Üç polisin katili, saç kepeğinden tespit edildi

Güncelleme Tarihi:

Üç polisin katili, saç kepeğinden tespit edildi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2002 02:48

Yaklaşık bir yıl önce İstanbul'da 42 gün arayla 3 polis memurunun şehit edildiği iki kanlı çatışma yaşandı. Kriminal polisin elinde, delil olarak yalnızca bir avuç mermi çekirdeği ile siyah yünden bir kar maskesi vardı. ‘‘Hiç’’ gibi görünüyor, ama cinayet denklemini çözmeye yetti.

SANIK: İsmail Kahraman

MAKTÜLLER: Polis memurları

Mehmet Sekman

Kürşat Çağıran

Tevfik Fikret Erciyes

DELİLLER: Yün kar başlığı

Saç kepeği 9 milimetrelik 14'lü Browning tabanca

OLAYIN TAHLİLİ: Kriminal Laboratuvarı uzmanları, çatışmada bulunan yün kar başlığında ele geçen saç kepeklerinden yola çıkıp DNA testiyle katili belirledi.

İstanbul'da sinsi sessizliğini sürdüren terör, kanlı ve kalleş yüzünü 2001 yılının 1 Nisan akşamı 20.30'da Kocasinan Merkez Mahallesi'nde gösterdi. Bahçelievler Emniyet Müdürlüğü'ne ait ekip otosu, 75'inci Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulu önünde saldırıya uğradı. Pusuya yatan iki teröristin açtığı çapraz ateş sonucu, polis memurları Mehmet Sekman ve Kürşat Çağıran, silahlarını çekmeye fırsat bulamadan şehit oldular. İki saldırgan yaya olarak gecenin karanlığında kayboldu.

SİYAH KAR MASKESİ

Kriminal Laboratuvarı uzmanları, çatışmanın yaşandığı 75'inci Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulu önünde yaptıkları incelemede, teröristlerin silahından çıkan çok sayıda boş kovan ve mermi çekirdeği topladılar. Teröristlerin kaçarken düşürdükleri siyah bir kar maskesini ve bir sigara izmaretini de birinci dereceden delil olarak laboratuarda incelemeye aldılar.

KEPEK SORUNLU TERÖRİST

Uzmanlar, kar maskesinde ilk etapta saç kılı araması yaptılar. İnceleme, umut kırıcıydı, tek bir saç kılı bile yoktu. Ama uzmanları sevindiren başka bir şey vardı kar maskesinin iç yüzünde: Saçtan dökülen kepek tanecikleri. Anlaşılan teröristin kepek sorunu vardı.

Elde edilen bu organik döküntüler, uzmanların DNA testi yapabilmesi için yeterliydi. Kepekler, ‘‘AB sistem 310’’ genetik analiz cihazında taranarak katilin DNA şifresi ortaya çıkarıldı.

HÜCRE EVİNE BASKIN

42 gün sonra, 12 Mayıs gece yarısı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yasadışı DHKP-C örgütünün hücre evi olduğunu belirledikleri Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi 3056. Sokak 75 numaradaki eve baskın düzenledi. Çıkan çatışma sonrasında DHKP-C örgütünün Ümraniye sorumlusu Yüksel Atay gözaltına alındı, ama 28 yaşındaki Komiser Tevfik Fikret Erciyes, başından ağır yaralandı. Komiser Erciyes, iki gün sonra tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Reanimasyon Servisi'nde yaşamını yitirerek şehit oldu.

MERMİ AYNI SİLAHTAN

Tevfik Fikret Erciyes'in başından çıkarılan, 9 milimetre silaha ait mermi çekirdeğinin balistik inceleme sonucu, polisin tüylerini ürpertti. Mermi, 1 Nisan günü iki polisi şehit eden silahtan çıkmıştı.

7 Temmuz 2001 Cumartesi günü Terörle Mücadele Şubesi ve Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Bürosu ekipleri, bir yasadışı DHKP-C militanını takibe aldı. Polisleri fark eden terörist, Firuzköy Mezarlığı'na kaçtı. Çatışmada öldürülen teröristin üzerinde, bubi tuzaklı iki bomba bulundu. Elindeki silah ise 9 milimetrelik 14'lü Browning tabancaydı. Üzerinden Bülent Doğan adına düzenlenmiş sahte kimlik çıktı.

DELİLLER ÖRTÜŞTÜ

Kriminal Laboratuvar'da yapılan balistik inceleme sonucunda, polis memurları Mehmet Sekman, Kürşat Çağıran ve Tevfik Fikret Erciyes'i öldüren mermilerin, Browning tabancandan çıktığını ortaya koydu.

Uzmanlar, bu kez bir numaralı delil olan kar maskesinden ve sigara izmaritine bulaşan tükürükten elde edilen DNA verilerine başvurdu. Asıl adı İsmail Karaman olduğu belirlenen teröristin DNA şifresi, kar maskesinden alınan kepeğin, sigara izmaritinden alınan tükürüğün DNA verileriyle örtüşüyordu.

Cinayet denklemi çözülmüştü. Polis memurları Mehmet Sekman, Kürşat Çağıran ve Komiser Tevfik Fikret Erciyes'i, asıl adı İsmail Karaman olduğu belirenen terörist öldürmüştü.

İpucu var, ama ceset yok

TARİH: 2 Eylül 1998

SANIK: Abdülkadir Uslu ve adamları

MAKTÜL: Sema Adın

DELİLLER: Saç kılları, cep telefonu, yırtılmış notlar

OLAYIN TAHLİLİ: Polis, birden fazla delilden yola çıkarak, cesedi bulunamayan bankacı Sema Adın'ın, para için çete tarafından kıçırıldığını ortaya çıkardı.

Türk polisinin yakın tarihindeki en ilginç olaylardan biri, banka müdüresi Sema Akın'ın öldürülmesi olayıydı. Polis, zanlıları yakaladı, ama Sema Akın'ın cesedini bulamadı.


MERTER'deki Tekstilbank Şubesi Müdüresi Sema Adın, 2 Eylül 1998'de Küçükçekmece'deki evinden işine gitmek için ayrıldı. Ama iş yerine gitmedi.

İki gün içinde Sema Adını'ın telefon talimatıyla bankadaki 17 milyar lirası Erdinç Kızılcık tarafından çekildi. Yine ondan gelen talimatlarla banka kasasından Mesut Barlak'a, 200 bin dolar ve 37 milyar lira ödendi.

SON TELEFON

10 Eylül geceyarısı telefonla evini arayan Sema Adın'ın sesi titriyordu. Eşine ‘‘Almanya'dayım. Merak etme. Çocuklara iyi bak’’ dedi ve telefonu kapattı. Sema Adın'dan, bir daha hiç haber alınamadı.

Zeytinburnu'nda kuyumcu kuryesi gaspını soruşturan polis, 12 Eylül günü Sefaköy'de Abdülkadir Uslu ile dört arkadaşını yakaladı. Zanlıların İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Esot Sitesi L Blok 18 numaradaki bürosunda, Sema Adın'ın otomobilinin plakası bulundu.

Yakalananlar, Tekstilbank'ı dolandırdıklarını, Sema Adın'ın da sevgilisi Erdinç Kızılcık'la yurtdışına kaçtığını iddia ettiler. Kısa süre sonra yakalanan Erdinç Kızılcık, paralar alındıktan sonra, Sema Adın'ın, Abdülkadir Uslu tarafından ayağına ağırlık bağlanarak canlı canlı denize atıldığını söyledi.

İkitelli'deki büroda inceleme yapan kriminal polis, bir battaniyenin üzerinde bulunan saç tellerini, Sema Adın'ın evindeki bornozundan alınan saçlarla karşılaştırdı. DNA sonuçları, saçların Sema Adın'a ait olduğunu gösteriyordu. Çöp kutusunda bulunan 50-60 parçaya bölünmüş kağıt parçalarındaki yazıların da Sema Adın'a, eşiyle ve bankadaki yardımcısı İbrahim Ziya Yağtu ile yaptığı telefon görüşmelerinde zorla okutulan mesajlar olduğu ortaya çıktı.

Polis, banka müdiresinin İkitelli'deki ofiste günlerce alıkonduğunu, zorla yaptırılan telefon görüşmelerinde söyleyeceklerinin önceden yazılarak okutulduğunu, maddi delillerle kanıtladı.

Ancak Abdülkadir Uslu ve arkadaşları, Sema Adın'ı kaçırdıklarını ve paraları aldıktan sonra canlı canlı denize attıklarını hiç kabul etmediler.Sema Adın'ın cesedi bulunamadı.

Parmak izini gizledi sperminden yakalandı

Fatih'te iki küçük kızı acımasızca öldürüp birine tecavüz eden katil, bulaşık eldiveni giyerek parmak izlerini gizledi. Ama geride, tecrübeli dedektifler için nüfus cüzdanını aratmayacak kadar mükemmel izler bıraktı.

Fatih İbrahim Çavuş Mahallesi, Yaylak Sokak Kayıksız Apartmanı'ndaki daireye giren Olay Yeri İnceleme Parmakizi ve Fotoğraf Ekiplerinin karşılaştığı manzara dehşet vericiydi. 15 yaşındaki Gönül Yalçın'ın tişörtü, göğüslerinin üzerine kadar sıyrılmıştı. Kasıklarındaki kan izleri, boyundaki morluklar, hem cinayet, hem de tecavüzü ortaya koyuyordu. Cesedin yanında buruşturulup atılmış bir 20 bin lira vardı. Genç kızın vücudunda göğsünden sağ bacağına kadar olan bölgede bozuk bir imla ile ‘‘Anana ipret olsun’’ yazılmıştı. Deliller, sapık ruhlu bir katil profilinin ipuçlarıydı.

HALI ÇENGELİNE ASTI

8 yaşındaki Döndü Yalçın'ın cesedi diğer odadaydı. Canavar, boynuna bağladığı sarı çamaşır ipiyle halı çengeline asmıştı küçük kızı.

Dönemin Olay yeri İnceleme Ekibi'nin amiri Emir Biget için, katilin geride bıraktıklarını bulmak, işte o an mesleki bir onur meselesi haline gelmişti. Evin her santimetrekaresi elden geçti. Çelik dış kapıda, pencerelerde zorlama izi yoktu. Canavar ‘‘Bir dost’’ kılığında mı süzülmüştü içeri? Bir kişi miydi? Yoksa görgü tanığı oduncu çırağının dediği gibi iki kişi miydiler?..

Parmak izi yoktu. Gönül'ün tırnak aralarında deri parçası da, katilin saç teli de. Giyisisinden kopmuş bir iplik, belki bir düğme... Anahtar, fotoğraf, ayakkabı tokası... Kırık bir gözlük camı... Hiçbiri yoktu...

Ama genç kıza tecavüz eden katil, cesette spermlerini bırakmıştı. Buruşuk bir 20 bin liralık, bir de el yazısıyla yazdığı, intikam kokan ‘‘Anana ipret olsun’’ mesajı...

Fakat bunlar, delil miydi, yoksa hedef mi saptırıyordu?

ANAHTAR HARF P

Dedektifler, önce yazıya kilitlendiler. ‘‘Katil annenin aşığı’’ senaryosu üzerinde tartışmaya başladılar. Genç kızın vücuduna yazılan cümledeki ‘‘İpret’’ sözcüğü zihinlerini kaşıyordu. Neden ‘‘ibret’’ değil de ‘‘ipret’’ yazılmıştı?..

Tecrübeli bir dedektif, ‘‘Katil Karadenizli’’ dedi. Araştırmanın henüz başında on ikiden vurmuşlardı. 26 kişinin ifadesine başvuruldu. Oto alım satımı yaptığı ve iflas ettiği belirlenen Bartınlı Tahsin Kaba ile üst katta oturan alüminyum doğramacı Y.T. üzerinde soruşturmayı yoğunlaştırdılar.

İlk etapta alınan el yazısı örnekleri, şüpheleri Tahsin Kaba'nın üzerine odakladı. Cesedin üzerine mavi tükenmez kalemle yazılan ‘‘Anana ipret olsun’’ yazısındaki ‘‘İ’’ harfinin noktası daire şeklindeydi. Bartınlı Tahsin Kaba da el yazısı örneklerinde ‘‘İ’’ harfinin noktasını daire şeklinde yapıyordu. Üstelik konuşurken, ‘‘B’’ harfini ‘‘P’’ gibi söylüyordu. ‘‘İbret’’ kelimesini de bazen ‘‘B’’ bazen de ‘‘P’’ harfiyle yazıyordu.

‘‘A’’ harfleri arasında bir çelişki vardı. Kaba'nın kağıt üzerine çizdiği ‘‘A’’ harfinin üzeri yuvarlaktı. Oysa cesettekiler dikti. Adli Tıp Kurumu grafalogları, yazıları incelediklerinde çıkan rapor tatsızdı. İnsan teni üzerine yazılan bir yazıyla kağıda yazılan yazı arasındaki benzerlikler, maddi delil teşkil edemiyordu.

TARİHE GEÇEN CİNAYET

İki şüpheliden alınan kan ve sperm örnekleri, Ankara Merkez Kriminal Polis Laboratuar Müdürlüğü'ne gönderildi. Gönül Yalçın'ın vagina svabıyla yapılan karşılaştırma, kesin sonucu ortaya çıkardı. Test sonuçları, Tahsin Kaba'nınkine tıpatıp uymuştu. Dedektifler, Tahsin Kaba'yı Şehremini'ndeki adresinde bulamadılar. Bartın'a giden ekip Kaba'nın bıraktığı iki adresinde boş çıkması üzerine hayal kırıklığına uğradı. Ancak işin peşini bırakmayan ekipler, her iki evin önüne de pusu attılar. Kaba, 1 Eylül günü, cinayeti işledikten tam bir ay sonra, Bartın'ın Ulus Beldesi Kaldırım Mahallesi, Mezgeller Sokak 75/2'deki evine girerken yakalandı.

Ve Şehremini Vahşeti, Türk polisinin DNA testiyle ortaya çıkarttığı ilk cinayet olarak tarihe geçti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!