TÜSİAD toplantısından önemli mesajlar

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD toplantısından önemli mesajlar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2005 11:54

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Ankara'da toplandı. Toplantıda söz alan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye'de demokrasi ve ifade özgürlüğünün vasat durumdan ileri seviyeye çıkarılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de yolsuzluk ve terörün toplumun dokusunu olumsuz etkilediğine dikkat çekti. TÜSİAD İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç ise eğitim sisteminde reform yapılması gerektiğini vurguladı.

Haberin Devamı

Hükümetin işbaşına gelir gelmez AB konusunda dikkati çeken bir kararlılık sergilediğini anlatan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı Sabancı, Kopenhag Siyasi Kriterleri çerçevesinde, demokratik standartların gelişmesi yönünde önemli açılımlar sağlandığını dile getirdi.

 

Sabancı, "Bu kararlılık bizi bugüne kadar getirdi ve 'aday ülke' olmaktan çıkarak, 'müzakere eden ülke' olmayı başardık. Kamu otoritesi dışındaki kurumların sürece etkin katılımını sağlayacak bir model henüz netlik kazanmamış olsa da, esnek ve dinamik bir “Müzakere İzleme ve Yönlendirme Komitesi” ile müzakere sürecinin başlamasını da heyecan verici bir gelişme olarak kaydettik" dedi.

 

Haberin Devamı

DEMOKRASİ KONUSUNDA İLERİ-GERİ

 

Ancak Türkiye'nin demokrasi konusunda ileri-geri çalkalanmaktan bir türlü kendisini kurtaramadığını belirten Sabancı, "fazla demokrasinin Türkiye’yi dış güçlere karşı zayıf düşüreceği inancının, tersine Türkiye'yi zayıf düşürmenin en önemli aracı haline geldiğini vurguladı. Ömer Sabancı şöyle konuştu:

 

"- İfade özgürlüğünün önüne konan engelleri bir türlü tam anlamıyla ortadan kaldırmayarak, - Siyasi katılımın kanallarını tıkayarak,

- Sivil toplumun gelişmesine mütereddit kalarak,

- Demokratik hakların kullanılması sırasında güvenlik güçlerinin oransız güç kullanımına göz yumarak,

- Kültürlerin özgürce gelişebileceği ortamlar yaratılmasını Türkiye’yi bölme planlarının bir parçası olarak görerek, demokrasimizi evrensel ölçülere göre geliştirmek yerine, orta karar bir seviyede tutmaya çalışıyoruz.

 

Bu noktada zaman zaman gözlenen bir başka problemden daha bahsetmek istiyorum. Kamu otoritelerinde gözlediğimiz kararsız tutum, bazı yasa maddelerinin kapıdan kovulup bacadan girmesi, Türkiye’nin demokratik standartlarda elde ettiği başarıyı dış dünyaya anlatma çabalarımızın önüne bir engel olarak dikiliyor. Türkiye aleyhine propaganda yapanların, istikrar ve demokrasi içinde gelişmesini istemeyenlerin, sürekli kışkırtma zemini arayanların ekmeğine yağ sürülüyor.

 

Haberin Devamı

"YASALAR DEMOKRATİK STANDARTLARA UYGUN OLMALIDIR"

 

Orhan Pamuk, Hırant Dink davalarına, Hasan Cemal, İsmet Berkan, Murat Belge, Haluk Şahin ve Erol Katırcıoğlu hakkında açılan davalara, 'yasalar böyle ne yapalım' bakış açısıyla değil, yasaların çağdaş çoğulcu demokratik standartlara uygun olmamasının siyasi sorumluluğu üstlenilerek yaklaşılmalıdır.

 

Demokratik standartlar açısından bir başka sıkıntı da Türkiye’de siyasete katılma kanalları ile ilgili olarak var. Seçim ve Siyasi Partiler Yasası’ndan oluşan, siyasetin bugünkü hukuksal temeli, çağdaş çoğulcu demokrasi anlayışı ile bağdaşmayacak bazı unsurlara sahiptir."

 

/images/100/0x0/55ea2bbcf018fbb8f86f74b7
SEZER: AB ÜYELİĞİ HER İKİ TARAFIN DA ÇIKARINA

 

Haberin Devamı

Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yolsuzluk ve terörün toplumun dokusunu olumsuz etkilediğine dikkat çekti.

 

Sezer, Türkiye'nin AB üyeliğinin AB'ye bir yük değil, her iki tarafın da çıkarına olduğunu ifade etti. Ancak Sezer, AB'ye aday olmuş ülkelerde yapılmayan uygulamaların Türkiye'ye uygulanmak istemesini eleştirdi.

 

AB'de yapay engellerin kaldırılması isteyen Cumhurbaşkanı Sezer, kalıcı kısıtlamalar gibi AB'nin de ilkelerine ters olan koşulların Türkiye'ye dayatılmaması gerektiğini belirtti.

 

Kıbrıs sorununun kendi çözüm sürecinden çıkarılarak AB zeminine çekilmek istenmesini eleştiren Sezer, AB'nin, çözüm için Kıbrıs Rum Yönetimini özendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

 

Haberin Devamı

SEZER: YOLSUZLUK VE TÖRER TOPLUMSAL DOKUYU TEHDİT EDİYOR

 

Türkiye ekonomisinin ulaştığı düzeyin, AB üyelik sürecini de hızlandıran bir etki yarattığını dile getiren Sezer, ekonomik performansı devam ettiği sürece, AB'nin Türkiye ile ilgili kaygılarının azalacağını, üyeliğin bir yük getirmeyeceğini, tersine birliğin gücüne güç katacağını söyledi. Yolsuzlukların toplumu olumsuz etkilediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Sezer şöyle dedi:

 

Rakamların olumlu ya da olumsuzluğundan bağımsız olarak yapısal sorunlarımıza eğilmemiz ve gerçekçi, bütüncül çözümler üretmemiz gerekmektedir. Bunun yolu ise ekonomimizde yapısal değişimin önündeki risklerin tanısının doğru konulmasından geçmektedir.

Haberin Devamı

  

Konuşmalarımda genellikle vurguladığım yolsuzluklar konusu, çözüm bekleyen bir başka toplumsal sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Yolsuzlukların ekonomiye ve ülke imgesine verdiği zarar, zaman yitirilmeden üzerine gidilmesini zorunlu kılmaktadır.Yolsuzlukların önlenmesi için yasama, yürütme ve yargı organlarına, basına, sivil toplum kuruluşlarına, görevlilere, tüm yurttaşlarımıza ve bu bağlamda işadamlarımıza önemli görev düşmektedir. Sorunun çözülmesi, bu kesimlerin ortak istenç gösterip kararlı tutum sergilemeleriyle olanaklıdır.”

 

Sezer, sözlerini şöyle tamamladı:
  
“Tek başına ekonomik istikrar ve yapısal reformlar yönünde güçlü istenç, makro ekonomik göstergelerde iyileşme sağlayamaz. Tüm ekonomik ve sosyal göstergelerin birbiriyle uyumlu olması, halkımızın da bu iyileşmeleri kendi günlük yaşantısında duyumsayabilmesi gerekmektedir. Yoksulluk, büyük kentlerdeki asayiş sorunu, yolsuzluk ve terör, toplumsal dokuyu tehdit etmektedir. Toplumsal dengedeki bozulmanın etik değerler üzerindeki olumsuz etkisi, makro ekonomik istikrarsızlık öğelerinden daha fazladır. Bu yönden, Türkiye'de ekonomi gündemini, toplumsal ve siyasal gündemden ayrı değerlendirmek olanaksızdır."

 

 

KOÇ: EĞİTİM REFORMU GEREKİYOR

 

TÜSİAD İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç da, ağırlıkla eğitim sistemine dikkat çektiği konuşmasında şöyle dedi:

 

"Eğer hemen, bugün başlayarak, eğitim sistemimizi bütün kademelerde ciddi bir reforma tabi tutamazsak, ne AB entegrasyonunu başarıyla gerçekleştirebilir ne de küreselleşmenin gerektirdiği rekabet gücüne sahip olarak, dünya piyasalarında üretilen refahtan pay alabiliriz.

 

Biz bugün üniversitelerimizle ilgili olarak tamamen siyasi önyargı ve tepkiler etrafında şekillenen konuları ön plana çıkarmakla meşgulüz. Üniversite meselesi, gündemimizde, türban konusu ile YÖK etrafında sürdürülen iktidar kavgası ile yer işgal ediyor. Oysa üniversitelerimiz ciddi bir eğitim reformuna ihtiyaç duyuyor.


Yüksek öğrenimin bu yapısı sürerse, bilim ve teknolojide dünya ile rekabet etmemiz bir yana, bu alanda aralıksız kaydedilen gelişmeleri bile takip edemez hale gelebiliriz. Çağın gerekleri yüksek öğretim sisteminde farklılaşmayı, çeşitliliği, bir çerçeve yasa eşliğinde yerinden yönetimi, yaratıcılığın ve kurumlar arası rekabetin teşvik edilmesini zorunlu hale getiriyor.


REKTÖR AŞKIN'A REVA GÖRÜLEN MUAMELE

 

Yeri gelmişken, Van Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın’a reva görülen muameleyi ve uzun gözaltı süresini tasvip etmenin mümkün olmadığını söylemeliyim. Bazı çevrelerin kamuoyunu etkileme çabası olarak görülebilecek bu tür davranışlar, ne yazık ki adil olacağına inandığımız yargılama sürecine ciddi şekilde gölge düşürüyor.

 

Ortaöğretimde de ciddi bir reform ihtiyacı bulunmaktadır. Müfredatın çağdaşlaştırılmasına, eğitim sisteminin güncelleştirilmesine ihtiyaç var. Ortaöğretimin üç yıldan dört yıla çıkarılması olumlu bir adımdır ama bunun, ortaöğretimin kalitesinin yükseltilmesi ile desteklenmesi gerekir.

ASIL DARBOĞAZ MESLEK LİSELERİ

 

Bu alandaki asıl büyük darboğaz ise meslek liselerindedir.Türk sanayi ve hizmetler sektörü, yetişmiş ara eleman konusunda büyük sıkıntı içindedir. Bu sıkıntıyı gidermesi gereken meslek liseleri bu işlevlerini yerine getirememektedirler.Sahip oldukları eğitim kalitesi ve donanım bir yana, meslek liselerinin meslek kollarına dağılımları da son derece dengesizdir.

 

Bu konuda başarılı olmuş bütün ülkelerde, meslek liseleri doğrudan mesleğe yönlendirirken bizde meslek liselerinin üniversiteye geçiş basamağı olarak kullanılabilmesi için kavga verilmektedir. Ekonominin ihtiyaç duyduğu ve duyacağı meslek elemanlarını yetiştirmek için, mesleki eğitimde geniş tabanlı sektörel eğitimin verildiği, modüler yapısıyla esneklik özelliğine sahip ve çalışma yaşamının ihtiyaçlarına cevap verebilen bir çeşitlilik sağlanması şarttır.


"BÜYÜMEK ZORUNDAYIZ"

 

Bu liselerin müfredat, donanım ve eğitim kalitesi bakımından geliştirilmesi, lise bittiğinde öğrencilerin meslek sahibi olmasını sağlayacak bir düzeyde eğitim verecek noktaya getirilmesi gerekir.

İşsizlik, gelir dağılımı dengesizliği, bölgesel gelişme eşitsizliği gibi sorunlarımızı çözebilmek için bu alanlara özel politikalar üretmenin yanı sıra pastayı da büyütmek zorundayız. Biz bunun için gereken fırsatın önümüzde olduğuna inanıyoruz. Ekonomik ve siyasi istikrarın korunması, risklerin iyi yönetilmesi, yatırımların ve rekabet gücümüzün artmasının sağlanması ve ab sürecinin kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor. Bütün bunlar yapıldığında, Türkiye, dünya ekonomisinin ürettiği refahtan daha çok pay alabilecektir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!