Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD Yönetim Kurulu'nun, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifa etmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik çirkin saldırının, uzun süredir devam eden özel hayatın mahremiyetine yönelik mütecaviz atmosferin kaygı verici bir boyuta ulaştığının göstergesi olduğu belirtildi.
Açıklamada, “Özel hayatın dokunulmazlığı ve kişisel iletişimin gizliliği Türkiye'de son yıllarda en sık ve en yaygın şekilde ihlal edilen hakların başındadır. İletişimin izlenmesi, adaletin zorunlu kıldığı istisnai bir tedbir iken, yaygınlaşmış, adeta olağan bir delil toplama yöntemi haline gelmiştir. Kimin tarafından yapıldığı ve dolaşıma sunulduğu belli olmayan ve kişilerin ve kurumların itibarını sarsan konuşma ve görüntü kaydetme olayları da yaygınlık kazanmıştır” denildi.
Kamuoyunun takip ettiği her önemli gelişmenin öncesinde veya hemen sonrasında dolaşıma çıkarılan bu kayıtların gündeme oturduğu ve ilgili konularda sağlıklı bir tartışma ortamı doğmasına engel olduğu ifade edilen açıklamada, devlet organlarının yöneticisi konumunda olan tanınmış kişileri hedef alabilen bu ihlallerin, gündelik hayata da etki ederek tüm vatandaşları tedirgin ettiği vurgulandı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Kişisel telefonların birer dinleme cihazı olarak kullanılmasından, tamamen özel hayata dair görüntülerin deşifre edilmesine kadar çok sayıda hak ihlali, Türkiye'yi bir 'korku ülkesi' haline getirmekte, bireysel özgürlükler ve özel hayatın mahremiyeti açısından demokratikleşme sürecimizi sabote etmektedir. Bu ihlallerin Türkiye'de ana muhalefet partisi Genel Başkanı'nı istifaya yöneltecek kadar vahim bir duruma gelmiş olmasından büyük üzüntü duymaktayız. Deniz Baykal'a yönelik bu saldırı da dahil olmak üzere, özel hayatın mahremiyetini hiçe sayan bu tür eylemleri kınıyoruz. Özel hayatın mahremiyetine yönelik bu çerçevedeki suçların artıyor olması bu konudaki mevzuatın ve/veya idarenin yetersizliğine işaret etmektedir. TÜSİAD olarak, son yaşanan bu örnekle bir kez daha ortaya çıkan yetersizliklerin, kamu vicdanını rahatlatacak bir şekilde, güçlü bir siyasi irade ile ortadan kaldırılması yönünde çağrıda bulunuyoruz.”