Güncelleme Tarihi:
Türkiye-Yunanistan sınırını oluşturan Meriç Nehri kıyısındaki köylerde son bir haftada Yunanistan tarafından zorla gönderilen 4 göçmenin donmuş cesedine ulaşılması gözleri sınıra çevirdi. Sınır hattındaki son durumu öğrenmek için Edirne’ye gidiyoruz.
Göçmenler, Türkiye’ye geldikten sonra öncelikle İstanbul ve Edirne’de sınır hattındaki köylerin arazilerine bırakılıyor. Yakalanmamak için saklanan göçmenler hava karardığında çeltik tarlalarından geçerek Meriç Nehri’ne varıyor. Ardından yanlarında getirdikleri şişme botlarla Meriç Nehri’ni geçerek Yunanistan’a ulaşıyor. Özellikle Suriyeli göçmenlerin Avrupa’ya kaçmak için kullandığı bu hattı son dönemlerde Afganistanlı, Pakistanlı ve Iraklı göçmenler de kullanıyor. Ancak son zamanlarda Yunanistan’a varmayı başaran göçmenler Yunan polisi tarafından zorla geri gönderiliyor. Bazıları dönüş yolunda donarak ölüyor.
İlk durağımız Yunanistan’ın karşısındaki Adasarhanlı köyü. Bu köy son dönemlerde Yunanistan’a gitmeye çalışanlardan daha çok geri gönderilen göçmenlerin uğrak yeri haline gelmiş. Yunan polisi yakaladığı göçmenleri, geceleri Adasarhanlı köyünün karşısındaki bölgeden Türkiye’ye geri gönderiyor. Gece hava sıcaklığının eksi derecelere düştüğü köyde son bir haftada üç erkek göçmenin yarı çıplak haldeki cesedi bulundu.
‘GİTMEYİN’ DİYORUZ
Köy kahvehanelerinde de halkın gündeminde bulunan cesetler var. Köy halkı, “Göçmenlere denk geldiğimizde gitmemeleri yönünde uyarıyoruz. Ama bizi dinlemiyorlar. Yunanistan, yakaladıklarını geri gönderiyor. Bazen içlerinde daha önce de gördüğümüz kişiler oluyor” diyor. Mesut Çimen adlı çoban geçtiğimiz salı günü Meriç Nehri yakınındaki sulak bir arazide hayvanlarını otlatırken bir erkek cesedi bulmuş. Hemen jandarmaya haber verdiğini anlatıyor: “Salı günü hayvanları otlatmak için Meriç Nehri’ne iki kilometre uzaklıkta bulunan araziye götürdüm. Tarlanın içerisinde bir ceset gördüm. Ceset 20 yaşlarında esmer birine aitti. Yarı çıplaktı. Ne ayakkabı ne de çorabı vardı... Üzerinde kısacık bir şort ile incecik bir mont vardı. Önce afalladım. Çünkü daha önce böyle bir şeye denk gelmemiştim. Sonra askere haber verdim Ben bu mevsimde hayvan otlatmaya gittiğimde kalın giyinmeme rağmen çok üşüyorum. Tahminimce gördüğüm kişi soğuktan donmuştu.”
‘BAĞCIKLARI YOKSA YUNANİSTAN’DAN GELİYORDUR’
- KÖY meydanını gezerken beş yabancı erkek göçmen görüyoruz. Bir göçmenin elindeki bağcıksız ayakkabıyı gösteren köy sakinlerinden biri, “Yunan polisi yakaladığı göçmenlerin ayakkabı bağcığını alıyor. Burada ayakkabı bağcığı olmayan birini görürseniz bilin ki o Yunanistan tarafından geliyor” diyor. Islak ve perişan haldeki göçmenler kaldırıma oturup güneşlenerek ısınmaya çalışıyor. Önce çekingen davransalar da sonra konuşuyorlar. İki gündür bir şey yemediklerini söylüyorlar. İçlerinden biri ormanda topladığı ve cebine doldurduğu kızılcık meyvelerini göstererek, “Bunlarla karnımızı doyurmaya çalışıyoruz” diyor. Avrupa’ya gitmek üzere 4-5 ay önce Irak Süleymaniye’den Türkiye’ye geldiklerini söylüyor ama çok da detay vermiyorlar: “Yaklaşık dört aydır Türkiye’deyiz. Yolculuğumuz 11 saat sürdü. Bizi buraya getirenlere 2 bin dolar verdik. Salı gecesi Yunanistan’a geçtik. Yunan polisi bizi yakaladı. Yemek vermediler ve dövdüler. Çarşamba gecesi Türkiye’ye geri gönderdiler. İçimizde 4- 5 kez Yunanistan’a geçmeye çalışanlar var.” Son bir haftada sınırda 4 göçmenin donduğunu söylediğimizde, “Irak’ta da yaşam yok” diyorlar. Göçmenler İstanbul’a geri dönmek üzere köyden ayrılıyor.
‘GÖÇMENLER İÇİN ELBİSE TOPLUYORLAR’
- YUNANİSTAN’dan geri gönderilen göçmenlerin ilk uğrak yerlerinden biri olan Adasarhanlı köyü sakinleri mülteciler için elbise topluyor. Köy halkı geri gönderilen göçmenleri düğün salonuna götürüp ıslak elbiselerini kuru olanlarla değiştiriyor. Göçmenler için elbise topladıklarını söyleyen muhtar İbrahim Dalkıran, “Köyümüz sınıra çok yakın olduğu için sınırı geçenler bize sığınıyor. Gelenlerin çoğunun ya üstü başı ıslak oluyor ya da üzerinde elbise olmuyor. Biz de onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Islak elbiselerini kuru elbiselerle değiştiriyoruz. Ancak daha çok elbiseye ihtiyacımız var” diyor.
GÜBRE ÇUVALINDAN ELBİSE
- Bir göçmenin cesedinin bulunduğu Akçadam köyünde de durum aynı. Yunanistan tarafından Türkiye gelen mültecileri köy kahvesinde ısıttıklarını söyleyen köy sakinleri “Üstlerinde elbise olmadığı için tarlalara bıraktığımız gübre çuvallarını üzerilerine geçiriyorlar. Ayakkabıları olmadığı için camiden ayakkabı alıyorlar. Denk geldiklerimizi köy kahvesine getiriyoruz. Burada ısınmaya çalışıyorlar” diye konuşuyor. Meriç Nehri’ne yakın köyleri gezerken de kuruması için göçmenler tarafından tarlardaki çalılıklara astığı elbise ve battaniyelere rastlıyoruz.
SON 24 SAATTE NE OLDU?