih boyunca “bizden birileri” olarak yaşadığını ve Türklerin günlük yaşamlarının birçok alanında büyük katkılarının olduğunu söyledi. 2003 yılında İstanbul'da sinagoglara yönelik terör saldırılarının Türkiye ve Yahudileri birbirinden uzaklaştırmak için yapıldığını, ancak saldırıların amacına ulaşamadığını kaydeden Önhon, en üst düzey Türk yetkililerin yaptıkları açıklamalarla bu saldırıların Türklere ve Türk sinagoguna yapıldığını ifade ederek, Yahudileri ne kadar kendilerinden kabul ettiklerini gösterdiklerini ifade etti. Dönemin, Rodos'ta görevli Türk Konsolosu Selahattin Ülkümen tarafından kurtarılan 42 Yahudi arasında bulunan, 1934 Rodos doğumlu Bernard Turiel ise panelde yaptığı konuşmada kurtarılma hikayesini anlattı. Alman askerlerinin Yahudileri Auschwitz toplama kampına götürmek üzere Temmuz 1944'te Rodos'u kuşattığını belirten Turiel, Ülkümen'in Alman subaylarına karşı durarak, 42 Yahudinin Türkiye'ye kaçmasına yardım ettiğini kaydetti. Almanların daha sonra Ülkümen'in bu tavrını cezalandırmak için Türkiye'nin Rodos konsolosluğunu bombaladığını ifade eden Turiel, bu bombardımanda iki Türk konsolosluk görevlisinin öldüğünü, diplomat Ülkümen'in eşinin ise yaralandığını anlattı. Turiel, hamile olan Ülkümen'in eşinin doğum yaptıktan sonra bu yaradan dolayı öldüğünü de söyledi.
button