Güncelleme Tarihi:
İRAN’da gelecek ay cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaya hazırlanan Hasan Ruhani, seçim sonrası İran basınına verdiği ilk röportajda, kendisini zafere taşıyan reform yanlılarının beklentilerini arttırdı.
Gençlik dergisi Çelçerağ’a konuşan Ruhani, Facebook’un adını vererek internet sansürlerini eleştirdi, dini yönetimin halkın özel hayata müdahale etmemesini istedi ve kadın-erkek eşitliğini savundu.
Ülkede büyük baskı altındaki sosyal medyanın yararına değinen Ruhani, “Dijital devrim çağında kimse bir karantinada yaşayıp yönetemez. İnsanların özgürlüğü ve hakları göz ardı ediliyor ancak bu hakları engellemek halk ve devlet arasında güvensizlik yaratır” dedi.
Devlet televizyonu İRİB'in halktan koptuğunu kaydeden Ruhani, “İşçiler altı ay boyunca maaş alamadıkları için protesto gösterisi düzenlerken, devlet televizyonu Çin’de bir hayvanat bahçesinde doğan pandayla ilgili programı yayınladı. Çözüm ifade özgürlüğünü savunmaktır” diye konuştu.
Tesettür kurallarının kadınlar için erdemin ölçüsü olamayacağını söyleyen ve başörtüsü zorunluluğuna da karşı çıkan Ruhani'nin sözleri, size de penguenleri hatırlatmadı mı?
MİLLETVEKİLİ SAKIK GAZETE OKUMUYOR MU
İran'ın temel meselelerinden biri, özgür medyanın yokluğu.
Çünkü "iyi bilgilendirilmiş seçmen" demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Peki, seçen değil de seçilen iyi bilgilenmemişse? Veya iyi bilgilendiği halde bilgileri çarptırıyorsa ne olacak?
Bakın, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Lice’deki olayların uyuşturucuyla bağlantısının kurulduğunu ifade ederek, “El vicdan. PKK’nın uyuşturucu ile mücadele ettiği bütün dünyada biliniyor. Bu konuda bir bağlantı bulursanız ben milletvekilliğinden istifa etmeye hazırım” dedi.
"PKK’yı terörist ilan eden ülkeler bile PKK’ya bu konuda bin kez teşekkür ediyor" diyen Sakık, gazete okumuyor olmalı.
Öyle ki yıllardır ABD ve Avrupa Birliği, raporlarında uyuşturucu kaçakçılığını PKK'nın temel gelir kaynaklarından biri olarak gösterir. Birçok PKK üyesinin isimlerinin de geçtiği bu raporlar Türk medyasında yer bulur.
İşte birkaç örnek:
* ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü dairesi, Ekim 2009'da Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar'ı "Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı" listesine almıştı.
* Nisan 2011'de yine aynı ABD kurumu, "Yabancı Narkotik Çeteleri Belirleme Yasası" çerçevesinde Cemil Bayık, Duran Kalkan, Remzi Kartal, Sabri Ok ve Adem Uzun’un ABD’de bulunan malvarlıklarının dondurulmasına karar verdi.
* Son olarak ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bu yıl yayınladığı Uluslararası Narkotik Kontrol Stratejisi Raporu'nda (INCSR) Türkiye'nin Temmuz 2012'de güneydoğuda PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığına karşı büyük bir operasyon yaptığı belirtilirken, son yıllarda "birçok etnik Kürt kaçakçının, faaliyetlerini Türkiye'nin daha büyük şehirlerine ve Avrupa'daki diğer ülkelere doğru genişlettiği" ifade edildi.
* PKK'nın uyuşturucu bağlantılı faaliyetleri sadece ABD'nin tepkisi çekmedi. Avrupa Birliği'ne bağlı Europol da 2011'de hazırladığı "AB'de Terörizmin Durum ve Gidişatı" başlıklı raporda, PKK/Kongra-gel'in AB üyesi ülkelere uyuşturucunun yanısıra insan da kaçırdığını; ayrıca haraç toplama, kara para aklama, kredi kartı sahteciliği ve yasadışı göçmenlerle ilgili faaliyetlerde bulunduğunu bildirdi.
Şimdi Sakık istifa mı etmeli?
Bunun bir şeyi çözeceğini sanmıyorum.
Seçmeni doğru bilgilendirelim, pandaları ve penguenleri rahat bırakalım, yeter.
- Hürriyet Gazetesi Dış Haberler Şefi Emre KIZILKAYA’nın iletişim bilgileri ve bloguna www.emrekizilkaya.com adresinden ulaşılabilir. Ayrıca: http://www.twitter.com/ekizilkaya