Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2002 01:47
Cezaevinde yattığı sırada küçük yaşta kız çocuklarına tecavüzden tutuklanan iki ‘‘sapığın’’ mahkûmlarca yargılanıp öldürüldüğünü öne süren eski mahkûm E.E., ‘‘Ümraniye Sapığı’’ Yaman Özçelik'i çok zor günlerin beklediğini söyledi.
Gasp ve adam öldürmeye teşebbüs suçlarından 1991'de cezaevine giren E.E., içerdeki mahkûmların küçük yaşta çocuklara tecavüz edenlere karşı tahammülsüz olduğunu söyledi. E.E., Metris'te başlayan ve 9 cezaevinde süren 6 yıllık mahkûmiyet hayatında bu suçlardan içeri giren iki kişinin öldürüldüğüne tanık olduğunu anlattı.
Tecavüz suçlamasıyla tutuklananlar hakkında ilk bilginin, ‘‘Size bir hediye gönderiyoruz. İyi değerlendirin’’ diyen gardiyanlarca verildiğini öne süren E.E., ‘‘Bir koğuş için bu infaz büyük gurur kaynağıdır. Böyle bir koğuşta kalmak da öyle. Hırsızlığın bile baş tacı edildiği cezaevinde mahkûmların arasına bu suçtan düşen zor kurtulur’’ dedi.
ÇAKMAK TESTİ YAPILIR
Tecavüzcünün geleceği haberini alan mahkûmların kendi aralarında değerlendirme yaptığını belirten E.E., ‘‘Önce psikolojik test yapılır. Sıkı bir şekilde konuşturulur. Çakmak testi en iyi psikolojik testtir. Mahkûmlar iyi birer psikologdur. Adamın üstüne yanar vaziyette çakmak atılır. Eğer korkar çekilirse suçludur. Eğer kıpırdamazsa kişi suçsuzdur’’ diyerek cezaevlerindeki gizli dünyayı anlattı.
Testte başarısız olan kişiler için mahkûmlar arasında mahkeme kurulduğunu belirten E.E., şunları söyledi:
‘‘Bir kişi tecavüzcünün avukatı olur. Bir mahkûm da savcı. Hákimler heyeti de kurulur. Koğuşun ortası mahkemeye dönüştürülür ve diğer mahkûmların arasında yargılama başlar. Dışarıda gerçek dava sürerken içerde karar alınır. Televizyon ve gazete haberlerinden toplanan bilgiler önemlidir karar vermede. Eğer haberlerde şahıs suçlu ise buradan da suçlu çıkar.’’
Sözde koğuş mahkemelerinde zanlıya elle boğma, idam ve şişlenme ile öldürülme seçeneklerinin sunulduğunu anlatan E.E., bu sürecin devamında infaz için gönüllüler arasında cezası en ağır iki mahkûmun seçildiğini söyledi.
İnfaz timinin en çok şişleme yöntemini kullandığını belirten E.E., intihar süsü verilen cinayete tanık olduğunu anlattı.
Bu tür suçluların genelde kız kaçırma meselesi nedeniyle yatan mahkûmların bulunduğu ‘‘Damatlar Koğuşu’’na konulmaları halinde infazdan kurtulduklarını söyleyen E.E., şöyle devam etti:
‘‘Bu koğuşta yatanların çıkma ihtimali çoktur. Bu yüzden tecavüzcüler paçayı kurtarır. Ancak peşleri bırakılmaz. Adliyeye gidiş gelişlerde bunların yüzü jilet ile çizilir. Böylece tecavüzcü işaretlenir. Façası bozuk mahkûm, diğer koğuş ve cezaevlerine alınsa bile tecavüzcü olduğunu belli eden bu işaret ile yaşamak zorunda kalır. Ölüm dışında mahkeme işkence cezası da verebilir. Örneğin sıkı bir şekilde dövüldükten sonra metal dolaplara bağlanan tecavüzcünün başına buz dolu bir torbadan su damlatılır. İlkin serinleyen mahkûm için 10 dakikalık ferahlık sonra azaba dönüşür. Ya da betona yatırılan mahkûmun üzerine örtülen sünger yatak ıslatılır. Diğer mahkûmlar sünger yatağa çıkarak tecavüzcünün üzerinde zıplar. Her gün tekrarlanan bu işkenceler tecavüzcünün üç yıl içinde ciğerini alır. Sağlıklı giren bu süre içinde canlı cenazeye döner.’’
Hepatit B tedavisini yarım bırakmış
Polis tarafından suçüstü yakalandıktan sonra önceki gün çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Kartal Cezaevi'ne gönderilen Yaman Özçelik'in, 2000 yılında Çamlıca Hayat Hastanesi'nde 19 gün Hepatit B tedavisi gördüğü anlaşıldı. Hastane Başhekimi Dr. Namık Kemal Tartanoğlu, konuyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Bu hastalık en çok cinsel ilişki ile bulaştığı için açıklama yapmayı zorunlu bulduklarını belirten Tartanoğlu, şöyle konuştu: ’’Yaman Özçelik 11 Kasım 2000 tarihinde hastanemize gelmiş, kendisine Hepatit B tanısı konmuştur. Ancak hasta,19 gün yattıktan sonra kontrollere gelmeyerek tedavisine ara vermiştir. Bu nedenle, taşıyıcı olan kişiden hastalığın mağdurlara kesin olarak bulaştığını söyeyemeyiz, ancak kesinlikle tüm mağdurların bu hastalığa karşı test yaptırmaları gerekir''.
Hastalığın kesin tedavisinin bulunmadığını kaydeden Dr.Tartanoğlu, tedavi uygulanmadığı takdirde siroza çevirebileceğini söyledi.
Kartal Cezaevi’nde ‘sapık’ alarmı
ÜSKÜDAR Adliyesi'nde yedi saat süren sorgusunun ardından tutuklanıp Kartal Özel Tip Cezaevine konan ‘‘Ümraniye Sapığı’’ Yaman Özçelik için cezaevinde alarm verildi. Cezaevine getirilir getirilmez Karantina Odası'na alınan Özçelik'in güvenliğini sağlamak amacıyla çevresindeki müşahede odaları da boşaltıldı.
Kartal Cumhuriyet Başsavcısı Yusuf Ulu, Özçelik'in diğer tutuklulara uygulanan tüm güvenlik önlemlerinden faydalanacağını belirtti.
Bayrampaşa’da toplu infaz
Bayrampaşa Cezaevi, 28 Mayıs 1994 gecesi kanlı bir racon katliamına sahne olmuştu. Tecavüz suçlamasıyla cezaevinde bulunan hükümlü Durmuş Vural, Ömer Yeşilyurt ve Şerafettin Eren ile tutuklular Hasan Türk ve Ertuğrul Aktaş, koğuşlarında uyurken baş, boğaz ve göğüslerinden şişlenerek öldürülmüşlerdi. Koğuşta, oy birliği ile alınan infaz kararını gerçekleştiren Samet Erdoğan ile İsmet Ateş, ‘‘Tecavüz suçlarını övünerek anlatıyorlardı. Bu bizi tahrik etti. Öldürmeye karar verdik’’ demişlerdi.
Bu olaydan on gün önce ise Metris Cezaevi'nde tecavüz suçundan tutuklanan Saffet Sayalı, kaldığı koğuştaki diğer mahkûmlarca öldürülmüştü.
Metin Kaçan da şişlenmişti
SİNEMADAN sonra ünlü eseri Ağır Roman İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından baleye uyarlanan Metin Kaçan, tecavüz suçundan yattığı cezaevinde ‘‘racon’’ gereği şişlenmişti. Arkadaşı Alp Buğdaycı ile birlikte reklamcı ve halkla ilişkiler uzmanı G.K.'ya işkence yaptıktan sonra tecavüz eden yazar Metin Kaçan yargılanmasının sürdüğü 27 Şubat 1995'de konulduğu Bayrampaşa Cezaevi'nde beş yerinden şişlenmişti. Gasptan 22 yıla mahkûm Hamza Doğmuş tarafından karnından ve göğsünden yaralanan Kaçan şans eseri ölümden kurtulmuştu. Doğmuş saldırıdan sonra ‘‘Aramızda tecavüzcülere yer yok’’ demişti.