Güncelleme Tarihi:
* * *
Bir tarafta Cengiz Çandar...
Artık ekmek yemiyormuş. Göbek tamamen gitmiş.
Karşı tarafta Mehmet Altan her zamanki ateşli haliyle anlatıyor.
Murat Belge’yle karşılaşıyorum.
O da her zamanki gibi sakin... Bir süre sohbet ediyoruz.
Salonda küçük bir tur atıyorum.
Yavuz Baydar orada.
Biraz sonra Artı 1 televizyonu ekibi geliyor.
Her zamanki güleç haliyle Can Dündar ve Mirgün Cabas.
Tuba Ünsal her zamanki gibi güzel...
Tatil için yazılarına ara veren Okay Gönensin’i görüyorum.
Tam karşısında Orhan Pamuk, Doğan Hızlan’la sohbet ediyor.
Akademisyen gazeteci kadro da orada. Soli Özel, Cengiz Aktar, Asaf Savaş Akad...
Hasan Cemal dışında işini kaybeden gazeteci kadrosundan Nuray Mert’i görüyorum.
Ahmet Hakan’la sohbet ediyor.
Gezi sonrası medya mağdurlarından Cem Aydın da orada. Galatasaray kontenjanından Kanat Atkaya ile birlikte. Yanlarında Derin Mermerci.
Bir başka Gezi mağduru ise kapanan NTV Tarih dergisinin editörü Gürsel Göncü... T24 haber sitesinin kurucusu Doğan Akın sessizce orada.
Mizah kanadını Latif Demirci temsil ediyor.
Biraz ilerde Zeynep Göğüş’ü görüyorum.
Aslı Aydıntaşbaş her zamanki gibi sempatik.
CNN Türk ekibinden Ferhat Boratav ve Cüneyt Özdemir davetliler arasında.
Epeydir görmediğim Vivet Kanetti de orada.
Hürriyet’ten Çınar Oskay ve Cansu Çamlıbel... Her ikisi de yeni Hürriyet’in cool modernleri.
Mehmet Yılmaz tabii ki neşeli ve her şeyi, herkesi ti’ye alıyor.
Eski büyükelçi Volkan Vural her zamanki gibi benim giyimime ve içtiğim şaraba takılıyor.
Kadro, müzik alanından Mustafa Oğuz ve ressam Komet’le tamamlanıyor.
Bir de yoklama kaçakları var.
Enis Berberoğlu grip, evde yatıyor.
Sedat Ergin ise Cumhurbaşkanı ile İtalya ziyaretinde.
Biraz sonra Ayşe Sözeri Cemal bir sandalyenin üzerine çıkıp kısa bir konuşma yapıyor.
Ve sıra Hasan Cemal’e geliyor.
Cengiz’i işten çıkarmıştım, şimdi burada birlikteyiz
HASAN Cemal’in her konuşması, arkadaşları arasında espri konusudur..
“Hasan abi konuşacak, tuvalet ihtiyacı olan şimdi gitsin...”
Herkes biliyor ki, ağır ağır konuşacak... Uzun olacak. Bir sandalyenin üzerine çıkıp konuşuyor:
“Buradaki arkadaşlarıma bakıyorum. Geçmişte birbirimizle ters düştüklerimiz var. Siyasetin ve gazetecilik anlayışının karşı karşıya getirdiği insanlar var. Bazıları ile konuşmadığımız dönemler olmuş. Ayrı düşmüşüz.”
Söyleyeceği son cümlelerin etkisini arttırmak için biraz es veriyor ve devam ediyor:
“Aramızda bunca olay geçmiş ama bakın bugün yine bir aradayız ve birbirimizin yüzüne bakabiliyoruz...”
Ve son cümle: “Bunun kıymetini bilelim...”
Hasan kürsüden inerken arkamdan bir ses işitiyorum:
“Ulan bu gece hepimiz buradayız be...”
Evet hepimiz oradayız ve bu çok güzel bir şey...
Keşke diyorum, keşke nefret, şu parçalanmışlık...
Şu öfke bitse de...
Bir gün bu ülke için hepimiz orada olsak be...
Hasan Cemal’in yeni kitabı ‘bir kadın gerillanın günlüğü’
-BİRAZ sonra Hasan’ı elinde yeni kitabıyla salonu dolaşırken görüyoruz.
Kitabın adı, “Delila: Bir genç kadın gerillanın dağ günlükleri...”
Sezen Aksu hayranı bir genç PKK’lının yaşadıklarını anlatıyor.
Ben okumadım,
Kanat okumuş,
beğenmiş.
Rolling Stones’la en iyi kim ‘oynar’
PASTADAN sonra müzik faslına geçiyoruz.
Diskjokeyliği Yavuz Baydar yapıyor. Yaş ortalaması 55’i hayli geçkin bu nüfusa ilk şarkı olarak ne çalınır?
Tabii ki Rolling Stones’un “Satisfaction”ı.
Dans etmeye başlıyoruz.
Sırrı Süreyya da hafiften hareketleniyor. Benim biraz hayretle baktığımı görünce, “Rolling Stones’la en iyi ben oynarım” diyor.
“Rolling Stones” ve “oynamak” fiili harika bir oksimoron gibi kafama yerleşirken, Sırrı Süreyya beni balkona götürüp, Reşat Nuri Güntekin’le ilgili bir oynama hikâyesi anlatıyor.
Sırrı’yla olmak ve oynamak her zaman güzel.
Onunla bir Kandil projemiz var, yapabilirsek epey insan aklını oynatır.
Kimin etrafında hangi konu konuşuluyordu