Güncelleme Tarihi:
Gıda fiyatlarının 2007’de yüzde 75’lik bir artış gösterdiğini yazan The Economist dergisi tüm dünyada hızla yükselen gıda fiyatlarını mercek altına aldı. Tarım fiyatlarındaki artış anlamına gelen agflasyon ve biyodizelin hızlı yükselişinin etkisiyle gıda fiyatlarının önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edeceğini yazan dergi, trendin dünya için çok büyük bir tehlike ve fırsat yarattığının da altını çizdi.
Vatan Gazetesi'nin The Economist'e dayandırarak yaptığı habere göre, 1974-2005 yılları arasında gıda fiyatları dünya piyasalarında reel bazda yüzde 75’lik bir azalma gösterdi. Gıda öyle ucuzladı ki Batı dünyası obeziteyle savaşmaya başladı. İşte bu nedenle 2007 yılında gıda fiyatlarında yaşanan yükseliş tüm dünyada büyük bir şaşkınlık yarattı. Artış trendinin olağandışı olduğunu yazan The Economist dergisi yükselen fiyatları “Ucuz gıdanın sonu geldi” başlığıyla masaya yatırdı.
SON İKİ YILDA GIDA FİYATI REEL BAZDA % 75 ARTTI
İlkbahar aylarından beri buğday fiyatları neredeyse ikiye katlandı. Güneşin altında yetişen hemen hemen tüm mahsül; mısır, ayçiçeği, hatta süt, aklınıza ne gelirse tümünün fiyatı nominal bazda tepe noktasına ulaştı. The Economist’in gıda fiyatı endeksi 1845 yılından beri en yüksek seviyeye ulaştı. Reel bazda fiyatlar 2005’ten bu yana yüzde 75 seviyesinde sıçrama gösterdi.
ÇİNLİ ARTIK DAHA ÇOK YİYOR AGFLASYON YARATIYOR
Şüphesiz yüksek fiyatlarla çiftçiler daha fazla yatırım ve daha fazla üretim yapacak ancak fiyatlardaki yükselişin daha uzun bir süre devam etmesi bekleniyor. Bunun en önemli nedeni olarak ise Çin gibi gelişmekte olan ekonomilerin zenginliğindeki artışla birlikte insanların yemek yeme alışkanlığındaki değişimin yarattığı agflasyonun yattığı söyleniyor.
İklim değişikliği ile biyoyakıt üretimindeki hızlı gelişme de gıda fiyatlarını yukarı tetikliyor. Batı basınındaki ekonomi yazılarında bu artış trendi “agflasyon” olarak tanımlanıyor. “Tarımla ilgili” anlamına gelen “agro” kökünden türetilmiş bir kavram olan agflasyonu anlamak için şöyle bir örnek veriliyor: 1985 yılında 20 kilo et yiyen bir Çinli tüketici, bu yıl tam 50 kilo et tüketiyor. Bu, dönüp buğday talebini artırıyor. Çünkü bir kilo et üretmek için 8 kilo buğday gerekiyor. Bu da zamları tetikliyor.
FAKİR ÜLKELERİN ÇİFTÇİLERİ ARTIŞ İLE ZENGİNLEŞECEK
Gıdanın pahalanması, çok büyük fayda ve zararlar yaratma potansiyeli yaratıyor. Özellikle fakir ülkelerde kırsal kesimde yaşayan tüketiciler için zor günler kapıda. Zaten bütçelerindeki en önemli kısmı oluşturan gıda ürünlerine çok daha fazla ödemek zorunda kalacaklar. Fiyat artışı, tarımla ilgili iş yapan çevrelere ve çiftçilere ise olumlu yansıyacak. Zamlar, birçok fakir bölgede istihdam ve ekonomik gelişmenin en önemli kaynağı olan tarımı canlandıracak.
DOĞRU POLİTİKALARLA İŞSİZLİĞİN İLACI BULUNABİLİR
Her ne kadar gıda fiyatları arz ve talebe göre belirleniyor olsa da The Economist’e göre bundan sonrası hükümetlerin yaşanan trend değişimini doğru yönetebilmesine kalıyor. Eğer politikacılar bir şey yapmaz ya da yanlış politikalar uygularsa özellikle kırsal kesimdeki fakir halk için çok zor günler başlayacak. Ancak eğer doğru politikalar yürütülebilirse en fakir ülkeler hızla zenginleşebilir. Tarım sektörleri devlet sübvansiyonu ile yaşama noktasından çıkar, işsizliğin önlenmesinde çok etkili bir silah yaratılmış olur. Ancak şimdilik bu yönde umut vadeden çok az adım atılabildi.
Tüm dünyada tarım politikaları yarım yüzyıldır hükümet desteği üzerine kurulmuş durumda. Sübvansiyonlar ve ticari engeller büyük bir maliyet oluşturuyor. Zengin ülkelerde tarım kesimini desteklemek için harcanan trilyonlarca dolar, vergileri yükseltti, fazla üretime yol açarak dünya fiyatlarını etkiledi ve gelişmekte olan ülkelerdeki fakir çiftçilerin hayatını daha da zorlaştırdı.
ETHANOLÜ SÜBVANSE ETMEK ORMANLARI DA YOK EDİYOR
Ve tüm bu yaşananlara agflasyonun eklenmesiyle işin rengi tam olarak değişti. Örneğin Amerika sadece ethanolü sübvanse etmekle kalmıyor, fiyatları düşüren eski buğday sübvansiyonlarını da mısırla değiştirerek fazla üretimi destekliyor. Böylece etkileşim katlanarak büyüyor. Şimdilerde Rusya ve Venezuella gibi ülkeler tüketicilere yardım ve fiyat kontrolleri gibi politikalarla Amerika’nın ethanol üreticilerine yaptığı yardımı dengelemeye çalışıyor. Bu arada yükselen buğday fiyatları insanları, ormanları yok ederek çok daha fazla mısır ekmeye yönlendiriyor.
‘En riskli 3 ülkeden biri Türkiye’
Bir 4x4’ün deposu 1 kişiyi 1 yıl doyuracak mısırla doluyor
Fiyat artışlarının ardındaki ikinci en önemli neden olarak ise Amerika’nın dünyanın geri kalanını hiç umursamadan ethanol’e verdiği teşvik gösteriliyor. Bu yıl Amerika’nın mısır üretiminin üçte biri biyoyakıt’a gidecek. Bu bir rekor ve gıda piyasasını doğrudan etkiliyor. Bir 4x4’ün deposunu ethanol ile doldurduğunuzda, o depoya bir insanı bir yıl besleyebilecek miktarda mısır koymuş oluyorsunuz. Ve bu insanları dolaylı olarak da etkiliyor: Çiftçiler diğer tahıllardansa mısır ekimine yönleniyor. Bu yıl 30 milyon ton ekstra mısırın ethanole gitmesi, dünyanın buğday stoklarının yarı yarıya azalması anlamına geliyor.
Mısır zammı tortilla fiyatlarını artırdı, Meksikalıyı sokağa döktü
Tüm dünyada gıda fiyatlarına gelen zamlar, vatandaşları sokağa dökmeye başladı. Mısırdan etanol üretilmesi sonucu Meksika’da mısır ekmeği ‘tortilla’nın fiyatı yüzde 50 zamlanınca halk sokaklara döküldü. Protestolar karşısında zor durumda kalan Devlet Başkanı Felipe Calderon da “spekülatörleri cezalandırma ve mısır ithalatını artırma” sözü verdi. Tortilla üreticileriyle de pazarlık yaparak, yüzde 40’lık zamda anlaştı. Tortilla fiyatı asgari ücrete oranla, 10 kat fazla artış görmüş, bazı eyaletlerde, bir çalışanın gündelik ücretinin üçte birine eşit oranda artmıştı.
Fiyatları artıran zinciri yine bu yüksek fiyatlar kıracak
Evet, önümüzdeki yıllarda gıda fiyatları artmaya devam edecek ancak umutsuzluğa gerek yok. Çünkü pahalanan gıda aynı zamanda bu başdöndüren çemberi kırabilmenin de en önemli silahı. Piyasada fiyatlar arttıkça üreticilerin gelirlerini etkilemeden sübvansiyonları kaldırabilmek mümkün olacak. ABD ve Avrupa Birliği bu yönde çalışmalara başladı bile. Son yirmi yılda reformların büyük çoğunluğu zengin dünyanın tarım programlarıyla başetmek için yapıldı.
Oysa şimdi politikacıların önünde ’tarımı doğru bir yere koymalıyız’ sözünü hayata geçirebilecek bir fırsat bulunuyor. Zengin dünyanın tarıma verdiği desteği kısması ve ticari engelleri kaldırması vergilerin düşmesine yol açacak, dünya ekonomisinin büyümesine ve en önemlisi de fakirlerin zenginleşmesine yol açacak. Hükümetler bu arada gıdayı değil, fiyat artışından gördüğü zarar, kazandığından fazla olan fakir kesimin gelirlerini doğru biçimde sübvanse edebilirse dünyada gelir uçurumunun azalması bir hayal olmaktan çıkabilir.
Buğday ve mısır fiyatı tüm zamanların rekoruna imza attı
* Ekim ayının başında dünya buğday fiyatı ton başına 400 doları geçti. Bu şimdiye kadar ulaşılan en yüksek fiyat seviyesi oldu.
* Buğday, reel bazda 1974 seviyesinden aşağıda olsa da yine de son 25 yılın ortalama iki kat üzerinde bir fiyatla satılıyor.
* Mayıs’ta buğday fiyatı 200 dolar düzeyindeydi.
* Mısırın tonu ise 175 dolarla yine rekor seviyede. Fiyat seviyesi son aylarda biraz geriledi ancak mısır fiyatı yine de tonu 150 dolarla 2006 yılı ortalamasının yüzde 50 üzerinde bulunuyor.
* Buğday ve mısırdaki fiyat artışı diğer ürünlerde de zamma yol açıyor çünkü çiftçiler değerlenen buğdaya geçiyor. Ekiminden vazgeçilen ürünlerin üretimi düştüğü için onların fiyatları da bu paralelde artışa geçiyor.