Güncelleme Tarihi:
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subayın yargılandığı İstanbul'daki ana darbe davasında, tutuklu sanık eski korgeneral Erdal Öztürk, savunma yaptı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki duruşmada mahkeme heyeti, bir avukatın mahkemenin tarafsızlığına gölge düştüğünü iddia ederek yaptığı reddi hakim talebinin kabul edilmediğini açıkladı.
Duruşmada daha sonra sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.
İlk savunmayı yapan, 15 Temmuz'da 3. Kolordu Komutanı olan eski korgeneral Erdal Öztürk, öz geçmişini anlatarak, 12 yılı general olmak üzere 43 yıl boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri üniformasını taşıdığını söyledi.
FİRARİ ALBAY UZAY ŞAHİN'İ SUÇLADI
Hain darbe girişimi olmasaydı ilk YAŞ'ta terfi ederek orgeneralliğe yükseleceğini belirten Öztürk, "Ben darbeci değilim, darbe girişimine hiçbir şekilde iştirak etmedim, Darbe girişimini öğrendiğim andan itibaren Side'de izinde olmama rağmen darbe girişimini başarısız kılmak için var gücümle çalıştım." dedi.
Adını 15 Temmuz darbe girişimine karıştıran başta firari sanık Uzay Şahin olmak üzere, herkesi lanetlediğini dile getiren Öztürk, FETÖ ve hiçbir terör örgütüyle irtibatının olmadığını savundu.
Öztürk, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, savunmasını sadece mahkeme nezdinde değil, aynı zamanda Türk milletinin vicdanına, ismini temize çıkarmak ve tarihe not düşmek amacıyla da yaptığını söyledi.
Sanık Erdal Öztürk, egemenliğin millete ait olduğuna her zaman inandığını söyleyerek, "Bunları 15 Temmuz gecesi darbe girişimi anında NTV'ye canlı olarak bağlanıp verdiğim beyanda da söyledim." diyerek o gece televizyonlara yaptığı açıklamaya ilişkin ses kaydını dinletti.
Nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen darbe esnasında hayati tehdidi göze alarak canlı yayına çıkarak fikrini kamuoyuyla paylaştığını dile getiren Öztürk, "15 Temmuz'a karşı durdum ve darbe girişimi esnasında yasamalara, yönetmeliklere mutlak itaat ettim. Darbe girişimine hiçbir şekilde itaat etmedim." ifadesini kullandı.
'DARBENİN BAŞARISIZ OLMASINA KATKI SAĞLADIM'
Öztürk, darbe girişimi sırasında Antalya'da tatilde olduğunu anlatarak, bu girişimi başarısız kılmak için var gücüyle çalıştığını, darbenin başarısız olmasında büyük katkı sağladığını iddia etti. Sıkıyönetim direktifi ve emirlerinin kanunsuz olduğunu ve buna uyulmayacağını söylediğini aktaran Öztürk, "Askerlerin kışlaya dönmeleri için ilk yazılı emir yayınlattım. Ulusal kanallara bağlanıp bunun suç olduğunu söyleyip birliklerin kışlaya dönmelerini emrettim, aksi halde yasal işlem yapılacağını beyan ettim." dedi.
YıIlık izin planlamasının 2015'te 1. Ordu Komutanı tarafından onaylandığını belirten Öztürk, "Terfi ve atama sırasındaki generaller, YAŞ sonrasında yeni görev yerine katıldıkları için Temmuz ayında izin kullanırlar. Senelik izinde olacağım çok önceden bilinmekteydi. Buna uygun olarak izne ayrıldım. Bu nedenle 3. Kolordu Komutanlığındaki yetkilerimi, Yavuz Türkgenci ve Kemal Başak'a devrettim." diye konuştu.
Öztürk, darbe girişimi için yapılan hazırlık toplantılarına iştirak etmediğini ve sanıklarla hiçbir irtibatının olmadığını öne sürerek, darbe girişiminden haberdar olduğu saat 22.25'ten ertesi güne kadar darbeyi engellemeye yönelik 100'den fazla telefon görüşmesi yaptığını anlattı.
'ADIMI VE RÜTBEMİ KENDİ EMELLERİ İÇİN KULLANMIŞLAR'
Kendisine vekalet eden Yavuz Türkgenci'ye telefon görüşmesinde köprüye çıkan askerlerin yanına gidip megafonla onlara yaptıkları eylemin kanunsuz olduğunu bildirmesini istediğini savunan Öztürk, sıkıyönetim direktif ve atama listesinden ise saat 23.59'da haberdar olduğunu söyledi.
Atama listesine adının İstanbul Sıkıyönetim Komutanı olarak yazıldığını hatırlatan Öztürk, "Adımı ve rütbemi kendi emelleri için kullanmışlar. Haberdar olduktan sonra Ümit Dündar'ı arayıp darbe girişimiyle ilişkimin olmadığını, askerlerle temasta olduğumu, kışlaya dönmeleri emrini verdiğimi söyledim." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünürü Özdemir Bayraktar'ın olay gecesi saat 00.56'da kendisini aradığını ve onunla bir süre görüştüğünü iddia eden Öztürk, şunları kaydetti:
"Bana durumun kritik olduğunu söyleyerek basın açıklaması yapıp yapamayacağını sordu. Darbeci hainlerin kurduğu komploya bir basın açıklaması cevap olabilirdi. Bayraktar, Cumhurbaşkanının direktifini de iletiyor olabilirdi, soramadım. Basın açıklaması yapma yetkim yoktu ve izinliydim ama olağanüstü durum var. Özdemir Bayraktar Bey'e 'konuyu değerlendireceğim' dedim.
Öztürk, saat 00.59'da MİT üst düzey görevlisinin arayarak darbe girişimi aleyhine konuşması için kendisini teşvik edip desteklediğini ifade ederek, "Basınla iletişim için için yardım talep ettim. 01.04'te MİT'ten aradılar. TV kanallarından birinin arayacağını bildirdiler. 01.05'te TGRT'den aradılar.
İrticalen değerlendirme yaptık." iddialarında bulundu.
AÇIKLAMA YAPAN İLK GENERAL BENİM
Darbe karşıtı açıklamayı yapan ilk general olduğunu savunan Öztürk, "Benim adımla ve rütbemle İstanbul'da bazı emniyet müdürleri aranmış teslim olmalarını istemişler. Bu ses kayıtlarının bana ait olmadığı Adli Tıp Kurumu tarafından belgelendi." dedi. Öztürk, adını sıkıyönetim atama listesine yazanlardan şikayetçi olduğunu söyledi.
ŞEHİT YAKINLARINDAN SANIKLARA TEPKİ
Bu arada, duruşmayı izlemeye gelen şehit yakınları da sanıklara tepki gösterdi. Sultanbeyli şehitlerinden İhsan Yıldız'ın eşi Fatma Yıldız, "Duruşma salonu içerisinde takım elbiseli geldiklerini gördük. Bizim yüzlerimize bakarak mahkemeye çıkmalarını isterdik. Ama arka taraflarında oturuyorduk. Onların yüzlerine, karşılarına geçip bakmak istiyorum. İçeride bir avukat sorun çıkardı olay çıkarmak istedi. Kendisinden şikayetçi olacağız. Onların karşısında bizler dimdik ayaktayız. Allah'ın izni ile bunları üstesinden geleceğiz inşallah.” dedi.
Şehit Muhammed Fazlı Demir'in eşi annesi Saliha Demir ise "Vatan hainlerini affetmiyorum. Devletim de affetmeyecek. Avukatları gelip onları savunurken, bizler arka tarafta oturuyorduk. Bunu kabul etmiyoruz. Dört tane evladım var. Vatanımın için canım feda olsun. Vatan olmazsa hiç bir şeyimiz olmazdı.” diye konuştu. Sanık Öztürk'ün savunmasını tamamlamasının ardından, mahkeme heyeti duruşmayı çarşamba gününe erteledi.