Güncelleme Tarihi:
70'li yıllarda sosyal içerikli parçalara ağırlık veren, birçok kez konseri yasaklanan Sadık Gürbüz, 1978’den itibaren durulmuştu. Artık bağıran çağıran, sert söylemler yerine müziğiyle düşüncelerini anlatan Gürbüz yeni albümünde umut ve yaşam türküler söylüyor.
Bugün halk müziğini yalın bir dille şive katmadan seslendiren sanatçıların örnek aldığı bir isim Sadık Gürbüz. Yavuz Bingöllerin, Şükriye Tutkunların, Akın Özkanların ağabeyiydi o. Bugünün popüler isimlerinin Gürbüz'ü tam kopya ettiği düşünülemez tabii ki. Onlar Sadık Gürbüz'ün de bir dönem içinde olduğu yolu takip ediyor sadece. 1970'lerin başlarında ‘‘Yeni bir dünya için’’ dizisiyle Atilla Özdemiroğlu, Şanar Yurdatapan, Ezginin Günlüğü’nden Nadir Göktürk'le Sadık Gürbüz'ün başlattığı halk türkülerinin çok seslendirilmesi çalışmalar bugünlere kadar geldi. Bu çizgide Gürbüz yedinci albümü ‘‘Umut ve Yaşam’’ı geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardı.
Hukuk Fakültesi'ne devam ettiği yıllarda bir yandan da profesyonel olarak tiyatroyla uğraşan Gürbüz'ün hayatında bu yıllarda çok şey değişmiş. İlk önce Amasya'da 1965 yılında Çadır Tiyatrosu'nda başladığı tiyatro yaşantısı Şehir Tiyatroları'nda Muhsin Ertuğrul'un yerine Vasfi Rıza'nın gelmesiyle son bulmuş. Amasya'dan sonra Devlet Tiyatrosu'na figüran olarak giren Gürbüz, daha sonra Lütfi Ilkıcı, Erhan Ülkü gibi ağabeylerinin ısrarı üzerine Şehir Tiyatrosu'na geçmiş.
Kısa sürede ciddi roller oynayan sanatçı Muhsin Ertuğrul'un tiyatroda eğitime önem verdiği yıllarda bilgi dağarcığına çok şeyler katmış. Gençliğindeki hırçın tarzından bugünlere ulaşmasına en büyük katkı Ruhi Su'dan gelmiş. 70'li yılların sonuna doğru Ruhi Su ile çalışmaya başlayan sanatçı, Su'nun önerilerini dikkate almış.
12 Eylül gelip müziği de yasaklayınca yapacak şeyi kalmayan Sadık Gürbüz ilk işi olarak bir kenara bıraktığı Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş ve avukatlık diplomasını eline almış. Ruhsatını aldıktan sonra ise kendi davasını açarak kazanmış ve 1986 yılından itibaren yeniden müziğini konser alanlarında söyler olmuş. 1980-1986 yılları arasında boş durmaya sanatçı ‘‘Ölüm Adın Kalleş Olsun’’ ve ‘‘Gurbet Bize Yazgı mı?’’ albümlerinin yanısıra ‘‘Kara Çarşaflı Gelin’’, ‘‘Kaçak’’ ve ‘‘Şaşkın Ördek’’ adlı üç filme müzik yapmış.
Yaptığı albümlere birer numara veren Sadık Gürbüz hayranlarından uzak kaldığı iki yıl içinde öncelikle ‘‘Pir Sultan Abdal’’, ‘‘Sevdadır’’, ‘‘Ölüm Adın Kalleş Olsun’’, ‘‘Gurbet Bize Yazgı mı?’’, ‘‘Toprağım ve Sevdam’’, ‘‘Turna Telinden’’ kasetlerinin CD'lerini çıkarmış ve yedince albümü ‘‘Umut ve Yaşam’’ı tamamlamış. ‘‘Yaşamın içinde mutlu olaylar gibi hüzün de yer aldığı için daha önceki albümde hüznü işlemiştim. Benim türkülerimin hepsi sevda ve gurbet dizisi şeklinde çıkar. Hepsinde sevgi ve sevda vardır. Bu çalışmada yaşama dair bir isim koyduk’’ diyen sanatçı yeni albümünde yıllarca oluşturduğu hayran kiltesini, günün iletişim araçlarını kullanarak daha fazla genişletmeyi umut ediyor.