Güncelleme Tarihi:
Birkaç gündür af konusunu ele alan ve tepkilere yerveren yazarımız Fatih Altaylı'ya, yüzbine yakın imzayla onbini aşkın faks geldi. Faks gönderenlerden sadece 23'ü aftan yana. Affa öfke yağdıran ve tepkilerini hakarete kadar vardıran vatandaşların en fazla kızdığı isim ise Rahşan Ecevit...
Afla ilgili o kadar çok yanıt geldi ki!
Gazetecilik hayatımda okurlarla hep diyalog içinde oldum, çok faks aldım ama böylesini görmedim. On bini aşkın faks... Altında yüz bine yakın imza...
Yalnızca 23 adedi aftan yana...
Diğerleri karşı...
Faksların dışında, yolda gören vatandaşlar çeviriyor, ‘‘Fatih af konusunda yanınızdayız. Elinize sağlık.’’ diyorlar.
Gelen yanıtların küçük bir bölümünü mağdurlar oluşturuyor. Yani şu an affedilmesi gündemde olan kişilerden zarar görenler.
Diğerleri mantık olarak affa karşı olanlar...
Pek çoğu af önerisini yapanlara ağır hakaretlerde bulunuyor.
Kimileri ise haklı bir septisizm içinde, ‘‘Acaba milletvekilleri kendi suçlarının da ortadan kalkması için mi af peşinde? Dokunulmazlıklar kalkmaya başlayınca şimdi de af gündemde...’’ diye yazmışlar.
Vatandaşlar o kadar güvensiz ki, kimileri ‘‘Acaba Kürşat Yılmaz af çıkacak diye mi yakalandı?’’ sorusunu yöneltiyor.
Affa öfkelenen vatandaşların büyük bölümünün hedefi Rahşan Ecevit.
Pek çok faks, ‘‘Rahşan Ecevit önce partisindeki muhalifleri affetsin’’ demiş.
Fikir bildiren vatandaşların büyük bölümü devletin kendisine karşı işlenen suçları affetmesine karşı değil. Ancak kişiye karşı işlenen suçlarda devletin sadece ceza belirleyici olduğunu, ancak affetme yetkisinin olmadığını savunuyorlar.
Görüş bildiren pek çok hukukçu da bu fikirde.
Fikir suçları içinse, neredeyse tam bir anlaşma var. Değişik politik fikirlere mensup pek çok okur, ki oran neredeyse yüzde 90'ı buluyor, düşünce suçluların affedilmesinden yana...
Genel olarak hukuk sisteminin çarpıklığından yakınıyor vatandaşlar...
Baklava çalan üç küçükle, milletin trilyonlarını çalanların aynı kefeye konulmasının verdiği rahatsızlık da gelen yanıtlardan ortaya çıkıyor.
Pek çok okurum da trafik suçlularının da affedilecek olmasından kaygı duyuyor.
Eşini trafik kazasında kaybeden birisi, ‘‘Hamile eşim, sarhoş bir otobüs şoförünün otobüsü uçuruma yuvarlaması sonucu, karnındaki bebeğiyle birlikte öldü. Aynı kazada 20 kişi daha hayatını kaybetti. O köpek de şimdi af mı edilecek?’’ diye soruyor.
Şehit babası Oğlumu öldüren yine öldürecek
‘‘Polis oğlum tinerci bir ruh hastası tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Öldürmesinin nedeni ise hapse girmek istemesiymiş. Şaka değil. Yatacak yeri ve parası olmadığı için oğlumu bıçaklayıp hapse girmek istemiş.
Amacı yaralamakmış.
Ama oğlum artık yok.
O psikopat şimdi hapiste...
Çıkınca ne yapacak sanıyorsunuz?
Yine gidecek birini öldürecek.
Yalnızca hapise girmek için...
Ne terör suçlusu, ne bir şey...
Sadece manyak...
Yarın başka babalar da benim gibi ağlayacaklar.’’
Şehit eşi Devlet affetse ben affetmem
‘‘Eşim Muhammet Karagüzel, Maliye Bakanlığı Hitit Vergi Dairesi'nde çalışırken, 26 Mayıs 1994 tarihinde icra takibi için gittiği iş yerinde, iş yeri sahiplerince hunharca şehit edildi.
Eşimin öldürülmesinden sonra oğlumla başbaşa kaldım. Daha sonra bana Maliye Bakanlığı'nda bir göreve kadrolu atanmam için gerekli işlemlerin yapılacağı bildirildi. Öğretmen okulu mezunuyum. 4 yıldır vaat edilen kadro verilmedi.
Babasının ölümünden sonra çocuğum psikolojik olarak rahatsızlandı. Tedavisini yaptıramıyorum.
Benim eşim bu devletin alacağını tahsil için öldürüldü. Bana ve şehit yetimine sahip çıkmayan devlet nasıl olur da benim eşimin katillerine sahip çıkıp onları affeder?
O kişiyi devlet affetse, ben affetmem...’’
Polis memuru Af varsa neden yakalıyoruz
‘‘Fatih Bey, aralıksız 24 saat, bazen 48 saat görev başındayız. Uğursuzlarla uğraşa uğraşa insanlıktan çıktık. Canımız pahasına çalışıyoruz. Yakalayıp adalete teslim ediyoruz. Yakaladıklarımızın yarısı hemen serbest kalıyor.
Yarısı yargılanıyor.
Onlar da çok geçmeden karşımızda.
Olsun diyoruz. Cezasını çekti. Yine yakalıyoruz. Arkadaşlarımız gözümüzün önünde şehit düşüyor yılmıyoruz. Yetimlerimiz perişan oluyor, aramızda yardımlaşarak onlara bakıyoruz.
Tek gayemiz vatandaşın rahat olması...
Şimdi af çıkıyor.
Peki soruyorum, bizi niye sokaklarda, itin, hırsızın, katilin peşine takıyorlar?
Madem affedecekler, biz niye boşuna uğraşıyoruz?’’
Katili bırakan devlet tanığı nasıl koruyacak?
‘‘Görgü tanığı olduğum bir cinayet için kimlik teşhisinde bulundum. Bundan iki yıl kadar önce. Katili teşhis ettim. 36 yıla mahkûm oldu.
Şimdi af çıkarsa o adam sokakta olacak. Adım gibi biliyorum ki, benim peşime düşecek. Bütün korkuma rağmen, devlete güvenerek gidip teşhiste bulundum.
Benden teşhis etmemi isteyen devlet... 36 yıla mahkûm eden devlet... 2 yıl geçmeden serbest bırakan yine devlet...
Biz bu devlete nasıl güvenelim? Şimdi o katil gelip beni öldürse hesabını kim kimden soracak?
Beni öldürüp yine yakalansa, yine bir afla çıkacak.’’
Af çıkacak diye bir suç da vatandaş işlese olur mu?
‘‘70 milyonluk Türkiye'de toplamı otuz bini bulan hırsız, katil, dolandırıcı affedilecek. Bunlar cürüm işlemiş kişiler. Her ne nedenle olursa olsun... Peki hiç suça bulaşmamış bizler neyiz! İyi ahlakın, erdemin hiç değeri yok mu? Yasalara güvendim, yasalara sığındım. Yasalara karşı gelenler, yasalarla alay edenler, yasaları ciddiye almayanlar yasayla affedileceklermiş. Peki biz yasalara saygılı olanlar ne olacağız?
Bize de bir kez olsun yasaları çiğneyip, sonra da affedilebilmemiz için Çarkıfelek yarışmasında olduğu gibi joker verecekler mi?’’
Bir hâkim: Biz eşek başı değiliz
‘‘Her gün yüzlerce davayla boğuşuyoruz. Dosyalar dağ gibi...
Hırsızı, uğursuzu başımızda. Tehditlerle mücadele ediyoruz. Sülalemizin hayatını kurtaracak rüşvet tekliflerini gözü kapalı geri çeviriyoruz.
İnsanın adliye demeye utanacağı adliyelerde şerefle hukukun üstünlüğünü savunuyoruz.
Yasaların gereğini uyguluyoruz.
Sonra birileri çıkıyor, ‘Af' diyor.
Hukuk sistemi zaten çarpık. Zaten cezalar yetersiz... Zaten adalet aksak... Bir de af...
Bu af meselesi biz hakimlerin ağırına gidiyor.
Madem siyasi kararlarla yargı kararları ortadan kaldırılacak. Biz niye boşa uğraşıyoruz?
Özür dilerim Fatih Bey ama biz eşek başı mıyız?’’
Bir mağdur İyi ki davacı olmamışım
‘‘Üç çocuklu bir dulum. 1996 yılında evime üç hırsız girdi. Uyanınca üstüme saldırdılar. Bir buçuk saat boyunca evi talan ettiler.
Ölümden döndüm diye sevindim.
Bu üç kişi bir hafta sonra yakalandılar. Mahkemeye gidip davacı olmam ve teşhis etmem gerekiyordu.
Bir avukat yakınıma sordum, ne kadar ceza alırlar diye... Gaspa girerse çok alırlar dedi. Ama Türkiye'yi biliyordum. Bir af çıkabilirdi. Mahkemeye gitmedim. Çevremdekiler bana ‘Yurttaşlık görevini yapmadın' diyerek çok kızdılar. O gün bana kızanlar şimdi hak veriyorlar.
Yurttaşlık görevimi yapsaydım, o alçaklar yarın yine kapıma dayanacaklardı.’’
Daha 25'inde acımasızca katletildi
Alpay Tezcan tam bir bilgisayar tutkunuydu. Internet'in ‘Chat’ sayfalarından tanıştığı arkadaşlarıyla, ‘Zirve’ adını verdikleri tanışma toplantısına katılmak için 27 Haziran Cumartesi günü Ankara'ya gitti. Toplantıdan sonra, bir lokantada yemek yediler. Küfürlü konuşan yan masadakilere müdahale edince kıyamet koptu. Çıkan kavgada, başına şişeyle vurulan ‘Kiko’ rumuzlu 25 yaşındaki Alpay Tezcan yaşamını yitirdi.
Hangi hakla af
Oğlum Alpay Tezcan bir maganda tarafından, Ankara'da, İnternet arkadaşlarıyla buluştuğu restoranda öldürüldü. Hayvanca... Kafasına şişe vurularak...
Hiç nedensiz.
Af çıcakacakmış. Oğlumun katili de affedilecek ha!
Evlat sevgisi nedir bilmeyenler, evlat acısı nedir nereden bilecekler?
Evlat acısı nedir bilmeyen, evlat acısı çekenlerin yerine hangi hakla af ister...
Kader kurbanı 1551 kişi
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Genel Müdürlüğü'nün raporuna göre Türkiye'deki mahkum ve tutukluların suç türü dağılımı şöyle:
Kasten adam öldürme: 13024
Kazaen adam öldürme: 1551
Müessir fiil: 2841
Irza geçme: 4037
Hırsızlık: 11285
Zimmet ve rüşvet: 709
Gasp ve soygun: 4865
Sahtecilik, dolandırıcılık: 2633
Uyuşturucu kullanımı: 3640
Para ve mal kaçakcılığı: 665
Terör suçu (sağ görüş): 735
Terör suçu (sol görüş): 8571
Diğer suçlar: 8835
TOPLAM: 63391