Güncelleme Tarihi:
Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde Trafik Kampanyası yürüten Meral Tamer’le ilk dokuz ayda yapılanları konuştuk
Meral Tamer'in 11 Mart 1998'de ‘‘Bir Çıkış Yolu Arıyorum’’ diyerek başlattığı trafik kampanyası Aralık ayı başında Sabancı Üniversitesi'yle ortak düzenlenen Trafik Arama Konferansı'yla önemli bir aşamaya geldi. Meral Tamer'le duygusal nedenlerle kaleme aldığı ilk trafik yazısının nasıl kampanyaya dönüştüğünü, yaşanan süreci ve yola nasıl devam edileceğini konuştuk.
Milliyet Gazetesi'ndeki köşenizde dokuz aydır hızını yitirmeyen bir trafik kampanyası yürütüyorsunuz. Öncelikle bu kampanyaya hangi duygularla başladığınızı merak ediyorum.
Trafik asla gündemimde değildi. Ta ki, kızım doğuncaya kadar. Ardından eşimden boşanmam, kızımın babasıyla birlikte sık sık seyahate çıkması trafiği gündemime soktu. Bir yere gidecekleri zaman onları hep uçak kullanmaya yönlendirirken buldum kendimi.
Ailenizde ciddi bir trafik kazası geçiren var mı?
Hayır. Dünyada en sevdiğim insanla ilgili bir duygu bu. Sonra kızım büyüdü. Tabi tehlikede. Arkadaşlarıyla şehirlerarası seyahat etmeye başladılar. Ben bu duygularla boğuşurken Alman Lisesi'nden bir arkadaşları trafik kazasında öldü. Ardından ehliyetsiz bir genç, patlayan tekerleğini onarırken profesör Tevfik Ertüzün'e çarpıp öldürdü. Olaylar peşpeşe geliyordu. Aradan bir ay gibi bir süre geçmemişti ki bu kez yazı işleri müdürümüz Eren Güvener'in oğlu Onur'u bir kazada kaybettik. Olaydan iki gün önce Eren'le asansörde karşılaşmıştık. Eren, pırıl pırıl gözlerle, 'Biliyor musun oğlum inşaat mühendisi oldu ve işe başladı' demişti. Bunun üzerine 11 Mart'ta 'Bir Çıkış Yolu Arıyorum' başlığıyla duygularımı dile getiren bir yazı yazdım. Olay da böylece başladı.
Kampanyaya nasıl dönüştü?
Bu yazıdan sonra gazeteye faks ve telefon yağdı. Bu yazıları yayımlamaya başladım. Tüketici Köşesi birden trafikle doldu. Kampanya da böylece başladı. Yani kendiliğinden.
Arama Konferansı
Devlet kurumlarından kampanyaya en çok kim destek verdi?
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Trafik Hizmetleri Başkanı Şevket Ayaz ve Karayolları Bakım Dairesi Başkanı Şevket Yılma'nın destekleri çok büyüktü. Bu sürede gördümki, bürokrat ve emniyet camiasında kılını kıpırdatmayanlar var. Birşey yapmak isteyenlerin de elleri kolları bağlı.
Kampanya Aralık ayında Sabancı Üniversitesi'yle birlikte düzenlediğiniz 40 kişilik arama konferansıyla yeni bir boyut kazandı. Konferansta belirlenen Türk sürücüsü profilini nedir?
Günlük yaşamında sakin ve düzgün olanlar bile trafikte canavarlaşıyor. Türk sürücüsünün en belirgin özelliği bu. Yanından geçenin hangi kuralı çiğneyeceğini kestiremediği için tedirgin. Bunun içinde kural çiğniyor. Hürriyet Tüketici Köşesi Yazarı Erkan Çelebi'yi çok severim. Halim selim bir arkadaşımdır. Geçenlerde kaza geçirmiş. 'Sen kamyonun kırmızı ışıkta durduğunu gördün mü?' diyerek başladı kazayı anlatmaya. Kamyonun kırmızı ışıkta durmayacağını varsayarak yavaşlamamış ve altına girmiş. Herkesin sürekli kural çiğniyor olması öncelikle mücadele edilmesi gereken ilk nokta. Konferansta Türk insanının genel özelliklerinden yola çıkarak tedbir alınması gerektiği vurgulandı. Ortaya çıktı ki Türkiye’de her üç kişiden biri trafik kazası geçiriyor.
Yol hataları örtülüyor
Trafik konusunda devletin tutumu şaibeli. Mesela sürücü kusurları her zaman çok yüksek, karayolları kusuru ise, yüzde 1 gibi gösteriliyor. Bu oranlar doğru mu sizce?
Devlet Türkiye'de her zaman masum kabul ediliyor. Oysa karayolları en iyi durumda olan İngiltere ve Avusturya'da bile karayolları hatası yüzde 10'un üzerinde gösteriliyor. Bu nedenle kaza teknik analizlerinin mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Konferansta üzerinde durulan konulardan biri de buydu. Mesela bir yerde 25 ölümlü bir kaza mı oldu, hemen bir hoca o noktaya gidecek ve kazayı inceleyecek. Sorumluların gerçek paylarını ölçen alternatif bir kaza tutanağı hazırlayacak.
Türkiye'de kamu kurumlarının, özel şirketlerin ve ilgili kişilerin gazetecilerin ardında toplanması, daha doğrusu gazetecilerin bu tip misyonlar üstlenmesi sizce doğal mı?
Maalesef Türkiye'de kurumlar buna ihtiyaç duyuyor. Tabii ki çarpıklık. Ama siyaset iflas etmiş. Siyasetçi toplumun gerisinde hareket ediyor. Bir konuya ilgi duymalarının tek ölçütü oy potansiyeli. Seçtiğimiz insanlar bize hizmet etmeyip kendini sadece başkanına bağlı hissettikçe bu misyonlar bize kalacak.
Trafik Kampanyası bundan sonra nasıl devam edecek?
Ramazan Bayramı'ndan sonra bir karar toplantısı düzenlenecek. Sanırım Ocak ayı sonunda. Toplantıda Arama Konferansı'nda belirlenen hedeflere hangi komitelerle ulaşacağımız tartışılacak. Bu komiteler oluşturulacak. Arama Konferansı'na katılan 40 kişinin yanında yeni belirlenen isimlerin de katılımını sağlayacağız.