TÜSİAD'ın yeni anayasa önerisi

Güncelleme Tarihi:

TÜSİADın yeni anayasa önerisi
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2011 12:19

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) hazırladığı yeni anayasa çalışmasında, “vatandaşlık tanımında Türklük kavramına yer verilmemesi, cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması, nüfus kağıtlarında din hanesinin çıkarılması, din dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması ve yüksek komuta kademesine atamaların TSK'nın göstereceği belli sayıda aday arasından sivil otorite tarafından gerçekleştirilmesi ve Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması” gibi öneriler yer aldı.

Haberin Devamı

Yüksel Göçmez
hurriyet.com.tr

Çalışmayı özetleyen raporda, kimlikler, din ve vicdan özgürlüğü ve  kuvvetler ayrılığı başlıklarının yanı sıra, yeni anayasanın yapım yöntemi ve yeni  anayasanın temel ilke, kurum ve kuralları başlıkları ile birlikte beş alanı  kapsayacak bir yuvarlak masa toplantıları dizisi başlatıldığı, yeni bir anayasa  yazmayı değil, yeni anayasaya giden yolda en temel konularda fikirler demetini  ortaya çıkarmayı amaçlayan bu çalışmanın, 11 toplantıda toplam 22 akademisyen ve  kanaat önderini biraraya getirdiği belirtildi.

Türkiye'nin mevcut politik şartlarında, ancak 2011 milletvekili genel  seçiminden sonra yapılması beklenebilecek olan yeni anayasanın yapım sürecinin  kolaylaştırılması için “güven artırıcı tedbir” olarak adlandırılabilecek bir  dizi tedbir alınması gerektiği belirtilerek, şöyle denildi:

Haberin Devamı

“Milletvekili genel seçiminde geçerli olan yüzde 10'luk ülke barajı  yüksektir ve 2011 seçiminde daha düşük bir baraj uygulanması yeni anayasayı kabul  edecek parlamentonun temsil gücünü artırır. (Bu asgari önerinin ötesine geçen  bazı katılımcılar bu tedbiri yeni anayasa yapım sürecinin olmazsa olmaz bir  koşulu olarak görmekte ve yeni anayasayı yapacak bir meclisin seçiminde barajın  tamamen kalkması gerektiğini dile getirmektedir).

İfade özgürlüğünü sınırlayan ceza mevzuatındaki bir dizi kanun hükmü  değiştirilmeli ve yeni anayasa tartışma süreci, ifadenin özgür olduğu bir  atmosferde cereyan etmelidir.

Örgütlenme özgürlüğü de, ifade özgürlüğü için yukarıda yapılan tespite  uygun olarak aşırı sınırlamalardan arındırılmalı ve özellikle siyasi partiler  mevzuatı liberalleştirilmelidir”

Rapora göre, yeni bir anayasa hazırlanması ihtiyacının 1982 Anayasası'nın  temel felsefesiyle ilgili sorundan kaynaklandığı göz önünde tutularak, yeni  anayasa devlet odaklı değil birey ve insan odaklı bir felsefeyle kaleme alınmalı,  meşru olan-olmayan düşünce ayrımı yapmamalı ve ideoloji bakımından tarafsız  olmalı, toplumun en büyük beklentisi olarak tespit edilen eşitlik ve adalet  kavramları, özgürlükle birlikte anayasanın değerler sistemini oluşturmalı, yeni  anayasa milliyetçiliğe yer vermemeli, çoğulcu bir felsefeye sahip olmalı ve  farklı kimliklere hak temelli yaklaşmalı, vatandaşlığın tanımlanmasında  “Türklük” kavramına yer verilmeden, vatandaşlık bağı devletle birey arasındaki  anayasal bir ilişki olarak tanımlanmalı.
       

BAŞÖRTÜSÜ

Haberin Devamı

Temel hak ve özgürlüklerle ilgili taraf olunan uluslararası sözleşmelerin  iç hukukta uygulanmasını sağlayacak ek tedbirler alınması gerektiği de önerilen  çalışmaya göre, yabancıların anayasal statüsü yeniden ele alınmalı, belli  koşullarla yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı başta gelmek üzere,  yabancıların haklar ve özgürlükleri gözden geçirilmeli.

“Yeni anayasa, başörtüsü ile ilgili görüş ayrılıklarının çözüme  kavuşturulmasında bir fırsat olarak değerlendirilmelidir” ifadesine yer verilen  çalışmada, üniversite öğrencilerinin, milletvekillerinin, öğretim üyelerinin ve  belli kurallar dahilinde kamu görevlilerinin başörtüsü kullanmalarına engel bir  gerekçe bulunmadığı, bununla birlikte hakim, savcı, polis, asker gibi devletin  egemenlik yetkisini doğrudan kullanan ve tarafsızlığın öne çıktığı meslekleri  icra eden kamu görevlilerinin; çocukların etkiye açık olmaları nedeniyle okul  öncesi eğitim, ilk ve orta öğretimde görev yapan eğitimcilerin; reşit olmamaları  sebebiyle, üniversite öncesi eğitim alan öğrencilerin din veya inancı belli eden  simgeler taşımasının uygun olmadığı tespiti yapıldı.

Haberin Devamı

İnsan haklarının ayrılmaz bir parçası olan kültürel hakların, yeni  anayasada ayrı bir hak grubu olarak ayrıntılı biçimde yer alması gerektiğine  işaret edilen raporda, bu adımın, kimlikler temelinde ortaya çıkan bir dizi  önemli sorunun çözümüne katkı sağlayacağı da ifade edildi.

Anayasanın kişinin özel yaşam hakkını sadece aile ve ev yaşamı  çerçevesinde değil kamusal yaşama taşan kısmıyla da düzenlemesi, devlet memurları  için geçerli olan grev yasağını kaldırması ve uluslararası standartlara uygun  şekilde düzenlemesi, vicdani ret hakkı, bireyin kişisel özerkliği, çevre hakkı,  bilgi edinme hakkı gibi hakları tanıması gerektiği de belirtilen raporda, yeni  anayasanın 1982 Anayasası'nda yer alan gençliğin korunması, sporun geliştirilmesi  gibi, devlet otoritesini birey karşısında güçlendiren düzenlemelere yer vermemesi gerektiği vurgulandı.
       
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ

Haberin Devamı

50 sayfalık çalışmada ele alınan bazı öneriler şöyle sıralandı:

-Siyasi parti faaliyetlerinin finansmanına anayasada mutlaka değinilmeli  ve bu alan yasayla ayrıntılı bir biçimde düzenlemelidir. Devlet siyasi partilere  hakkaniyete uygun bir şekilde mali yardımda bulunmalıdır. Siyasi partilerin mali  denetimine ilişkin mevcut çerçeve güçlendirilmelidir.

-Yeni anayasada parlamenter sistem benimsenmelidir. Cumhurbaşkanı bugün  parlamenter sistemin özelliklerine uygun olmayan bir biçimde geniş yetkilere  sahiptir; bu yetkiler sınırlandırılmalıdır. Parlamenter rejim çoğulcu hale  getirilerek işletilmeye devam etmelidir ve yeni anayasada mevcut sistemin  doğurabileceği olası tıkanıklıkları giderebilecek mekanizmalar öngörülmelidir. Bu  noktada, gelecekte parlamenter sistemde kilitlenme riski doğurabileceğinden,  cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi usulünden vazgeçilerek parlamento  tarafından seçilmesi usulüne geri dönülmesi bazı katılımcılar tarafından  önerilmiş, diğer katılımcılar ise yetkileri azaltılmış cumhurbaşkanının halk  tarafından seçilmesi usulünün devam etmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Haberin Devamı

-Demokrasinin yerel düzeyde güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım,  yerel yönetimlerin etkinlik ve verimliliğini artıracağı gibi, özellikle  Güneydoğu'ya hakim olan Kürt sorununun ve diğer kimlik sorunlarının çözümüne  katkı sağlayabilecektir. Yerelleşmenin artırılması koşuluyla üniter yapının  güncel ihtiyaçlara cevap verebilmesi mümkün olsa da üniter devlet ilkesinin  esnetilmesi ile ortaya çıkan bölgeli devlet yapısı da tartışılabilir.

-Türkiye'deki laiklik anlayışı, müdahaleci karakteri ve devletin dinlere,  mezheplere ve inançsızlığa eşit mesafede konumlanmamış olması dolayısıyla Batı  tipi laiklikten ayrışmaktadır. Bu kapsamda 1982 Anayasası'nın din ve vicdan  özgürlüğünün kötüye kullanılması yasağını düzenleyen 24. maddesinin son fıkrası,  dini inancın her türlü sosyal görünümünü yasaklamaya müsait olması nedeniyle yeni  anayasada yer almamalıdır. Bu hükmün yerine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 9.  Maddesinde yer alan inanç özgürlüğüne ilişkin sınırlama nedenleri kabul  edilebilir.

-Nüfus kağıtlarında din hanesi bulunmamalıdır. Bunun uygulamada  gerçekleşmesi için Anayasa'daki mevcut hükmün doğru olarak yorumlanması yeterli olduğu halde, yasama ve yargı organları tarafından bu şekilde  yorumlanmamaktadır.

-Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığına ve yapısına ilişkin görüşler  farklılık göstermekle birlikte, katılımcıların tamamı Diyanet İşleri  Başkanlığı'nın mevcut konumunu, laiklik ilkesine ve din ve vicdan özgürlüğüne  aykırı bulmaktadır.

-Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretim okullarında zorunlu  ders olarak yer alması hükmü yeni anayasada yer almamalıdır.

-Ulus kavramı hukuki nitelik taşımadığından, Anayasa'da "Türk Milleti"  veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadeler ve etnik çağrışımı olan vurgular yer almamalıdır.

-Anadilinde eğitim ve anadilin öğrenimi konularında adım atılması için  gerekli toplumsal ve pedagojik (öğretmen yetiştirilmesi, müfredat hazırlanması vb.) altyapının oluşturulmasına ilişkin tedbirler alınmalıdır.
       

SAVUNMA HARCAMALARI
       
       
-Kuvvetli bir kimlik boyutu da bulunan temsilde adalet sorunun  giderilebilmesi için yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesi gerekmektedir.

-Başkanlık sistemine geçiş, idarenin ve yürütme organının yapısının bu  sisteme uyarlanmasını gerektirmektedir. Bu, kapsamlı ve yıllar alacak bir  süreçtir ve ülkenin temel birçok sorunun çözümünü ikinci plana atabilecek ve  erteleyebilecek niteliktedir. Yeni anayasa parlamenter sistemi benimsemelidir.

-Milli Güvenlik Kurulu anayasal bir kurum olmaktan çıkarılmalı, yeniden  yapılandırılmalı, üye kompozisyonu değiştirilmeli ve görev alanı net çizgilerle  belirlenmelidir.

-Askeri otoritenin seçilmiş organlara bağlı faaliyet yürütmesine dair  demokratik ilkenin etkin işleyişinin, sadece yapısal bir değişiklikle  sağlanamayacağını kabul etmekle birlikte, sivilleşme kapsamında gerekli bir adım  olarak, Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalıdır.

-Savunma harcamalarının denetimi Sayıştay tarafından etkin bir biçimde  yerine getirilmelidir. Savunma harcamalarının özelliğinden kaynaklanacak ve  olağan görülebilecek gizlilik önlemlerinin alınması ile birlikte, savunma  harcamaları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından da sıkı bir biçimde  incelenmeli ve denetlenmelidir.

-Yüksek komuta kademesine atamalar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin  göstereceği belli sayıda aday arasından sivil otorite tarafından  gerçekleştirilmelidir. Yüksek komuta kademesinde atama yetkisi silahlı kuvvetler  ve sivil otorite arasında paylaşılmalıdır. Katılımcıların bir kısmı, Yüksek  Askeri Şura'nın anayasal bir organ olmaktan çıkarılmasını önermiştir.

-Cumhurbaşkanının rolünün parlamenter sisteme uyarlanması çerçevesinde,  Devlet Denetleme Kurulu kaldırılmalıdır.

-Yükseköğretim Kurulu yerine, üniversiteler arası planlama ve  koordinasyondan sorumlu yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu kapsamda akademik  özgürlükler ve üniversitelerin özerkliği güvence altına alınmalıdır.

TÜSİAD'ın yeni anayasa önerisiyle ilgili gerçekleştirilen yuvarlak masa  toplantılarının 22 katılımcısı şu isimlerden oluştu:

“Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Ergun  Özbudun, Prof. Dr. Mithat Sancar, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Sezer, Prof. Dr. Turgut  Tarhanlı, Prof. Dr. Nur Vergin, Prof. Dr. Serap Yazıcı, Dr. Hasan Ersel, Prof.  Dr. Ersin Kalaycıoğlu, İlter Türkmen, Doç. Dr. Sultan Uzeltürk, Dr. Müge Ayan  Ceyhan, Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Dr. Tarık Ziya Ekinci, Ümit Fırat, Fikret Toksöz,  Prof. Dr. Mehmet Salih Yıldırım, Prof. Dr. İştar Gözaydın, Prof. Dr. Arus Yumul,  Av. Kazım Genç ve İvo Molinas.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!