Güncelleme Tarihi:
FETÖ’nün ‘Mülkiye yapılanması’ davasında hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası istenen eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün ilk kez savunma yaptı. Mutlu, yaklaşık 1.5 saatlik savunmasında zaman zaman ağlamaklı oldu. Mutlu özetle şunları söyledi:
‘BAY LOK KİM’ DERDİM
“Darbenin yapıldığı tarihte aktif vali değildim, Altınoluk’ta evimdeydim. Darbe yapıldığını televizyondan öğrendim. 15 Temmuz günü bir merkez valisi olarak evimde olduğum, hiçbir cebir ve şiddet unsurunu gerçekleştirmediğim ortadadır.
Günlüğüm incelendi. Her şeyimin açık ve şeffaf olduğu görüldü.
Muammer Akkaş (25 Aralık soruşturmasını yapan eski savcı) hakkımda 25 Aralık operasyonunu durdurduğum için suç duyurusunda bulundu. İşleme konulmadı. 15 Temmuz darbesi gerçek olsaydı, Silivri Cezaevi’ne beni bu yapı kapatacaktı. Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamadım.
ByLock’un ne olduğunu, ByLock meselesi ortaya çıkmadan önce sorsalar, ‘Bir İngiliz’i mi soruyorlar, bir İngiliz bayı mı soruyorlar? Kim bu Bay Lok’ derdim. Bu hadiseyle öğrendim. Çatı davasında ismi geçen 5 kişiyle irtibatım olduğu belirtilmiş. Telefon defterimde kayıtlı kişi sayısı 3 bin 200’dür.
İSTİHBARATIN GÖREVİYDİ
(Gezi sürecinde attığı tweet’ler) Şiddet gösteren eylemcilere yönelik atılmış tweet’ler değildir. Gezi’ye katılanların tek bir grup olmadığını görmemiz lazım. Terörist, eylemci, şiddet gösterisi yapanla onların yanında olmayanları ayırmamız gerek.
Gezi olaylarının içinde bir takım yapıların olduğu daha sonraki süreçte ortaya çıkmıştır. Biz görevimizi yaparken arkamızdan bu takım işleri çevirenleri görmemiz mümkün değildir. Bu istihbaratın görevidir. Bana bilgi vereceksin. Gezi’ye 3 milyon 534 bin kişinin katıldığına dair rapor var. Bu 3 milyon 534 bin kişinin tamamı eylemci ise işimiz zor. Biz gerçek eylemcilerin kim olduğunu biliyoruz. Attığımız tweet’ler terör örgütünün galeyana getirdiği gençleri bu tuzaktan çekip çıkarmak için atılan tweet’lerdir.”
MAYDANOZ VE LİMONLA BAHAR
13 ay 4 mevsimi cezaevinde geçirdim. İstanbul’a baharın geldiği, lalelerin her tarafı süslediği mart ve nisanda koğuşumuzda bir demet maydanozu bir bardağın içine koyup, yanına bir limon yerleştirip manzarayı zenginleştirerek baharı geçirdik. 13 ayı yıldızları göremeden geçirdim. Projektörler koğuşumuzu gündüz gibi aydınlattığı için siyah bir çorabı göz bandı yaparak uyuyoruz. Cezaevinde Sabahattin Ali’nin ‘Aldırma gönül’ü söylenirken ben ‘Akşam oldu hüzünlendim ben yine’ şarkısını söyledim. İyi bir sesim vardır.”