Cansu ŞİMŞEK
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2017 01:41
Uçakla yapılan dış hat yolculuklarında yeni bir dönem başlıyor. TBMM’de kabul edilen torba yasaya göre bazı uçuşlarda gizli polisler bulunacak. Havacılık uzmanları yurtdışında tartışma konusu olan uygulamanın detaylarını anlattı.
HAVACILIK yazarı Musa Alioğlu’na göre, uygulamanın çıkış noktası, Türkiye’ye gelen İsrail, İran ve ABD uçaklarında ‘air marshal’ olarak adlandırılan hava polisinin kullanılıyor olması ve yine bu ülkelerin Ankara’dan, Türk hava sahasına girdiklerinde
uçak polislerinin görev yapabilmesi için talepte bulunmaları.
HAVA KORSANLIĞINA KARŞI ÖNLEMAlioğlu şu bilgileri verdi: “Özellikle İsrail ve İran terör tehdidi altında olduklarını belirterek silahlı uçak polislerine karşı anlayış istedi. Yabancı uçakların silahlı gelmelerine cevaben Türkiye’de de bir yapılanma başladı. Türkiye yaşanabilecek hava korsanlığı ya da otoritenin tam sağlanamadığı ülkelerdeki bombalama gibi tehditlere karşı bu önlemi aldı.”
YOLCULAR KİM OLDUĞUNU BİLMEYECEKSeçili uçuşlarda yer alacak görevli kişilerin kim olduğunu yolcular bilmeyecek. Ancak uçağın kaptanı ve kabin amiri gibi yetkililer haberdar olacak. Uygulamanın yeni bir istihdam alanı yaratmayacağını vurgulayan Alioğlu, “Emniyet Genel Müdürlüğü kendi içinde bir masa oluşturacak. Ancak yer ekibi ve uçuş ekipleri bir süre sonra bu görevlilere aşina olacaklar, bu durum kaçınılmaz” dedi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre, uygulama terör riski olan dış hatlarda, uçuşun yapıldığı karşılıklı iki ülke arasındaki mutabakata göre hayata geçirilecek. Uçakta bulunacak kişi bir kamu görevlisi olacak. Çoğunlukla polisler görev yapacak olsa da kamuya bağlı özel güvenlikler de bu görevde yer alabilecek. Silahlı güvenlik görevlisinin görev, yetki ve sorumlulukları İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği için, uygulamanın ne zaman başlayacağı şimdilik belirsiz.
BİR MERMİ UÇAĞI DÜŞÜREBİLİR UÇAKLARDA silahlı
polis uygulamasının en çok tartışılan yönü uçakta ateşli bir silah bulunması. Hürriyet havacılık yazarı Uğur Cebeci, silah kullanımının son çare olması gerektiğini belirtti: “Yüksek irtifada, seyir halindeki bir uçakta ateşli silah bulundurmak çok riskli. Hem kabini deler, basıncın dağılmasına sebep olursa uçağı düşürebilir hem de hedef şaşarsa diğer yolculara zarar gelebilir. Ne kadar eğitim verirseniz verin, bir polis içgüdüsel nedenlerle silahına davranabilir. Ateş etmese bile caydırmak amacıyla silahını göstermesi, uçak içinde bir kaosa neden olabilir. Önceliğin her zaman elektroşok tipi cihazlar olması lazım.”
DÜNYADA NASIL UYGULANIYORUÇAK polisleri, ilk kez 1960’larda ABD’de sıklıkla yaşanan uçak kaçırma eylemlerine karşı bir çözüm olarak üretildi. Daha sonraki dönemde Pakistan’dan Kanada’ya, İngiltere’den Singapur’a birçok ülkede bu sistem uygulandı. Avrupa Birliği, uçak polisliğini katı kurallarla sınırlandırmış durumda. Portekiz, İsveç gibi ülkeler bu sisteme tamamen karşı çıkarken, örneğin Avusturya 1980’lerden beri hava polislerine sahip. ABD’de ise bu durum eyaletten eyalete farklılık gösteriyor. Her uçuştu hava polisi bulunmuyor. Ülkeler, kamuoyuyla paylaşmadan kendi belirledikleri takvimi ve uçuş personellerini görevlendiriyor. Fakat İsrail havayolu El Al, yaptığı her uçuşta istisnasız hava polisi bulunduruyor.
ABD'DE İNTİHAR EDEN POLİSLER2001 yılında ABD’de yaşanan 11 Eylül saldırıları sonrası, tüm dünyada ‘air marshal’ düzenlemeleri yeniden gözden geçirildi. ABD’de terör örgütü El Kaide tarafından kaçırılan üç yolcu uçağı, İkiz Kuleler ve Savunma Bakanlığı binasını hedef almış, saldırıda yer alan dördüncü uçak da düşürülmüştü. Saldırılarda yaklaşık 3 bin kişi hayatını kaybetmişti.
ELEŞTİRİLER O dönemden sonra Amerikan basını uçak polisliği uygulamasını sorgulamaya başladı. Görevlilerin, değişen uçuş saatleri nedeniyle uyku problemleri çektiği ve uçuş boyunca uyanık kalabilmek için yoğun stres yaşadıklarını belirten CNN, 2002-2015 yılları arasında 10 Amerikalı hava polisinin intihar ettiğini öne sürdü.
Hava polisleriyle ilgili bir diğer eleştiri de, görev tanımlarının sadece uçuş süresiyle kısıtlı olması ve otel, bilet gibi ciddi bir masraf kalemi yaratmalarına karşın uçak kaçırma eylemlerinin nadiren görülmesi.