Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Senem, Yargıtay üyelerine ilişkin kişisel verileri kaydettiğinin, Alevi-Sünni, Kürt-Türk gibi ayrımlarda bulunduğunun öne sürüldüğünü anlattı.
Bunu bir hakaret olarak gördüğünü kaydeden Senem, hayatının bu iddia ile zıt olduğunu söyledi. Senem, “Bu iddiayı nefretle ve şiddetle reddediyorum” dedi.
“Kontrgerillanın sebep olduğu olaylarda hiçbir şahsi kaygı taşımadan mücadele verdiğini” söyleyen Senem, bunlardan birinin de Maraş olayları olduğunu ifade etti.
Bu olayda Türkiye'de Alevi-Sünni bölünmesinin yaratılmaya çalışıldığını kaydeden Senem, olaylara ilişkin açılan davada müdahil avukatı olarak yer aldığını hatırlattı.
Söz konusu davanın gerekçeli kararından bölümler okuyan Senem, “Hükümeti devirmek böyle olur. Buradaki gibi 2 çocuğun telefon muhabbetiyle değil. Bu iddianamedeki iddialar saçmadır” dedi.
Çorum ve Sivas olaylarına ilişkin de çalışmaları olduğunu anlatan Senem, bir gazetede yayımlanan “Sivas ve Başbağlar Ergenekon işi” başlıklı haberi mahkemeye göstererek, bu konuda eleştirilerde bulundu.
Haberin, bir kişinin yazdığı kitaba dayandığını ifade eden Senem, “Deliler toplanmış, Türkiye'nin aydınlarını yargılıyor” dedi.
Eşref Bitlis'in ölümüne ilişkin bazı davalar açtığını anlatan Senem, “bu davalardan gelen bilirkişi raporlarının, olayın pilotaj hatası ya da buzlanmadan meydana gelmediğini ortaya çıkardığını” ifade etti.
Senem, “2001 yılında Tuncay Güney'e, 'Bu işi Ergenekon yaptı' dedirtmişler” dedi.
Kontrgerilla ile mücadele eden kişilerden biri olan Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz'ün de öldürüldüğünü ifade eden Senem, Öz'ün öldürülmesine ilişkin davada da tanıklık yaptığını anlattı.
Bu davada sanık olarak yargılanan İbrahim Çiftçi'nin 6 kez idam cezasına çarptırıldığını belirten Senem, “En sonunda Askeri Yargıtay tarafından beraat ettirildi. Cezaevinden çıkarılmak istendiğinde adam bile buna inanamadı. Çünkü kendisi de biliyordu. Kontrgerilla, adamını astırmadı. Bu da Askeri Yargıtay'ın bir kamburudur. Bu karar, 12 Eylül darbesinden sonra verilmiştir. Kontrgerilla böyle bir şeydir. İdam verseniz de asamazsınız” diye konuştu.
İddianamede, “kontrgerillanın bir dönemde yaptığı eylemlerin meşru görüldüğünü” öne süren Senem, “geri kalan eylemlerin ise ulusalcıların üzerine yıkılmaya çalışıldığını” savundu.
“Bu davayı yaratan güç, Gladyo'nun kendisidir” diyen Senem, Zübeyir Kındıra tarafından yazılan ve “Emniyette Fethullahçı bir yapılanma olduğu” iddiasına yer verilen bir kitap ile Graham Füller'in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kitabını mahkemeye sundu.
İP'YE GELEN BELGE
Tutuklanmasından kısa bir süre önce İP'ye gelen 4 sayfalık bir belgede, “Emniyette Fethullahçı bir yapılanma olduğu ve bu yapılanma içindeki kişilerin anlatıldığını” söyleyen Senem, söz konusu 4 sayfalık belgeyi de ekleyerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu anlattı.
Senem, “söz konusu belgenin, 'bilgi notu' adı altında ve hemen imha edilmesi istemiyle o dönem Emniyet Genel Müdür Vekilliği görevinde bulunan Dr. Necati Altıntaş tarafından hazırlandığını” ifade etti.
“Hem partiden kaynaklanan görevlerinden dolayı hem de şahsi olarak Fethullahçılarla husumeti olduğunu” söyleyen Senem, bu konuda Aydınlık Dergisinde yapılan bir habere atıfta bulunarak, bu haberde kendi çalışmalarının anlatıldığını, haberi de sanıklardan Hikmet Çiçek'in yazdığını kaydetti.
Nusret Senem, “Fethullahçılarla ilgili kim ne yapmışsa cezaevinde” dedi.
Önceleri tahliye talebinde bulunmayı düşünmediğini, ama iddianameye baktıktan sonra fikrinin değiştiğini kaydeden Senem, şöyle konuştu:
“Tutuklanma kararımda, 8-12 yıl hapis cezası öngören TCK'nın 326. maddesinden tutuklandığım söyleniyor. 'Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek' suçundan tutuklanmışım. Savcılar, 'örgüte üye olmak' ve 'kişisel verileri kaydetmek' suçundan tutuklanmamı istemişler, ancak hakim 326. maddeden tutuklamış. Şimdi iddianameye bakıyorum, 326. madde yok. Benzer bir suçlama var, bu da 334. madde. 'Yasaklanan bilgileri temin etmek'. Bu maddenin cezası 1-3 yıl arasında. Tutuklanmayı gerektirir bir madde değil. O halde ben neden tutukluyum? Ben şu anda TCK'nın 109. maddesi uyarınca hürriyeti tahdit edilmiş biriyim. Bunun cezası 4-14 yıl arasındadır. Soruyorum; Ben neden tutukluyum? Şu anda tutukluyum, çünkü TCK uygulanmıyor. Gladyo hukuku uygulandığı için buradayım. Gladyo hukuku böyledir. Avukat da olsanız, Allah da olsanız tutuklanırsınız.”