Güncelleme Tarihi:
Kitabında, isim vermeden Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı dönemine atıfta bulunan Başbuğ, Edip Başer’in teamüller çerçevesinde 2002’de Kuvvet Komutanlığı’na getirilmeyişini eleştirerek “2003 sonbaharından itibaren TSK’nın üst kademesi arasındaki sağlıklı diyalog ortamının arzu edilen seviyede olmadığı ileri sürülebilir. Bu nedenle 2002 Ağustos’unda normal askeri teamüllere uyulmuş olunsaydı, belki de TSK personelinin bugün karşılaştığı sorunlarla karşılaşmayacağı söylenebilir” dedi. Başbuğ’un 10 gün içinde 50 bin satan ve içinde tartışma yaratacak anekdotların bulunduğu kitabından satırbaşları:
Ortada çalınan kocaman 2 yıl var. Benim hayatımdan, ailemin hayatından ve yakınlarımın sevdiklerimin yaşamından çalınan kocaman 2 yıl. Daha bu hırsızlık, gasp ne kadar devam edecek onu da bilmiyorum. Benden 2 yıl çaldılar ama yaşamından daha fazla çalınan o kadar kişi var ki, onları unutmak mümkün mü?
SINIFTA KALDILAR
Bu tarihi süreçte; yargı aldığı kararlarla sınıfta kaldı. Siyaset, sadece konuşarak ve seyrederek sınıfta kaldı. Medya, gerçeklere dokunmaktan çekinerek sınıfta kaldı. Türk Silahlı Kuvvetleri, muvazzafı ve emeklisi ile silah arkadaşlarına vefasızlık göstererek sınıfta kaldı. Cezaevlerinde bulunanlar ise aileleri ve sevenleri ile hep dimdik ayakta kaldılar. Ne eğildiler ne de büküldüler.
28 Aralık 2011 Çarşamba akşamı 20’nci Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal adlı kitabımın son bölümü üzerinde çalışıyordum. ‘İnternet Andıcı’ olarak bilinen davanın duruşmaları devam ediyordu. O akşam duruşmaların cerayanına ilişkin aldığım bilgilerle pek uyuşmayan ve pek de beklemediğim bir haber aldım. Haber şöyleydi: ‘Önümüzdeki hafta internet andıcı kapsamında tutuklanacaktım’. Tutuklanacağıma ilişkin haberi alınca, tuhaf düşünceler içine girdim. Bir tarafta
hürriyetinizin haksız bir şekilde elinizden alınması vardı, diğer taraftan ise şu anda tutuklu durumda bulunan ve emrinizde görev yapmış kişilerin de yaşadıkları sıkıntılara ortak olmak... Haber kaynağımın güvenilirliği yüksekti. Bugüne kadar bu kanaldan gelen haberlerin çoğu doğru çıkmıştı.
Tezkere geçse bunlar yaşanmazdı
ABD, 2003 yılında icra edilecek Irak’ı Kurtarma Harekatı için Türkiye’den bir cephe açılmasını istedi. Ancak, bilindiği gibi, bu konuya ilişkin hükümet tezkeresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeterli kabul oyu almadı. Yapılan etkin propagandanın da etkisiyle tezkerenin geçmemesinin sorumluluğu TSK’nın üzerine yıkıldı. 1 Mart tezkeresi, TBMM’de yeterli oyu almış olsaydı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve personeli bugün karşı karşıya kaldığı sorunlarla, büyük ölçüde yüz yüze kalmayacaktı.
Kozmik odayı açmasak suçlanırdık
27 Aralık 2009 tarihinde, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı ‘Kozmik Oda’da arama yapmak istedi. Yasa gereği kendisinin yetkisiz olduğu söylendi ve müsaade edilmedi. Daha sonra bir hâkim, mahkeme kararına dayanarak aramaya geldi. Mahkeme kararına itiraz edileceği söylenerek aramaya izin verilmedi. Ancak itiraz daha sonra reddedildi. (...) Eğer, aramaya müsaade edilmeseydi, bugün TSK iddia edilen suikast ve belki de esas istenilen, bazı faili meçhul cinayetlerin delillerini karartmak veya ortadan kaldırmakla suçlanabilirdi.