Güncelleme Tarihi:
Bundan üç yıl önce hayatımıza giren koronavirüs pandemisi tüm dünyayı etkisi altına aldı ve toplumsal yaşamı kökten değiştirdi. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020’de Covid-19’u pandemi ilan ettiğinde herkes bu hastalığın ne olduğunu ve nasıl durdurulacağını merak ediyordu.
Türkiye'de tespit edilen ilk Covid-19 vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart 2020 günü açıklandı. Ülkemizde virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti.
Hastalığın yayılmaya başladığı ilk günlerden itibaren dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan hayatını kaybetti, hastalar karantinaya alındı, sokağa çıkma yasakları uygulandı, iş yerleri kapatıldı, uzaktan çalışma sistemine geçildi, maske kullanımı zorunlu hale geldi, birçok ülke sınırlarını kapattı, seyahatler durdu. Kısacası hayatımız tam anlamıyla altüst oldu.
Pandeminin ağır yükünü sırtlarında taşıyan, binlerce hayatı kurtaran sağlık çalışanları da tıpkı bizim gibi maskesiz kapıdan dışarı çıkmadı, marketten aldıklarını dezenfekte etti, kargo kutularını 24 saat dışarıda bıraktı, arkadaş toplantılarını, seyahatlerini iptal etti.
Artık o zor zamanları geride bıraktık. Maske zorunluluÄŸu sona erdi, birçok iÅŸ yerinde yeniden ofislere dönüldü. Peki ya saÄŸlık çalışanları? Onlar Covid-19’un etkilerinden kurtuldu mu? Yoksa hâlâ temkinliler mi? Salgınla mücadelede aktif rol oynayan saÄŸlık çalışanları ile konuÅŸtuk.Â
‘BU HASTALIĞIN ŞAKASI YOK’
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam
Hayat benim için asla normale dönmedi. Hâlâ çok sayıda Covid-19 hastam var ve bunlardan bazıları ne yazık ki hayatını kaybediyor. Ben de önlemlerin azaldığı, herkesin dış ortamda maske takmayı bıraktığı, öksürüp aksırarak dolaştığı zaman diliminde hastalandım. Çevremdekilerden ve hasta olan arkadaşlarımdan gördüğüm kadarıyla bu hastalık hâlâ ağır geçiyor. Tat ve koku kaybı, şiddetli sırt, kas-eklem ve baş ağrısı ile yatağa bağlıyor. Kısacası bu hastalığın hâlâ şakası yok.
İş dışında da maske takmaya devam ediyorum ama ilk yıllardaki gibi sıkı bir şekilde değil. Ortamda hasta bir kişi varsa ya da ben kendimi hasta hissediyorsam mutlaka takıyorum. Market, uçak gibi ortamlarda mutlaka takıyorum.
Hastalık açısından hâlâ çok tedirginim, çünkü Covid-19 nedeniyle ölümler devam ediyor. Aşılar vaka sayısını azalttı, bunu hastalarımda yaşayarak görüyorum. Ancak bu virüs mutasyona uğrayan, şekil ve huy değiştiren bir şey. O nedenle maske, mesafe ve el hijyeninin değişmez öneme sahip kontrol önlemleri olduğunu üzerine basarak vurgulamak isterim.
‘COVID HÂLÂ AKLIMIZIN BİR KÖŞESİNDE’
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan
Bugüne kadar hiç Covid-19 olmadım. Toplu taşıma başta olmak üzere kalabalık ortamlarda ve hastanede çalışırken maske takıyorum. Daha doğrusu kendimi rahatsız hissettiğim her ortamda maske takmaya çalışıyorum. Pandeminin ilk zamanlarında olduğu kadar tedirginliğim yok ama işim gereği çok hasta görüyorum ve bundan dolayı endişelerim devam ediyor.
Aşıların yapılmasından sonra hastalığın kırılmaya başladığını düşünüyorum. Ancak yine de tam olarak hayatın normale döndüğünü söyleyemem. Covid-19 hâlâ aklımızın bir köşesinde… Hâlâ hastalarımızın da ameliyat öncesi tetkiklerinde mutlaka Covid-19 testi yapıyoruz. Kısacası eskisi kadar endişe duymasak da tedbiri elden bırakmamalıyız.
‘BİSİKLETE BİNMEK GİBİ, DURURSANIZ DÜŞERSİNİZ’
Enfeksiyon Hastalıkları, Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener
Bizim iş yükümüz azaldı ama Covid-19 bazı hasta grupları için hâlâ tehdit unsuru... Bu kişiler doğal olarak hastaneye yatış, yoğun bakıma yatış ve ölüm riski olan kişiler.
Bizim açımızdan koronavirüslü hayatımız devam ediyor... Maske takıyoruz, korunma önlemleri alıyoruz, aşılarımızı takip ediyoruz. Bizim için bu durum hep devam edecektir. Asansörde ve toplu taşımada, tren-metro, otobüs, uçakta mutlaka maske takıyorum.
Eskisi kadar tedirgin değiliz ama solunum yolu hastalıklarının yönetiminin zorluğunu ve ölümleri yaşadıkça, insan olarak ister istemez korku yaşıyoruz. Bu sınırlı bir endişe hali ve adrenalin deşarjı, ama hayat devam ediyor. Bisiklete binmek gibi, durursanız düşersiniz…
Ben de Covid-19 geçirdim hem de koronavirüs konulu bir kongrede... Aşılı olduğum için hafif atlattım ama hafifi bile benim için yetti açıkçası.. Aşılı olmak ve bağışık olmak daha sonraki karşılaşmalar için avantaj bunu biliyorum ama ucu açık aslında… Hiçbir şeyin garantisi yok... Dedikleri gibi ‘İnsanın ters gitmesin işi, muhallebi yerken kırılır dişi...’
‘YAŞ ALMIŞ YAKINLARIM İÇİN HÂLÂ ENDİŞELİYİM’
Evde Sağlık Hizmetleri Sorumlu Hemşiresi Nadire Karahan
Sağlık çalışanı olarak günlük hayatımda Covid-19 etkisini ilk günlerdeki gibi yoğun ve kaygılı bir şekilde yaşamıyorum. İş yerinde, hastane ortamında maske kullanımına, el hijyenine, aynı zamanda sosyal mesafeye her zamanki gibi özen göstermeye çalışıyorum. Aynı şekilde kapalı ortamlar ve havalandırması olmayan ortamlarda da maske kullanmayı tercih ediyorum.
Pandemi sürecinde aşı olduğum için ve aldığım önlemler sayesinde bugüne kadar Covid geçirmedim ancak yakınlarım için halen kaygılıyım. Yaş almış bireyler olmaları nedeniyle, sosyal mesafe, el hijyeni en önemlisi de kapalı ortamlarda bulunmaları gerekiyorsa maske kullanımını da sürekli hatırlatarak önlem almalarını sağlıyorum.
Aile bireylerimin de aynı şekilde Covid-19 sürecini yaşamamalarında alınan önlemlerin katkısı olduğunu düşünüyorum.
‘KALABALIK ORTAMLARDA BİLE MASKE TAKMIYORUM’
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı
Ben artık maske takmıyorum, sadece hastanede, hasta muayenesinde ve vizitlerde takıyorum. Kapalı ortamlarda maske takmayı bıraktım çünkü artık eskisi kadar tedirginliğimiz yok çünkü vaka sayılarımız çok nadir. Ağır bir tablomuz ve yoğun bakım ihtiyaçları da genel anlamda yok. Çok tek tük vakalar oluyor. Aşılar kesinlikle çok etkili oldu. Ben de Covid-19 geçirdim, o nedenle hem çocuklarım hem de kendim için çok endişe etmiyorum açıkçası.
‘PANDEMİ BİTMİŞ GİBİ DAVRANIYORUZ AMA BİTMEDİ’
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul
Dünya Sağlık Örgütü pandeminin bittiğine dair bir açıklama yapmadı. Dolayısıyla Covid-19 hâlâ bitmedi. Tam aksine yeni varyantlarla yayılmaya, bazı bölgelerde ataklar yapmaya devam ediyor. Ancak insanların bakış açısı çok değişti, pandemi bitmiş gibi davranıyoruz.
Sağlık kuruluşları başta olmak üzere birçok alanda hâlâ maske kullanmaya devam ediyorum. Çünkü hâlâ yoğun bakımlara hastalar geliyor ve bazıları ne yazık ki Covid-19 sebebiyle hayatını kaybediyor. Birkaç hafta öncesine kadar hastane harici diğer toplu alanlarda da maskemi takmaya devam ediyordum. Artık kendimi toplum içerisinde farklı hissetmeye başladığımdan dolayı takmayı da bıraktım. Ben aşısı tam olan grubun içerisindeyim ve güvencem de bu. Çünkü gelen hastalara baktığımızda çoğu tam aşılama yapılmamış kişiler.
Uzun süre kaçtıktan sonra ne yazık ki ben de hastalığa yakalandım. İtiraf etmem gerekirse bir dikkatsizlik sebebiyle, toplantı alanında maskemi çıkarmam hasta olmama sebep oldu. Kısacası hâlâ pandemi sebebiyle endişeleniyorum. Risk grubunda çok fazla hasta baktığım için diğer insanlara göre biraz daha fazla endişeleniyorum.
‘NE TEDBİRLERİ ÇOK ABARTIYORUM NE DE FAZLA RAHAT DAVRANIYORUM’
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yeşim Çağlar
Çok yakın bir zamanda Covid-19 enfeksiyonu geçirdim. Ateş ve solunum sistemi semptomları yoğundu ve halen rahatsız edici bir öksürük devam ediyor. Tedbirler açısından rahatladığımız bir döneme geçmiştik haliyle. Tabii bunu söylerken bile hastanede, muayene ve vizitlerde mutlaka maske kullanıyorum.
Pandeminin başlamasıyla uzun bir süre ben ve ekibim yemekhaneye bile giremiyor, sakin saatleri bekliyorduk. Ancak şimdi iş dışında gezmelere ve ziyaretlere başladım. Bilimsel platformlar artık online değil seyahatler arttı tabii. Hatta son günlerde bol aktarmalı uçuş ve karayolu seyahatleri de gerçekleştiriyorum. Ancak gişe sırası, geçiş sırası gibi mesafesiz durumlarda, uçakta, kalabalık market, mağaza, tuvalet gibi alanlarda maskemi takmaya devam ediyorum. Bir şeyler yemek için sakin yerler tercih ediyor, el hijyenine çok önem veriyorum. Yani tedbirleri ne çok abartıyorum ne de çok rahat davranıyorum.
Bu sezon Covid-19 haricinde, RSV, influenza, rinovirüs gibi virüslerin de yaygın olduğu ve bu enfeksiyonlardan sonra uzayan öksürük, alerji ve astım ataklarının oluşabileceği göz önünde bulundurulmalı. Bunlardan bir kısmına karşı aşı da mevcut değil ve hastalığı engellemenin tek yolu korunma önlemleri. Dolayısıyla; bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, ileri yaş, kronik ek hastalığı olanlar ya da 'Ben bu hastalıkları geçirmek' istemiyorum diyenler korunma önlemlerine dikkat etmeli ve riskli gördükleri yerlerde maskelerini takmalı.
‘ARTIK TEST YAPILMADIĞI İÇİN COVID BİTTİ SANILIYOR’
İş yeri Hekimi Dr. Mehmet Lüle
"Covid bitti" demek mümkün değil ancak test yapılmadığından toplumda bitti gibi bir algı hâkim. Test yaptırıp pozitif çıkan vakalar mevcut fakat hastalık eskisi kadar ağır seyretmiyor. Yüksek ateşle gelen hastalarda hâlâ Covid-19 enfeksiyonu geçirme ihtimalini göz önünde bulunduruyoruz.
Hayatımız tam anlamıyla normale dönmüş sayılmaz, enfeksiyon riski taşıyan hastaların olduğu ve toplu ortamlarda maske kullanımını sürdürüyoruz. Ben eskisi kadar tedirgin değilim, aşıların koruyuculuğuna inanıyorum ama eskisi kadar aşırı hassasiyet göstermiyorum. Bu dönemde Covid enfeksiyonu geçirmedim, tabii ki endişem hâlâ var.
‘DÖNDÜĞÜMÜZ NORMAL HAYAT ESKİ NORMAL HAYATIMIZ OLMAMALI’
Sağlık Memuru Sultan Aziz Yıldız
Hastalığa yakalanan bireylerdeki semptomlar hafiflediği için Covid nedeniyle hastaneye başvuru sayısı azaldı. Ama bundan dolayı "Covid bitti" demenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Normal hayatımıza bir taraftan dönmek zorundayız fakat döndüğümüz normal hayat eski normal hayat olmamalı, yeni normal hayata dönmeliyiz.
Hastalığın etkilerindeki azalma nedeniyle alınan önlemlerde bir gevşeme mutlaka oldu tabii, fakat bir sağlık çalışanı olarak farkındalık yaratmak adına kişisel koruyucu ekipmanlarımız, el hijyeni ve sosyal mesafe konusunda ısrarcı olunması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kapalı ortamlarda, restoranlar, marketler ve özellikle toplu ulaşım araçlarında aynı önlemleri almaya devam etmeliyiz.
Ben de bu hastalığa yakalandım fakat şanslıyım ki hayattayım. İlk günkü bilinmezlik ve çaresizlik günümüzde yerini tedbir, korunma ve tedavi yöntemlerine bıraktı. Bu nedenle kendim ve ailem için artık eskisi kadar tedirginlik yaşamıyorum.