OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 12, 2002 00:00
Türk Sanayicileri ve Ä°ÅŸadamları DerneÄŸi (TÃœSÄ°AD) tarafından hazırlanan ''Yeni Rekabet Stratejileri ve Türk Sanayisi'' baÅŸlıklı raporda, Türkiye'nin, bir taraftan eksikliklerini giderirken, diÄŸer taraftan geleceÄŸi kazanmasını saÄŸlayacak köklü bir yeniden yapılanma projesini de gerçekleÅŸtirmek zorunda olduÄŸu belirtildi.Prof. Dr. Ä°brahim KavrakoÄŸlu'nun yönetiminde Dr. Melike Balkır ve Dr. Süleyman Gedik tarafından hazırlanan rapor, uluslararası rekabet olgusuna makro açıdan yaklaÅŸarak rekabet stratejilerinin Türk sanayisine etkilerini içeriyor. Raporun kamuoyuna sunumu nedeniyle düzenlenen toplantıda konuÅŸan KavrakoÄŸlu, sanayi üretimi ile milli gelir arasında önemli bir iliÅŸki olduÄŸuna dikkat çekerek, ''Türkiye'nin sanayiden vazgeçerek refah toplumunu yaratması henüz mümkün deÄŸil'' dedi. KavrakoÄŸlu, Türkiye'nin gelecekte, 30-40 yıl içinde, sanayiden vazgeçerek kalkınmasının mümkün olmadığını kaydederek, ''Sanayi kar etmeyen bir sanayi. O yüzden Türkiye, bir sıçrama yapacaksa ürünlerinin mahiyetini deÄŸiÅŸtirmek zorunda. Türkiye'nin ucuz ürünlere dayalı olarak kalkınması mümkün deÄŸil'' diye konuÅŸtu. Türkiye'de araÅŸtırma-geliÅŸtirme (ar-ge) yapılması gerektiÄŸini belirten KavrakoÄŸlu, bu konuda kamu yönetimine büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi. KavrakoÄŸlu, Türkiye'nin bilinçli bir ÅŸekilde bilgi içerikli ürünleri üretmesi ve bilgi toplumuna geçmesi gerektiÄŸini ifade etti. KavrakoÄŸlu, dış yatırımcıların Türkiye'ye gelmesiyle ihtiyaç duyulan sermaye giriÅŸinin saÄŸlanmış olacağını belirterek, ''Bugün yaÅŸadığımız krizler, sanayiyi, rekabeti 2. plana atmamız ve katma deÄŸerli ürünler yaratamamızdan kaynaklanıyor'' dedi. Dr. Melike Balkır da, Türkiye'nin sanayi rekabetindeki sıralamasının her geçen yıl aÅŸağılara düştüğünü bildirdi. RAPOR TÃœSÄ°AD'ın hazırladığı ''Yeni Rekabet Stratejileri ve Türk Sanayisi'' baÅŸlıklı raporda, geride bırakılan 10 yılın ekonomik performansının, beklentileri karşılamamanın da ötesinde, derin krizlerin yaÅŸandığı bir dönem olarak hatırlanacağı vurgulandı. Türkiye'nin son dönemde içte ve dışta pek çok siyasi ve ekonomik sorun ile baÅŸ etmek zorunda kaldığı ifade edilen raporda, Türkiye'nin tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiÅŸi tamamlayamadan, dünya genelinde yaÅŸanan teknoloji devrimi ve küreselleÅŸme akımına da hazırlıksız yakalandığı belirtildi. Raporda, ''Türkiye, bilgisayarlaÅŸma, iletiÅŸim, araÅŸtırma-geliÅŸtirme, nitelikli insan gücü, bilgi yoÄŸun ürün ve hizmet üretimi, eÄŸitim kurumlarının nitelik ve niceliÄŸi, geleceÄŸi hazırlamakla yükümlü kurumları ile bir bütün olarak deÄŸerlendirildiÄŸinde, dünya ortalamalarının altında kalmış durumdadır. Oysa ülkeler ve kuruluÅŸlar arasındaki mevcut rekabetin önümüzdeki yıllarda daha da keskinleÅŸeceÄŸi görülüyor'' denildi. SanayileÅŸmek ve teknoloji devrimi içinde yer alabilmenin geniÅŸ çaplı bir dönüşümü gerektirdiÄŸi belirtilen raporda, ÅŸu görüşlere yer verildi: ''Her ne kadar lokomotif görevini üstlenmiÅŸ olsa da sanayi kesiminin tek başına büyük dönüşümün bütününü üstlenmesi mümkün görünmüyor. Ancak köklü bir sanayileÅŸme atılımı ile gerçekleÅŸebilecek bir sıçrama, tüm kesimlerin ortak ve kararlı çabasını gerekli kılıyor. 21. yüzyıl büyük tehditler içerdiÄŸi kadar önemli fırsatları da beraberinde getiriyor. Günümüzün ve geleceÄŸin teknolojileri giriÅŸimciliÄŸe ve genç bir nüfusa prim saÄŸlıyor. Bu özelliklere sahip olan Türkiye elindeki kaynakları doÄŸru yönlendirir, genç nüfusunun ve stratejik konumunun avantajlarını deÄŸerlendirmeyi baÅŸarabilirse ekonomik kalkınması ivme kazanabilir.'' ULUSLARARASI REKABET İÇİN OLMAZSA OLMAZ KOÅžUL Bu dönüşümü gerçekleÅŸtirmek için sanayi kesiminin atması gereken ciddi adımlar olduÄŸu kadar, kamu kesiminin de gündeme getirmesi gereken idari ve mali reformlar bulunduÄŸu dile getirilen raporda, ''Serbest rekabete dayalı, hakkaniyetli ve fırsat eÅŸitliÄŸi saÄŸlayan ekonomik ve sosyal ortam, çaÄŸdaÅŸ dünyanın temel ÅŸartı olduÄŸu kadar uluslararası rekabet için de olmazsa olmuz koÅŸuldur'' denildi. Raporda, bu koÅŸulun yerine getirilmesinin sadece sanayiyi ya da ekonomiyi deÄŸil, toplumun tümünü kapsayan bir hukuk devletinin tesis edilmesi ile mümkün olabileceÄŸi ifade edilerek, ÅŸunlar kaydedildi: ''Bu toplumsal yapılanma projesi, sadece kurumların ve bireylerin dönüşümü ile sınırlı kalmamalıdır. Sanayi ÅŸirketlerinin büyük çoÄŸunluÄŸu küresel rekabete hazırlıksızdır. Mevcut sektörler muhafaza edilseler de, ürettikleri ürün ve hizmetlere çok daha fazla katma deÄŸer ilave etmeleri gereÄŸi açıktır. Katma deÄŸer ilavesi ise ancak bilginin ürüne dönüşmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu amaç doÄŸrultusunda da yapılması gerekenler uzun bir liste oluÅŸturmaktadır. Türkiye, bir taraftan eksikliklerinin giderirken, diÄŸer taraftan geleceÄŸi kazanmasını saÄŸlayacak köklü bir yeniden yapılanma projesini de gerçekleÅŸtirmek zorundadır. Birini yaparken diÄŸerini ertelemesi, içinde yer almayı hayal ettiÄŸi ileri toplulukla arasındaki farkın dahada büyümesine yol açacaktır.'' Raporun sonuç bölümünde de, Türkiye'nin sanayileÅŸmek zorunda olduÄŸu ifade edilerek, ''Bu temel tercih yapılmış gibi görünüyorsa da, gerçekler sanayileÅŸme ivmesinin kaybolduÄŸunu, hatta kimi alanlarda gerilediÄŸini göstermektedir. Sanayi toplumuna geçiÅŸ sadece sanayinin iradesi ile baÅŸarılamaz.Toplumun eÄŸitim seviyesinin geliÅŸtirilmesi, sanayinin rahatça rekabet edebileceÄŸi pazar ekonomisinin hukuk düzeninin oluÅŸturulması, kamu yönetiminin güven verici bir istikrar ortamı yaratması da son derece önemlidir'' denildi. Türk sanayisinin düşük performansının baÄŸlı olduÄŸu nedenlerin de açıklandığı raporda, şöyle denildi: ''Bugün gelinen noktada hastalık sadece sanayi, finans hatta ekonominin bütünü ile sınırlı deÄŸildir, vücudun tümünü sarmıştır. Kamu kaynakları hileli ihaleler, yapılmamış ihracatlar, geri dönüşsüz krediler, popülist harcamalar, gereksiz kadrolar gibi ısız suistimalle israf edilirken, yaygın bir ÅŸekilde içi boÅŸaltılan bankalar da bir diÄŸer kambur oluÅŸturmuÅŸtur.    Bizim devletçi pazar ekonomisi olarak adlandırdığımız yapıda devletin, gerek yolsuzluk ekonomisini sürdürmesi, gerekse her türlü ekonomik müdahalelerden arındırılamayan, rant dağıtımını ve paylaşımını sürekli gündemde tulan bir yaklaşım izlemek suretiyle Türkiye'nin rekabetçiliÄŸini azaltması ve gelir seviyesinin düşük kalmasına yol açması söz konusudur.'' Raporda, Dünya Rekabet Yıllığı'na göre rekabetçilik sıralamasında 1997 yılında 35. sırada olan Türkiye, geçen yıl 44. sıraya geriledi. Küresel Rekabet Raporu'na göre de, Türkiye büyüme açısından rekabetçilik sıralamasında önceki yıl 39 olan sırasını geçen yıl 54'e düşürdü, genel rekabetçilik sıralamasında da, 33'e geriledi.   Â
button