Güncelleme Tarihi:
Özkaymak, Sulak Alanlar Kongresi'ne katılmak üzere geldiği Bursa'da, kongrenin sulak alanların korunması adına verimli geçtiğini, kendilerinin de Tuz Gölü konusunda bir sunumda bulunduklarını söyledi.
Genişliği 48 kilometreye ulaşan Tuz Gölü'nün sığ bir göl olduğunu ifade eden Özkaymak, Türkiye'nin oldukça kurak bir yerinde yer alması nedeniyle sığ bölgelerde çok yoğun bir şekilde buharlaşma görüldüğünü, doğu kısmındaki körfez dışında tümüyle kuruyan gölün tabanında, kalınlığı yer yer 30 santimetreyi bulan mevsimlik bir tuz katmanı oluştuğunu anlattı.
Tuz Gölü'ne dökülen en önemli akarsuların Peçeneközü Deresi ile Melendiz Çayı olduğunu vurgulayan Özkaymak, “Coğrafya bilgilerine girmemiş acı gerçek ise Tuz Gölü'ne dökülen en büyük akarsunun Konya'nın şehir kanalizasyonu olmasıdır. Çumra yönüne verilen kanalizasyon bu doğrultu üzerinden maalesef kimsayal yönden herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan doğrudan Tuz Gölü'ne akıtılmaktadır. Yeni yapılan tesis biyolojik arıtma yapacak ancak kimsayal bir arıtma söz konusu olmayacak” dedi.
Özkaymak, Tuz Gölü'ndeki kirliliğin, dünyanın en büyük flamingo kolonisini Türkiye'ye çeken “Artemia salina (Tuzlu su karidesi)”ları tehdit ettiği, bu canlıların olmaması durumunda flamingoların gölü terk edeceğini söyledi.
Dünyanın en büyük flamingo kolonilerinden birisinin yaşam alanlarından Tuz Gölü'nde üreyen “Artemia salina”ların, bu kuşların beslendiği en önemli canlıların başında geldiğini ifade eden Özkaymak, bu canlı türünün Türkiye'de en fazla Tuz Gölü ve Gediz Deltası'nda bulunduğunu anlattı.
18 YILDA YÜZDE 60 KÜÇÜLME
Tuz Gölü'nün küçülmesinde iki faktörün bulunduğunu dile getiren Özkaymak, şöyle devam etti:
“Bunlardan birincisi iklim değişikliğine bağlı kuraklık etkisidir. Tuz Gölü Havzası'nda son yıllarda yaz kuraklığı artarken, yer altı sularını besleyen yağışlar da azaldı. İkinci faktör ise bilinçsiz yer altı suyu çekilmesidir. Bölgedeki kaçak kuyular ve iklim değişikliği, Tuz Gölü'nü 18 yılda yüzde 60 küçülttü. 1987 yılında Tuz Gölü'nün alanı 92 bin 562 hektarken, 2005 yılında 32 bin 552 hektara düşmüştür. Havzayı çevreleyen 9 meteoroloji istasyonunun 35 yıllık günlük verileri üzerinde yaptığımız çalışmada, iki periyodun karşılaştırması yapıldı. Sonuç olarak yer altı sularını besleyen kış aylarındaki yağış miktarında iki periyot arasında yüzde 30 azalma, yaz aylarında ise bölgedeki temmuz ayı sıcaklıklarında 2 dereceye yakın bir artış var. Tuz Gölü Havzası'nda yaz kuraklılığı son yıllarda artış gösteriyor.”
Özkaymak, 1990 yılına kadar oluşan küçülmedeki en önemli faktörün, iklimde meydana gelen değişmeler olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bunun sonunda yağışlar azalırken, yaz sıcaklıkları artmıştır. 1990 yıllara geldiğimizde göl, alanını büyük oranda korurken, 1990'lı yıllardan itibaren açılan ruhsatlı ve kaçak kuyular nedeniyle hızla su kaybı yaşamış ve küçülmüştür.
2006 yılında 7 Ağustosta çekilen uydu fotoğrafında, sadece Tuz Gölü'nün güney batısında küçük bir alanda su görülüyor. Bu suyun kaynağını da Konya Drenaj Kanalı'nın getirdiği atık su oluşturuyor. Bugünkü koşullar devam ederse 2015 yılında Tuz Gölü'nün tamamen kuruması gerekiyor. Benim öngörüm bu. Kaçak kuyuların önlenememesi halinde, bu süre daha da öne çekilebilir.”
“10 YILLIK ÖMRÜ KALDI”
Tuz Gölü'nün giderek çölleştiğini vurgulayan Özkaymak, “Gölü kurtarmak için söz verenler sözlerinde durmadılar. 1999 yılında 200 bin ton kirli atığın döküldüğü Tuz Gölü, rezervlerini tüketmek üzere. Bilim adamları, sahip çıkılmaması halinde Tuz Gölü'ne 10 yıl ömür biçiyor” diye konuştu.
Dünyanın ikinci büyük tuz rezervlerine sahip olan Tuz Gölü'nde , yılda 2 milyon ton tuz üretildiğini belirten Özkaymak, gölün atıklar nedeniyle doğal dengesinin bozulduğunu söyledi.
Özkaymak, tüm uyarılara rağmen Tuz Gölü'ne yönelik ciddi bir önlem alınmamasından yakınarak, şunları kaydetti:
“Orta Anadolu'nun büyük bir bölümünü içine alan 25 bin kilometrekarelik Tuz Gölü Havzası, Ankara, Konya ve Aksaray arasında günden güne çöl görünümü kazanıyor. Konya ve Aksaray illeri ve Cihanbeyli, Şereflikoçhisar, Kulu, Eskil ve Ağaçören ilçelerinin kanalizasyon ve sanayi atıkları Tuz Gölü'ne dökülüyor. Türkiye;nin biyolojik çeşitlilik alanlarından olan ve ulusal ekonomiye katkı sağlayan Tuz Gölü bir tuz deposu olmaktan öte, insanlara ve diğer canlılara yaşam kaynağı olan önemli ve uluslararası nitelik bir sulak alandır. Biyocoğrafik olarak küçük bir iç deniz özelliği taşıyan Tuz Gölü, dünyanın başka hiçbir yerinde yaşamayan pek çok bitki ve hayvan türünün tek yaşam alanıdır. Turnaların (Grus grus), flamingoların (Phoenicopterus ruber) ve sakarca kazlarının (Anser albifrons) dünya nüfusunun önemli bir kısmı yılın belli dönemlerinde bu gölün etrafında yaşamaktadır. Tuz Gölü yok olduğu takdirde gidebilecekleri ikinci bir coğrafya daha yoktur.”