Ümraniye, son 15 aydır kız çocuklarına tecavüz eden bir adamla yatıp kalkıyor. Bugüne kadar onun yaptığı kesinleşmiş dokuz vaka var; dört olayda da ondan şüpheleniliyor. Yani bilinen toplam 13 olayın faili.Akıllara sığmaz suçlarını, birbirine çok benzer bir şekilde, seri halde gerçekleştiriyor Ağustos 2001’den beri. Bazen Maltepe'de, bazen Üsküdar'da, ama çoğunlukla Ümraniye'nin birbirinden çok uzak, farklı semtlerinde ortaya çıkıyor. Kız çocuklarına musallat oluyor, ağaçlık alanlara, inşaatlara götürüyor. Tecavüz ettikten sonra öldürmüyor, yaralamıyor, öylece bırakıyor. Onu yakalamak için İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nün koordinasyonunda tüm polis ve jandarma birimleri teyakkuz halinde. Polis zanlının DNA bulgularına ulaşmış durumda; her olaydan sonra o mu değil mi, biliyor. Medya da adını koydu: Ümraniye Sapığı. Ama o, hálá İstanbul sokaklarında elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Etrafında geniş bir söylenti dalgası, pek çok uydurulmuş hikaye yayarak... Küçücük çocukların yüreklerine korku üstüne korku salarak... Anne-babaları gece uykusuz, gündüz merakta bırakarak... Polise her gün gelen ihbarın haddi hesabı yok. Ümraniye'de her okulun kapısında en az iki emniyet görevlisi. Okullarda robot resimler, ‘‘sapığa dikkat’’ anonsları. Yine de çocuklarını sokağa yalnız başına bırakamayan, sabah akşam okula götürüp getiren, bir yandan küçük beyinlere, bir sapığın neler yapabileceğini, tecavüzün ne olduğunu anlatamayan anne-babalar. Tuvalete yalnız gidemeyen, yatağında yalnız uyuyamayan çocuklar. Bir yandan da ilçeden yükselen ‘‘Ümraniye'ye maledilmesin, bu sapık bizim değil’’ itirazları. Emniyet yetkilileri, ‘‘yakalayacağız, çok az kaldı’’ diyor. Hatta son günlerde gazetelerde, televizyonlarda ‘‘yakalandı’’ haberleri çıkınca insanlar umutlanıyor. Ama henüz sonuç yok.Bu yüzden aylardır, Ümraniye'nin kadınları tedirgin; erkekleri öfkeli. Yolda tanımadığı her erkeği kuşkuyla inceleyen kadınlar; konuşmaya ‘‘ben onu bir elime geçirirsem...’’ diye başlayan, tanımadığı kişileri takibe alan erkekler. Çocuklar mı? Kötülükten uzak, bildiğimiz saf ve temiz haldeler. Çünkü anne-babalarının zamanında kaldığı sanılan bir yöntemle kandırılabiliyorlar hálá. Ümraniye içine kapanmış, içi de fokur fokur kaynamakta; Ümraniyeliler bir yandan yeni sapığın dehşetini yaşıyor, bir yandan da topyekün bir biçimde onu ‘‘arıyor.’’YA SONRASINDA OLANLAR?Başlarından tecavüz olayı geçen çocuklar, olayı tabii ki kendi kelimeleriyle anlatıyorlar. Ama ifade ediş biçimlerinden, başlarına gelenin tam olarak ne anlama geldiğini bilmedikleri anlaşılıyor. Ne kadar korktukları, gelecekte nelerden ne kadar korkacakları meçhul. Çünkü hiçbiri bir profesyonel yardım almamış. Öyle anlaşılıyor ki, bugüne kadar sadece ve defalarca, ‘‘onlarla konuşmayı bilen’’ polislerle konuşmuşlar. Ama artık konuşmak istemiyorlar. Polis arayınca, okula ya da eve gelince, kaçmak istiyorlar.Bunda yaşadıklarının ağırlığı kadar, sonrasında olanlar da etken mutlaka. Çünkü tecavüzden sonraki ‘‘kurtuluş’’larında da ciddi bir vehamet göze çarpıyor. Mesela biri, öylece, nerede olduğunu bilmediği bir inşaatta tek başına bırakıldığında neler yaptığını anlatıyor: Bir süre sonra giyinip yola çıkmış. Bir otomobil durdurmuş. Başından geçenleri anlatmış. O otomobilin sahibi ne yapmış biliyor musunuz? O akşam saatinde, karanlıkta çocuğu Ümraniye Sanayi'ye kadar getirmiş. Eline bir milyon lira tutuşturup minibüse bindirmiş, ‘‘evine git’’ demiş! (Tecavüze uğradıktan sonra, minibüse binip evinize döndüğünüzü düşünün).Yine inşaatta bir başına bırakılan bir kurban. Çıkışı bulamadığını anlatıyor. Üst kata çıkmış ve orada inşaat işçilerini görmüş, (Yani alt katta bir çocuğa tecavüz edilirken, üstte işçiler çalışıyor), çıkışı sormuş. ‘‘Buraya nereden girdiysen, oradan çık’’ cevabı almış. ‘‘Beni buraya kaçırdılar’’ deyince de, lütfen, dışarı çıkarmışlar ve çocuk yoluna yalnız devam etmiş! (O işçilerin çocukları yok mu acaba?) Burada da bitmiyor: Yolda karşısına çıkan bir adam, ‘‘Kızım o adamla ne dolaşıyorsun, o sapık, kaç kişiye tecavüz etti’’ diye uyarmış! Neyse ki evine kadar götürmüş, bu iyi yürekli, uyanık, ama polisi aramaktan aciz vatandaş...Emniyet teyakkuz halindeYüz kadar operasyon düzenlenmiş, haftada iki üç toplantı yapılıyor.30 kişi gözaltına alınarak DNA testinden geçirilmiş.İhbarlar yağmur gibi; bu yüzden Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde bilgisayarın başında, sırf bu iş için 24 saat iki üç polis oturuyor. Sadece internetten günde beş altı ihbar geliyor. Hem de Türkiye'nin her yerinden. Polis hepsinin soruşturulduğunu belirtiyor.Her ihbar ve yakalama bir umut doğuruyor: Mesela en son Eyüp'te birinin yakalandığını, ancak DNA bulgularının Ümraniye sapığıyla uyuşmadığını söylüyorlar. Bir başka umut da Balmumcu'da bir belediye otobüsünden yapılan ihbar sonucu doğmuş ama testlere göre yine ‘‘o değil.’’Bazen de ihbar değil, ‘‘ben Ümraniye Sapığı'yım’’ diyenler geliyor! Mesela Antalya'da belli ki ne şekilde olursa olsun meşhur olmaya niyetli bir zat, polise teslim olmuş. Polis araştırmış tabii. Değil.Emniyet yetkilileri de milli eğitim yetkilileri gibi, ‘‘sapık Ümraniye'ye maledilmesin’’ diyor ama ne çare... Olayların biri Maltepe'de, biri Üsküdar'da olmuş; geri kalanların hepsi Ümraniye'de. Sapığın kurbanlarını götürdüğü yerler ise Maltepe, Şile, Küçükbakkalköy dışında hep Ümraniye sınırları içinde.Yetkililer, ‘‘vatandaş her şeyi bize ihbar etmeye devam etsin’’ diyor: mudur.umraniye@iem.gov.tr - iem@gov.tr1- 9 YAŞINDAKİ G.K.'YA MALTEPE'DE BİR İNŞAATTA11 Ağustos 2001, saat 13.00. Ümraniye Sapığı, bilinen ilk vukuatını gerçekleştirdi: 1992 doğumlu G.K.'yı Samandıra'da okul çıkışında kandırdı. Daha sonraki kurbanlarını da kandırdığı cümlelerle: ‘‘Babana para vermem lazım, ama üzerimde yok. Gel benim babamın yanına gidelim, eğer inşaattaysa, parayı alır sana veririm.’’ Onu muhtemelen sonraki birkaç olayda da kullanacağı beyaz bir minibüsle Maltepe'ye bir inşaatın ikinci katına götürdü. G.K.'ya onu çok korkutan, canını yakan şeyler yaptıktan bir süre sonra da öylece bırakıp ortadan kayboldu. Aile başlarına gelenlere yazıklandı, sanki suç onlarınmış gibi utanç duydu, içine kapandı. Küçük kızın içinde açılan delik de öylece kalakaldı. O sıralarda polis, zanlı hakkında pek bir şey bilmiyordu. İstanbul'un pek çok semtinde meydana gelen ‘‘münferit’’ olaylardan biri gibiydi bu. Ama kazın ayağının öyle olmadığı, birkaç ay içinde ortaya çıkacaktı.2- 9 YAŞINDAKİ H.A.'YI ŞİLE'YE GÖTÜREREK11 Ekim 2001, saat 12.40. Aradan tam iki ay geçmişti. Aynı kişi bu kez, Esenşehir Mahallesi'nde, aynı yaştaki H.A.'yı kandırdı. Onu da Şile'ye götürdü.3- 13 YAŞINDAKİ İ.Ç.'YE TERKEDİLMİŞ BİNADA21 Aralık 2001, saat 15.00. Bir sonraki olay bu tarihteydi. Kurbanı, 1988 doğumlu İ.Ç.'yi Sultançiftliği Ali Kuşçu İlköğretim Okulu'nun önünden almış, aynı sözlerle kandırmış, muhtemelen yine aynı minibüsle Ümraniye Çakmak Mahallesi'ndeki tek katlı terk edilmiş binaya götürmüştü. Altıncı sınıf öğrencisi İ.Ç., okuldan çıkmış evine giderken yanına yaklaşan kişiyi şöyle tarif etti sonra: 25 yaşlarında, 1.70 boylarında, kirli sakallı, düz geriye taranmış saçlı, esmer, koyu renk gözlü... Minibüste giderken hiç konuşmamış, sadece ‘‘kardeşin var mı?’’ diye sormuştu. Bir de eczaneden bir şey alıp koklamıştı. Ümraniye'de onu götürdüğü inşaatta pencere, kapı yoktu, ama siyah bir battaniye ile beyaz bir yastık vardı. Polis yavaş yavaş olayların seri bir şekilde gerçekleştiğini, suçlunun ‘‘tarzını’’ kavramaya başladı. Suç yerlerinden alınan suçluya ait kan, kıl, sperm örneklerinden DNA bulgularına ulaşıldı. Sapığın olay sırasında genellikle şiddet kullanmadığını, bazen bir iki tokat attığını, sadece ‘‘bıçaklarım’’ diye korkuttuğunu, ancak hiçbir kurbanın bıçak görmediğini, tecavüz ettikten sonra da başka bir şey yapmadan bıraktığını öğrendi. Hatta bir olayda birinin cebine 250 bin lira koymuştu, evine dönebilsin diye herhalde. Düşünceli sapık! Polis ayrıca onun ‘‘aptal’’ biri olmadığına da karar verdi: Düzgün şiveyle konuşuyor, çocukları konuşarak ikna ediyor, asla ellerinden tutmuyor, ‘‘beni takip et’’ deyip önden yürüyor, götüreceği yeri önceden tespit edip ‘‘hazırlıyordu’’ (Battaniyeler, yastıklar, kilimler). Belli ki Anadolu yakasını da iyi biliyordu; her seferinde başka bir mekan bulabilmiş, sonra da kaçabilmişti.4- 11 YAŞINDAKİ K.K.'YI ŞİLE'DE BİR AHIRDA 14 Ocak 2002, saat 13.00. 11 yaşındaki K.K. tuzağa o gün düştü. Ümraniye İstiklal Mahallesi'ndeki okulunun yakınında karşısına çıkan sapığın yalanlarına inanırken, Şile sahilindeki yıkık ahırda başına neler geleceğinden habersizdi. Aslında hemen kabul etmemiş, ‘‘babamın haberi olmadan gelemem’’ demişti ama... Sapık bu olayda da beyaz minibüs kullanmış, yine yol boyunca konuşmamıştı. Ormanlık alandaki harabeye geldiklerinde ‘‘Yorulduk, dinlenelim biraz’’ demişti sadece. Yine pencere, kapı yoktu, ama kahverengi bir halı vardı içerde. Yine ‘‘bıçaklarım’’ diye korkutmuş ama bıçak göstermemişti. Olaydan sonra K.K. polise defalarca ifade vermekten yorgun düştü. Olayla ilgili hiçbir şey konuşmak istemiyordu oysa ki. Hatırlamak bile. Üzerine bir durgunluk geldi, konuşmaz oldu. Eskiden hiç korkmadığı yatağında, gece lambasız uyuyamaz, tuvalete yalnız gidemez oldu. Okula annesi tarafından götürülüp getirilmeye başlandı. Ama aile neredeyse yokoldu ortadan. Kimseyle görüşmemeye başladı.5- 11 YAŞINDAKİ D.K.'YA YİNE İNŞAATTA9 Mart 2002, saat 09.00. Bu kez Maltepe Ferhatpaşa'da ortaya çıktı sapık. Kurbanı da 11 yaşındaki D.K. oldu. Suç yeri ise hemen oralardaki bir inşaat. 6- 10 YAŞINDAKİ A.S.'YE OTOBAN KENARINDA14 Mart 2002, saat 12.00. Bir önceki olaydan sadece beş gün sonra... Sapık yine Ümraniye'de, bu kez
Atatürk Mahallesi'nde. 10 yaşındaki S.A. okuldan çıktığında yalnız değildi. İki kız arkadaşın yanına, okuldan 30 metre ilerde yaklaştı üstelik. 30 yaşlarında, kısa siyah saçlı, saçları yer yer kır, 1.70 civarında, kirli sakallı, dişleri sarı, iki dişi eksik, düzgün şiveli, diye tarif etti onu S. sonradan. En çok aklında kalansa pis, ekşimsi kokusuydu... Babana para vereceğim cümlesine hemen ‘‘tamam’’ dedi S. Arkadaşını ‘‘bizim işimiz var, sen eve git’’ diye gönderdiğinde de hiç kuşkulanmadı, mezarlıkların yanından uzun ve tenha bir yolda yürüdüklerinde de. Yol boyunca yine konuşmadı. İsmini sorduğunda S.'ye cevap da vermedi. Bu kez babasının adını soran S. ‘‘Şükrü Yılmaz’’ cevabını alabildi sadece. Ormanda canı yanarken, çok yakından vızır vızır geçen otomobillerin sesini duydu. Belli ki otobana yakın bir yerdeydiler (Hekimbaşı Mahallesi'ndeki ağaçlık alanda). Sapık onu bırakıp gittikten sonra ayağa kalktığında, yerde kan izi gördü.7- 9 YAŞINDAKİ E.K.'YA OKUL ÇIKIŞI İNŞAATTA 25 Mart 2002, saat 16.30. Suç yeri bu kez Üsküdar Esatpaşa Mahallesi. Kurban ise sadece 9 yaşındaki E.Ç. Sosyal Meskenler İlköğretim Okulu civarında kurbanını kandıran meçhul şahıs, onu da otoban kenarındaki bir inşaata götürdü. 8- 12 YAŞINDAKİ T.Ç.YE AĞAÇLIK ALANDA11 Nisan 2002, saat 14.30. Bu tarihte 12 yaşındaki T.Ç. düştü tuzağa. Yine Ümraniye'de, Mustafa Kemal Mahallesi'nde. Onu götürdüğü yer, Kadıköy Küçükbakkalköy yakınındaki otoban kenarındaki ağaçlık alandı. 9- 12 YAŞINDAKİ F.P.'YE DUDULLU'DAKİ İNŞAATTA28 Haziran 2002, saat 10.00. 12 yaşındaki F.P., ablasıyla evde oturuyordu aslında. Ama ablası ‘‘bakkala git, ekmek ve fasulye al’’ deyince çıktı. Yakındaki bakkalda fasulye olmaması, kaderini değiştirdi. Daha ilerideki markete doğru yürürken çıktı karşısına, tarifine göre 20-30 yaşlarında, zayıf, esmer tenli şahıs. Ona da aynı şeyleri söyledi. Önce ‘‘babam orada değildir’’ diye diklendi F. Ama ‘‘orada’’ deyince, kandı. Yukarı Dudullu'daki bir inşaata girdiklerinde ağzını kapattı önce. F.'nin de korkusu, sesini çıkarmasını engelledi. Onu da öylece orada bırakıp gitmişti.10- 10 YAŞINDAKİ S.N.'YE ORMANLIK ALANDA 17 Temmuz 2002, saat 09.30. 10 yaşındaki S.N.'yi, Ümraniye Atatürk Mahallesi'nden alıp, Çavuşbaşı'ndaki ormanlık alana götürdü.11- 11 YAŞINDAKİ N.B'YE ŞİLE'DE ORMANLIKTA21 Ağustos 2002, saat 14.00. Kurban bu kez 11 yaşındaki N.B. Ümraniye Sarıgazi'den aldığı N.'yi Şile'de bir ağaçlık alana götürmüştü. 12- 10 YAŞINDAKİ G.T.'YE ÇEKMEKÖY'DE 26 Ekim 2002,saat 15.45. Yine Ümraniye Mehmet Akif Mahallesi'nde ortaya çıktı. Kandırdığı 10 yaşındaki G.T.'yi de Çekmeköy'deki ormanlık alana götürdü.13- 11 YAŞINDAKİ C.Ş.'YE AĞAÇLIK ALANDA1 Kasım 2002, saat 8.30. Bu, sapığın bilinen son olayının gerçekleştiği tarih. C.Ş. 11 yaşında. Üsküdar Altunizade'de kandırdı onu, Erzurum Sitesi'ndeki ağaçlık alanda bırakıp gitti... Ümraniye'de 1998'den bu yana 31 çocuğa tecavüz olayı olmuştu; dokuzunun ona ait olduğu kesindi, dört tanesinin de failinin o olduğundan kuşkulanıyordu polis.OKULLARDA SAPIK ANONSU YAPILIYORÇocuklarını hálá Ümraniye sokaklarına yalnız bırakan aileler olsa da, veliler çocuklarının güvenliğini tek başına sağlamak konusunda kararlı. Anne babalar aralarında işbölümü yapmış, biri sabah bırakıyor, diğeri akşam alıyor, kimisi birlikte götürüp getiriyor. (Hatta bir çifte rastladım; çocuklarını servise vermiş, yine de o gün birlikte almaya gelmişlerdi.)Sokak arasında bir okulun önü... Saat 17.15'ten itibaren, sokağa park eden araç sayısı çoğalıyor, saat 17.30 olduğunda adım atacak yer kalmıyor. Paydos zili çalmadan beş dakika önce, okul hoparlörlerinden ilk anons duyuluyor:- Öğretmen arkadaşlar, lütfen zil çalmadan çocukları bırakmayınız.Müdürün talimatı var; zil çalınca veliler içeri alınıyor, çocuklar anne babalarına okulun bahçesinde teslim ediliyor. Sonunda zil çalıyor. Hava kararmış, ikinci anons duyuluyor.- Sayın veliler, lütfen kapı önünde izdiham yaratmayın, öğrencisini alan veliler bahçeyi bir an önce boşaltsın. Ve üçüncü ve en korkunç anons:- Lütfen çocuklarınızın sokakta başıboş şekilde vakit geçirmesine izin vermeyin. Okuldan çıkan öğrencilerin oyalanmadan evlerine gitmesini sağlayın. Hiçbir velimizin mağdur olmasını istemiyoruz.Her okulda pazartesi sabahı ve cuma akşamı, İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra, bir de sapık uyarısı yapılıyor. Robot resmin asılması çocukları korkuttuBir okul müdürü durumu şöyle özetliyor: ‘‘Medyadan haberdar olmuştuk sapık konusunda. Sonra emniyetle yaptığımız toplantıda gündeme geldi. Şimdi derslerde çocukları sürekli uyarıyor öğretmenlerimiz. Bir adam size şöyle şöyle derse gitmeyin, inanmayın, hemen bize
haber verin diye. Emniyet sürekli burada zaten. Kapıda bekliyorlar, bana gelip durumu özetliyorlar.’’Müdür Bey ÅŸunu da ekliyor: ‘‘Çocuklara her dakika sapık sapık dememek de lazım. KaÅŸ yaparken göz çıkarmayalım. Bu da çocuÄŸu farklı bir ÅŸekilde etkileyebilir!’’ SöylediÄŸinde ne kadar haklı olduÄŸu hemen ortaya çıkıyor. Çünkü Ãœmraniye Milli EÄŸitim Müdürü Ä°lyas Tekin imzasıyla, bir süre önce tüm okullara sapığın robot resmi gönderilmiÅŸ. Tekin resmi yazısında müdürlerden ÅŸunu rica etmiÅŸ: ‘‘Küçük yaÅŸtaki çocukları ‘babanın arkadaşıyım, babana borcum var, gel inÅŸaata gidelim' diyerek kandıran sapığın eÅŸkali ilçemiz jandarma komutanlığınca belirlenerek iliÅŸikte gönderilmiÅŸtir. Resmin uygun yerlere asılarak öğrencilerimizin tanımadıkları kimselerle bir yere gitmemeleri hususunda uygun bir dille uyarılmaları...’’Ama bu uygulama çocuklarda ters tepki yaratmış. Birçok okul müdürü, özellikle anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerinin çok korktuÄŸunu, ‘‘okulda sapık var’’ diye okula gelmek istemediÄŸini, geceleri kabus gördüğünü ve velilerin telefonları kilitlediÄŸini anlatıyor. Bu telefonların bir kısmı ‘‘Robot resme benzer birini gördüm’’se, önemli bir kısmı da ‘‘kaldırın o resmi, çocuÄŸum korkuyor’’ ÅŸeklinde. Çocukların bir tepkisi de sorular: Yakalandı mı öğretmenim, gelecek mi öğretmenim, ne yapar öğretmenim? Bu yüzden bir hafta sonra resimler kaldırılmış.Paranoyak oldular sokakta sapık arıyorlarKapıda bekleÅŸen anneler -baba çok az-, tedirginliklerini anlatıyorlar. Önce çocukların tedirginliÄŸi: Tuvalete yalnız gidemediklerini, sürekli soru sorduklarını, televizyonda görünce kulak kesildiklerini söylüyorlar. Kendi cephelerindeki durumu ise biri şöyle özetliyor: ‘‘Sürekli etrafa bakıyorum, dün yine birini gördüm, tipini beÄŸenmedim. Epeyce izledim, o olabilir mi, diye. Burada beklerken etrafımızı kesiyoruz.’’ Bu söylediÄŸi bazen nahoÅŸ olaylara da neden olabiliyor; tanımadıkları kiÅŸi bazen bir -baba- veli çıkabiliyor çünkü. Bir baba, ‘‘çocuÄŸum erkek, yine de bırakmıyorum almaya geliyorum’’ diyor. ‘‘Kız olması ÅŸart deÄŸil ki, erkeklerin de başına geliyor.’’ Yakalanırsa rahat edip etmeyecekleri sorusuna ise ‘‘Ne olur ki, bir sapık gider, bir baÅŸkası gelir, ben çocuÄŸumu bırakmam’’ cevabını veriyor.Bu arada rivayetler hızla yayılıyor: Peruk takıyormuÅŸ, pudra sürüyormuÅŸ, çarÅŸafla dolaşıyormuÅŸ, müdür dün dövmüş atmış, beden öğretmeni kavga etmiÅŸ, yani okulda görülmüş... Emniyet yetkilileri bunların hiçbirinin kesin bilgi olmadığını söylüyor. Ãœmraniye'ye korku salan tecavüzcünün kulağının kesik olduÄŸu bile kesin deÄŸil, bu sadece bir çocuÄŸu ifadesi, baÅŸka bir ifadede yok. Peruk taktığından, makyaj yaptığından da emin deÄŸil polis. Ama Ãœmraniyeliler, her söze inanıyor ve tanımadığı herkesten şüpheleniyor.Biri geldi, sapık sanıldı, çekip konuÅŸtukÄ°stiklal Mahallesi'ndeki Karadeniz Maçka Kıraathanesi. Kahvenin çalışanı 52 yaşındaki Hıdır TaÅŸ, üç çocuk ve ilköğretim çağında üç torun sahibi olarak anlatıyor: ‘‘OturduÄŸumuz yerde sürekli konu bu, rivayetler dolaşıyor. Kaç gündür Atakent'te birine suç üstü yaptıkları konuÅŸuluyor. Burada da müşteri sık sık bu konuyu konuÅŸuyor. Gazetelerden, televizyondan sapığın yakalanıp yakalanmadığını takip ediyor. Birkaç gün önce Eyüp'te ortaya çıktığını söylediler. Bir belediye otobüsüne baskın olmuÅŸ. Tanımadığımız insanlardan şüphelenir olduk. Hatta geçenlerde buraya biri geldi, dikkatleri çekti, yanına gidip konuÅŸtular.’’Patronu Adnan Turan ise kahveye gelen yabancının yanına gidip aÄŸzını aradıklarını, hatta takip ettiklerini anlatıyor. ‘‘Burada yetiÅŸkinlerin de çocukların da psikolojisi bozuldu. Bana öyle geliyor ki, ben rastlasam, herhalde ölünceye kadar vururum ona. Pek çok insan da bunu yapar. Bilmem ki polis gelene kadar ne olur... Ya biz nerede yaşıyoruz, daÄŸ başı deÄŸil ki burası, çarşı. Çarşının göbeÄŸinde olur mu?’’Çocuklarına tecavüzün ne olduÄŸunu anlatamıyorlarOkula kızını almaya gelen veli Ä°pek Tursun, ‘‘Çok tedirginiz’’ diyor. ‘‘Kızım 9 yaşında, bana sürekli, 'anne ne yapar bir sapık?' diye soruyor. Ona tecavüzü anlatamıyorum. Kötülük diyorum. Nasıl kötülük, diyor. Kesiyorlar diyebildim ancak, seni de keser, dikkat et dedim.’’Bir baÅŸka veli, Özgül Akduman. Ä°lköğretim çağında üç torunu var. O götürüp getiriyor: ‘‘Altı yaşındaki torunum artık yalnız yatamıyor, tuvalete gidemiyor. Anaokulunda herkesten sapık sapık diye duya duya korktu. Robot resim asılınca daha da çok etkilendiler. Soruyorlar, tecavüz nedir, diye. Ben 'zorlamak, darp etmek' dedim, ama ikna olmadı. Annesi 'vampir gibi ısırıyorlar' deyince biraz soruları kesti.’’ BÄ°R KURBANIN ANNESÄ° ANLATIYORBenden izinsiz hiçbir yere gitmeyen kızım iki saat geç kalınca anladım, kaçırıldı dedim. O an ve onu bulana kadar neler yaÅŸadığımı asla anlatamam. Bulunca çok sevindik tabii ama çok hırpalandık. Başına neler gelmiÅŸti öyle. Ama saÄŸdı! Buna sevindim. Kesiyorlar çocukları, biliyorum. Bir yıldır çok hırpalandık. Doktora gidiyorum sürekli. Ä°laç alıyorum. Nasıl kandı? Çünkü öğretmeni ona karşısındakine güvenmeyi öğretti, yalan olmadığını öğretti. Yalan bilmez ki, o yüzden. Sınıfın birincisiydi, dersleri çok etkilenmedi. Ama bir durgunluk geldi üstüne. Okula ben götürüp getiriyorum. O olayı hiç konuÅŸmuyor, hatırlamak bile istemiyor. Eskiden hiç korkmayan kızım, gece lambasız uyuyamıyor, tuvalete bile yalnız gitmiyor. PsikoloÄŸa götürmedim. Ekonomik durumumuz iyi deÄŸil. Artık hata yaptığında bağıramıyorum bile ona. Aklıma o an geliyor. O adam insan mı, diye soruyorum hep. Annesi yok muydu onun? PeÅŸini bırakmayacağız.’’Â
button