Ülkemde yaşayamıyorum bari Hollanda’da öleyim

Güncelleme Tarihi:

Ülkemde yaşayamıyorum bari Hollanda’da öleyim
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2008 00:00

Trafik kazasında felç olan resim öğretmeni 50 yaşındaki Tuğrul Cankurt, ötanazinin (ölme hakkı) yasal olduğu Hollanda’ya gitmek için iltica talebinde bulundu. Gerekçesi ise şu: "Ülkemin kanunları ve 25 yıl prim ödediğim sosyal güvenlik sistemi, onurlu ve kimseye muhtaç olmadan hayatımı sürdürmem için bana gereken tedavi ve yaşam koşullarını sağlayamıyor."

TUĞRUL Cankurt, 2004 Eylülü’nde bir arkadaşıyla yemekli toplantıdan dönerken kullandığı otomobille, Polatlı yakınlarında kaza geçirdi. Cankurt, arkadaşının yara almadan kurtulduğu kazada omuriliğindeki iki kırık nedeniyle felç oldu ve boynundan aşağısını bir daha hareket ettiremedi.

25 yıl prim ödedim

Tedavisi sürerken, 25 yıl pirim ödediği Emekli Sandığı, vücudunu hareket ettiremediği için en fazla ihtiyaç duyduğu vitaminin parasını ödemedi. Ayakta durabilmesini sağlayan ve yatağa da dönüşen 38 bin YTL’lik özel tekerlekli sandalyeyi ise mahkeme kararıyla kuruma ödetmeyi başardı.

"Boynumdan aşağısını hareket ettiremiyorum, tuvalet sandalyesi istiyoruz, vermiyorlar ama her gün için tanesi 60 kuruştan üç tane bez parası veriyorlar. Bu durum insanlık onurunu eziyor" diyen Cankurt, felçli olduğu dört yıl boyunca eşi Seviye Cankurt’tan 15 bin kez su istediğini, her iki saatte bir yatakta yön değiştirmesi için kendisini sağa sola kaldıran eşinin neredeyse 460 bin ton yük kaldırdığını söyledi.

İltica etmek istiyor

Omurilik felçlilerinin yaşamının yakınlarının insafına bırakılamayacağını savunan Cankurt, ötanazinin yasal olduğu Hollanda’ya gitmek için resmen iltica talebinde bulundu. Cankurt’un iltica dilekçesini, İstanbul Barosu avukatlarından Mukaddes Günsu Akçagöz, 14 Mayıs’ta Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliği’ne verdi. Cankurt dilekçesinde, "Ülkemin kanunları ve sosyal güvenlik sistemi, onurlu ve kimseye muhtaç olmadan hayatımı sürdürmem için bana gereken sağlık tedavi ve yaşam koşullarını, Avrupa Birliği standartlarında sağlayamadığı ve bu şekilde yaşamak imkansız olduğu için ötanazi istemekten başka çarem kalmadı. Ancak yine vatandaşı olduğum ülkemin kanunlarına göre ötanazi yasak olduğundan bu hakkımı kullanmak amacıyla ülkeniz vatandaşı olmak istiyorum" dedi. Seviye Cankurt, "Eşimin ölümünü tabii ki istemiyorum. Ancak çektiği acıya dört yıldır şahidim. Mantığım ötanaziye evet, sevdiğimin ölmesine kalbim hayır diyor" dedi.

Yarışta ayağı kırılmış bir at gibiyim

Tuğrul Cankurt, anı defterine ruh halini şöyle yazıyor:

"Yarışın ortasında ayağı kırılmış bir at gibiyim. Ne ayağa kalkıp yarışa devam edebiliyorum ne yarışı terk edebiliyorum. Tek seçeneğim birinin beni vurması, ama kimse beni vurmak istemiyor. Halbuki ’Atları da vururlar.’ Bedenim kafamdan ve düşüncelerimden ayrı gibi. Yere düşen cam bardak misali tuz buz olmuş. Artık toplayıp yapıştırıp eski haline kimse getiremez. Paramparçayım. Bedenimin parçalanmışlığına karşın, duygularım düşüncelerim ve ruhum bir arada. İnsanlar üzülsün istemiyorum. Ama ölüm her an yanımda, başucumda. Beni ne kucaklıyor ne de bırakıp gidiyor..."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!