Güncelleme Tarihi:
Denizli'den yola çıkıp önce ODTÜ'den İnşaat Mühendisi diploması alacaksın, sonra mühendislik master'ı yapmak için Zürih'e, Japon işletmeciliği okumak için Hawaii ve Tokyo'ya gideceksin. Beş yıl süren eğitim sürgününden sonra kolunda diplomalarınla tekrar baba ocağına dönüp 1000 kişinin çalıştığı, tekstilden televizyona, radyodan matbaaya, otomotivden gazeteye, yayınevinden haber ajansına kadar birçok şirketten oluşan bir holdingin sahibi olacaksın. Anadan babadan yardım almadan, mirasa konmadan, bilek ve kafa gücüyle. Bunlar da yetmeyecek, evrenin sırlarını öğrenme sevdasına kapılıp Türkiye'deki uluslarası UFO kongrelerine hamilik edeceksin. Onursal üye sıfatını da alarak Sirius'u kapı komşusu yapacaksın...
Denizli'nin tanınmış işadamı Nuri Sözkesen işte bütün bunları 45 yaşına sığdırmış. Haklısınız, gerçekten inanılacak gibi değil. Denizli'nin ayaklar altına serildiği Tekkeköy sırtlarındaki görkemli villasında bunları anlatması iki tam gün sürdü. Japon işletmeciliği'nden yola çıkıp evrenin sırlarına ulaştık. Yüzünden gülümsemesini hiç eksik etmeden ufoloji kitapları okudu, videoları izletti. Yakından tanık oldum ki, UFO hastalığını kendisi gibi ODTÜ'lü olan kimyager eşi İlknur ile üç cocuğuna da bulaştırmış. Bir ara UFO dörtlüsü oluşturup bize özel konser bile verdiler. Kafamın içinde hálá Japonlarla Sirius'lular dolaşıyor. Bakalım siz de benim gibi olacak mısınız?
Japon işletmeciliğinin Türkiye'deki misyoneriyim
Nuri bey önce şu Japon işletmeciliği serüvenini anlatsın bize.
- Ben dünyada Japon işletmeciliği master'ı olan tek Türküm. ODTÜ'yü bitirip İlknur'la evlendikten sonra birlikte 1979'da Zürih Teknik Üniversitesi'ne gittik, bu arada Almanca da öğrendik. Japonların dünyadaki başarısını görüp Honolulu'da Japon işletmeciliği okudum. Okulun masraflarını karşılamak için Zürih'te karı koca bulaşıkçılık yaparak para biriktirdik, ailelerimizden asla para istemedik. Tasarruf etmek için ekmeğimizi İlknur'un evde yaptığı oldu. Sonunda 60 bin dolar biriktirip Hawaii'nin yolunu tuttuk. Dünyadaki tek Japon işletmeciliği okulu Honolulu'da. Japonların yönettiği bu okuldan mezun olmanız için, altı ay da Tokyo'daki üniversitede okumanız gerekiyor. Okulda bütün notları 100 olan talebeydim, birincilikle mezun oldum. Bu arada zorunlu olarak iki büyük firmada staj yaptım. Firmamın adı olan ‘‘FUNİKA’’ okuduğum okul ve staj yaptığım şirketlerin ilk iki harflerinden oluşuyor. 1984 yılında memlekete döndük. Bir süre Denizli'deki demir çelik ürünlerinin Ortadoğu'ya ihracatıyla uğraştım, sonra FUNİKA'yı kurdum. Mezun olduğum Hawaii'deki okulda okuyan kimsesiz öğrencilere şirket olarak 5 bin dolar burs veriyoruz.
Japon dediğinde ağzından bir Japon daha çıkıyor Nuri beyin.
- Ben Japon işletmecilik sisteminin savunucusuyum, misyoneriyim. Ancak bu sistem Japonya dışındaki bir ülkede hiçbir zaman aynen uygulanamaz. Japon işletmeciliğinin özünde ‘‘ekip çalışması’’ ve ‘‘milliyetçilik’’ yatar, ülke çıkarı en önde gelir. Bu sistemde insana çok büyük değer verilir. Benim FUNİKA'da klasik patronluk anlamında yaptığım hiçbir şey yoktur, sadece eşitler arasında tercih ederler.
UFO'ları ilk kez New York'ta gördüm
* Biliyorum söz biran önce UFO'lara gelsin istiyorsunuz.
- Hayatımda UFO'yu bir defa, 3 Kasım 2000 günü New York'un La Guardia Havaalanı'nda gürdüm. Zürih'ten kalkan Swissair uçağının sol tarafında cam kenarında yalnızdım. Saat 18.30'da altımızdaki New York'ta pırıl pırıl bir Manhattan görüntüsü vardı. Uçağımız inecekken bir anda pist üzerinden pas geçti. Yirmi dakika kadar havada tur attıktan sonra yeniden inişe geçtik. Piste yaklaşık üçyüz metre kala hayatımın ilk UFO'su karşımdaydı. Yerden yüz metre kadar yukarıda, yaklaşık ikiyüz metre uzağımdaydı. Yaklaşık yirmi metre çapında, parlak metalik beyaz renkteydi. Ortasında kokpit kısmı vardı. Kendi etrafında dönerken birden hareket etmeye başladı. Yukarı doğru yükselirken yana doğru kıvrılıp ileri doğru gidiyordu. Bu durum bir dakika kadar sürdü ama, ben sevinçten uzun bir süre kendime gelemedim.
Ölüm, kader ve şans diye bir şey yok
Şimdi kulaklarımızı, gözlerimizi dört açalım. Çünkü, Nuri bey bizleri evrenin sır dolu yollarında dolaştıracak. Aman aklımıza da mukayyet olalım ha.
- Evreni bir tür danışma meclisi yönetiyor. Burada Yaradan'ın görevlendirdiği melekler gibi semavi varlıklar var. Bir de bizim gibi yaratılmış, bedenlenmiş ama teknolojisini geliştirip evrenin sırlarını çözmüş daha üst boyutlardaki varlıklar. Evrende ölüm diye bir şey yok, çünkü hepimiz ölümsüz olan Tanrı'nın birer parçasıyız. İnsanoğlu dünyaya bir değil yüzlerce defa geliyor. Aksi halde kimilerinin 80 yıl yaşayıp kimilerinin 2 yaşında ölmesi adaletsizlik olurdu. Siz yaptığınız ruhsal plan gereği o gelişinizde çevrenize bir deneyim yaşatıyorsunuz. İki yaşında vefat etmekle ebeveynlerine ders vermişinizdir belki de. Dünyaya her gelişimizde değişik ırk ve cinsiyeti temsil ediyoruz, ayrıca tekamül ediyoruz. Geriye gitmek olmadığı için asla hayvan bedeninde olmuyoruz. Yaradan katında ruhsal düzeyde tüm varlıklar eşit, öncelikli varlık yok. Meclisin bir görevi de dünyada yaptıklarınızı ‘‘Akaşik’’ denilen kayıttan sizlere seyrettirmek. Ölüm denen hadiseyi yaşayan ruhun dünya yaşantısındaki misyonunun değerlendirilmesi burada yapılıyor. Eğer başarılıysa, bir sonraki gelişinde oynayacağı rolüne karar veriliyor. Sonra da yine meclisin onayıyla yeniden bedenlenmek için uygun anne-baba aranıyor. Bunun için devasa bir elektronik sistem var. Dünyaya her gelişimizde belleklerimiz siliniyor, geçmiş hayatlarımızı hatırlamayalım diye. İnsanoğlu dünyaya ruhsal anlamda bütün planlarını yapıp, meclisin onayı ile geldiğine göre şans ve kader de yok.
İnternette UFO avı
Denizlili genç işadamı Nuri Sözkesen, Ufoloji konusundaki en son gelişmeleri ve ‘‘Temasçı’’ların kayıtlarını İnternetten sürekli izliyor. Evrende yalnız olmadığımıza 50 yaş altındaki insanların inandığını söyleyen Sözkesen, Türkiye'ye gelen UFO'ların özellikle Sirius'tan olduklarını galaksi haritasından gösterdi. Nuri Sözkesen ‘‘onur üyesi’’ olarak Türkiye'de iki yıldır düzenlenen uluslarası UFO kongrelerinin sponsorluğunu yapıyor.
UFO'lar rahat değil
GEÇMİŞ VE GELCEK
Evrende geçmiş ve gelecek zaman diye bir şey yok, sadece şimdiki zaman var. Matematik düzen içindeki evrende muazzam bir sistem var. Milyarlarca galaksi, her bir galaksinin içinde yüz milyarlarca yıldız. Evrenin merkezi dünya değil, Samanyolu adlı galaksinin kuyruk sokumunda yaşıyoruz.
YARI ETERİK BEDEN
Dünya dışı varlıklar, yarı eterik bedene sahip, 12 enerji merkezli varlıklar. Hem bizim gibi bedenleri var, hem de istediklerinde görünmez olabiliyorlar. Teknolojik araçlarla seyahat edebildikleri gibi, ışınlanabiliyorlar da. Dünyaya rahatça gelemiyorlar, çünkü aramızdaki büyük teknolojik fark yüzünden şok geçirip paniğe düşmemizden endişe ediyorlar. Temasçıların son söylediklerine göre insanoğlu evrenin sırlarını çözme noktasına çok yaklaştığı için artık gemilerini gösteriyorlar. Bana önümüzdeki on yıl içinde fiziksel tanışma da gerçekleşecek.
BİN YIL YAŞAMAK
Zeki yaşamlardaki varlıklarla yapılan temaslardan öğrendiğimize göre 90'lı yıllarda doğanlar yaklaşık 100 yıl yaşayacaklar. Zaten insanoğlunun bedeni bin yıl yaşamak üzere dizayn edilmiş. Semavi kitaplarda Adem Peygamber'in bin yıl yaşadığı söylenir.
TEMASÇININ TRANSI
Zeki yaşamlardaki varlıklarla telapatik iletişim yapılıyor. Temasçı derin transa geçtikten sonra bedenini bağlantı kurduğu varlığın kullanmasına izin veriyor. Etrafındakiler de teyplerini açarak bütün konuşmaları kaydediyor, gizli hiçbir şey yok. Ayrıca ‘‘Evrenin Manyetik Ustası’’ tabir edilen ‘‘Croyon’’ adlı zeki enerji varlığın dünyamızda temasta olduğu değişik ülkelerden sekiz insan var. Bunların sadece biri biliniyor, ötekilerin künyesini ise açıklamıyor.
YARIN :JAPONLARLA İŞ YAPMAK