Güncelleme Tarihi:
Sırbistan sınırları içinde bulunan Kosova, 17 Şubat 2008'de ülkeden tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti. Türkiye ve ABD'nin de aralarında bulunduğu 69 ülke Kosova'nın bağımsızlığını tanırken, Sırbistan bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunuyor.
Birleşmiş Milletler'in en yüksek düzeydeki yargı organı olan mahkemenin bağlayıcı olmayan kararı, Kosova ve Sırbistan'ın haricinde, kendi içinde ayrılıkçı gruplarla uğraşan Rusya ve İspanya gibi ülkeleri de yakından ilgilendiriyor.
İspanya’da Basklar ve Katalanlar daha fazla bağımsızlık isterken, Kıbrıs da Türk ve Rum kesimleri olarak ikiye bölünmüş durumda. Rusya’nın Çeçenistan eyaletindeki bağımsızlık isyanlarını bastırması 20 yılını almıştı. Ayrıca Rusya, Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya bölgelerini bağımsız devletler olarak tanımak zorunda kalmıştı.
Uluslararası Adalet Divanı tarafından açıklanan görüş, mahkemenin coğrafi bir bölünme konusunda aldığı ilk karar olması açısından da önem taşıyor.
KOSOVA'YI TANIYAN ÜLKELER ÇOĞALACAK
Mahkemenin Kosova’nın bağımsızlık ilanın yasal olduğunu tanıması birçok ülkenin daha Kosova’yı tanımasını beraberinde getirmesi bekleniyor.
Ancak analistler, Kosova’yı henüz tanımayan altı Avrupa Birliği ülkesi (Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Slovakya ve İspanya) ve Rusya için böyle bir durumun çok da olası olmadığını belirtiyor.
Analistler mahkemenin bağımsızlığa destek vermesi durumunda Sırbistan’ın Kosova sınırını kapatmak ve ticaret ambargosu uygulamak gibi yaptırımlar uygulayabileceğini ifade ediyor. Belgrad aynı zamanda Kosova’ya verilen elektrik, telefon ve internet hatlarında da kısıtlamalara gidebilir. Belgrad askeri operasyon seçeneğini göz önünde bulunmadığını daha önce açıklamıştı. Ancak yine de Sırbistan’ın geleneksel müttefiki, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi Rusya sayesinde Kosova davasını Birleşmiş Milletler’e getirmesi söz konusu.
Öte yandan Belgrad’ın Kosova’nın bağımsızlığını kabul etmesi de mümkün. Sırbistan daha önce Kosova’nın kendi sınırları içinde kalacağını kesin bir dille açıkladı, ancak ülkenin bağımsızlığını kabul etmek Belgrad’ın AB üyeliği sürecinde işini ciddi anlamda kolaylaştırabilir. Bu da Sırbistan’ın ihtiyaç duyduğu yabancı yatırımların ve ticari ilişkilerin ülkeye gelişini hızlandıracaktır.
Çoğunluğu Kosova’nın kuzeyinde yaşayan 120 bin Sırp’ın durumu ve Ortaçağ’dan kalma Sırp Ortodoks kiliselerinin ve manastırlarının güvenliği de daha sonraki dönemde yapılacak müzakerelerle belirlenebilir.
Mahkemenin bu kararının ardından Sırbistan’dan ayrılmaya karşı çıkan Sırp gruplar da, ülkenin kuzeyindeki özerk statülerini derinleştirmek için yollar arayabilir. Sırbistan halihazırda Kosova’da etkili olan bir diz paralel yapılar ağını güçlendirerek, Sırp azınlığa yönetim, eğitim ve sağlık hizmetleri sunabilir. Böylece de fakto parçalanma daha da kesinleşmiş olur.
Kuzeydeki Sırplar AB misyonuyla işbirliği yapmayı reddedebilir ancak NATO barış gücünün ülkeyi terk etmesini talep edemez. Batı Sırpların büyük gruplar halinde ayrılmasını beklemiyor ancak bazı grupların savaştan bu yana olduğu gibi kademeli olarak yaşadıkları toprakları terk etmeleri söz konusu. Kosova hükümeti ve AB misyonu Priştine’nin kuzeydeki kontrolünü desteklemek için bölgeye polis gücü gönderebilir. Ancak bu da Sırp ayaklanmasına ve uzun vadeli düşük yoğunluklu çatışmalara yol açacaktır.
Son olarak Lahey Adalet Divanı’nın bu kararı Sırbistan’ın iktidardaki koalisyonu için de bir belirsizlik ortamı oluşturabilir.
Şu an hükümette Devlet Başkanı Boris Tadiç’in Batı yanlısı Demokratları ve İçişleri Bakanı Ivica Daciç’in liderliğindeki Sırbistan Sosyalist Partisi bulunuyor. Mahkemenin kararı sonucu iki parti arasındaki ilişkiler gerilebilir ve ülke erken seçime gidebilir. Tomislav Nikoliç liderliğindeki Muhafazakar Sırp İlerici Partisi’nin ana muhalefet partisi olarak konumunu güçlendirmesi mümkün.