Güncelleme Tarihi:
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD), dün yapılan Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında gündem siyaset ve seçim dönemi olurken, Başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ terör ve güvenlik konusu üzerinde de durdu. Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Sınır ötesi operasyon bir güvenlik sorunudur. Böyle bir durumda ekonomiyi düşünmek anlamsız olur" dedi.
ÜMİT EDİYORUM Kİ İTİLMEYİZ: Toplantı öncesi gazetecilerin bu konudaki soruları yanıtlayan Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Bu tür gerilimlerin ve gelişmelerin ekonomi piyasalarına olumsuz etkileri olabilir. Ancak ümit ediyorum ki Türkiye bu duruma itilmez. Böyle bir şeyi yapmak zorunda kalmaz. Ümit ederim, bunu yapmak zorunda kalmayız" dedi. YİK toplantısındaki konuşmasında da bu konuya değinen Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’nin coğrafi açıdan yangın yerinin ortasında bulunduğunu, terörün dikkatli değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı.
SORUN YÜREĞİMİZİ DAĞLIYOR: Terör konusunun devletin zirvesinde, tam bir eşgüdüm içinde yönetilmesi gerektiğini söyleyen Yalçındağ, şöyle konuştu: "Terör kentlerimizin kalbine kadar girmiştir. Acımasız terör masum insanlarımızı, vatan görevi yapan askerimizi, polisimizi hedef alıyor. Sorun, yüreğimizi dağlayan, çok boyutlu, dikkatli değerlendirilmesi ve siyasi mülahazaların çok ötesinde olması gereken bir sorundur. Konunun, devletin zirvesinde, tam bir eşgüdüm içinde, şüphesiz ki demokrasi ve güvenlik olgularının karşı karşıya getirilmediği bir zeminde yönetilmesi beklenir. Nitekim bu yöndeki inancımızı ve bekleyişimizi koruyoruz."
ÖNCELİK TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ: Toplantı sonrası yeniden bu yöndeki sorulara yanıt veren Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Sınır ötesi operasyon konusu bir güvenlik sorunu. İş dünyasının bu konuda bir fikir beyan etmesinin gerekli olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren askeri bir sorundur. Dolayısıyla o çerçevede bakılıp karar verilecektir" dedi. Olası bir operasyonun ekonomiye yansımalarına ilişkin olarak da, askeri bir kararın alınmasında önceliğin Türkiye’nin güvenliği olduğunu vurgulayan Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Burada ekonomiyi düşünmek anlamsız diye düşünüyorum. Terör konusu her Türk vatandaşı gibi Türk iş dünyasını da rahatsız ediyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı sürecinde araba düz yolda şaşırdı
SEÇİM sürecinin Türkiye için bir atılım fırsatına dönüşmesini istediklerini dile getiren Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Ancak bu fırsatı değerlendirebilmemiz seçim sürecindeki tavrımıza bağlı" dedi. "Türkiye’nin belirsizliklerle kaybedecek vakti yok. Türkiye bir kez daha uzlaşma eksikliği yüzünden cumhurbaşkanını seçememek durumunda kalmamalı" diyen Yalçındağ, şöyle konuştu: "Dört yıl süreyle özellikle ekonomide önemli yol kat eden Türkiye, son iki üç ayda siyasi sorunlarıyla dünya manşetlerinde yer alan bir ülke oldu. Çok anlamlı bulduğum bir halk deyimi vardır: ’Arabayı düz yolda şaşırtmak!’ Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile başlayan dönemi, maalesef bu hale dönüştürdük. Yapılacak şey, geçmiş kazanımları konsolide etmeye özen göstermek ve önümüzdeki süreçleri iyi yönetmektir. Bu süreçlerin başında ise seçimler geliyor. TÜSİAD olarak seçimlerin kutuplaşmayı artıracak duygusal değer ve kimlik çatışmalarıyla geçmemesini önemsiyoruz. Partilerin, yarın Meclis’te işbirliği yapabilecekleri yapıcı tutum içinde olmalarını bekliyoruz."
ABD ile ilişkilerde bir rahatsızlık var
BÜTÜN dünyada iktidara aday partiler dış politikayı programlarının temel ekseni haline getirdiğini hatırlatan Arzuhan Doğan Yalçındağ, buradan yola çıkarak şunları söyledi: "Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde bir rahatsızlık var. En azından kamuoyu açısından ABD’nin niyetleri ve hatta dostluğu konusunda bir tedirginlik yaşandığı vakıadır. Gelecekte bu ilişkilerin hangi ortak çıkar ve değer payda üzerinde yeniden şekillendirilmesi düşünülmektedir?"
Sinsi planı bozalım işe 301’den başlayalım
ARZUHAN Doğan Yalçındağ, "Hem Türkiye’de hem de yurtdışında kasımda yayınlanacak Avrupa Komisyonu raporunun olumsuz çıtmasına bel bağlayan kesimler" olduğuna dikkat çekerken, şunları söyledi: "Bu yaklaşımın temelinde Türkiye’de demokrasinin zayıfmasının AB içindeki Türkiye’nin üyeliğine destek veren kesimlerin gücünü zayıflatmak amacı bulunuyor. Yani beklenti, birkaç kışkırtıcı tavırla karşılayan Türkiye’nin AB rotasından ayırması ve ’alternatif seçenekmlere’ doğru sürüklemesi. Bu sinsi planı bozmalıyız. Eylül ayında yeni hükümet AB ile uyum çerçevesinde reform sürecine ivme kazandırmalı. "
Liseleri ahlaksızlık yuvası olarak gören zihniyetten kurtulalım
"ÖYLE bazı konular var ki, hükümetin muhalefetin ötesinde tüm toplumun bunlara sahip çıkması lazım" diyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Bunlardan ilk akla geleri AB ise diğeri de milli eğitimdir" dedi. Milli eğitimin, hem mevcut kutuplaşmayı besleyen hem de ülkenin geleceğine yönelik tamiri son derece güç tahribatlar yaratılabildiği bir alan haline getirildiğini söyleyen Yalçındağ, 27 Mayıs’ta Antalya’da bir pilav gününde konuşan İHL Mezunları Derneği’nin eski başkanı İbrahim Solmaz’ın sözlerini hatırlatarak şöyle konuştu: "Düşünebiliyor musunuz, imam hatip liseleri dışındaki bütün liseleri ahlaksızlık yuvası olarak gören bir zihniyet Milli Eğitim camiası içinde hálá kendine yer bulabiliyor. 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde eğitim, bu zihniyetten ve bu söylemden kurtulmalı."
MEB: O sözleri söyleyen bizim mensubumuz değil
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın isim vermeden İHL Mezunları Derneği’nin eski başkanı İbrahim Solmaz’ın sözlerine atıfta bulunması üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) hemen bir açıklama yaptı. Yanlış anlaşılma endişesiyle yapıldığı belirtilen MEB açıklamasında şöyle denildi: "Milli eğitim camiası vurgusu, Milli Eğitim Bakanlığı şeklinde algılanabilir. Şüphesiz ki, her kademe ve türden okulla ilgili sivil toplum örgütleri ve velilerimizin dolayısıyla eğitim camiası ile ilgisi vardır. Fakat eğitim sektörü etrafında oluşturulmuş sivil toplum örgütlerinin kurumsal veya yetkililerinin kişisel beyan ve davranışları eğitim camiasını değil kendilerini bağlar. İddia edilen konuşmaların sahibinin, Milli Eğitim Bakanlığı ile hiçbir ilgisi yoktur."
Siyasetle ilgileniyoruz çünkü ekonomiyi etkiliyor
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, siyatçilere şu mesajları gönderdi:
Süreci nasıl yöneteceğiz? Ülkeyi gererek, kutuplaşmayı artırarak mı, barışçı ve icraatçı yeni bir sayfa açmaya hazırlanarak mı? Cevaba yönelik sarih işaretleri henüz göremiyor olmamız, Türkiye’nin önündeki siyasi belirsizliği işaret ediyor.
İş adamları olarak siyasete bu kadar önem vermemizin nedeni ekonomik ve sosyal gelişmenin anahtarının siyasette olması. İcraatçı bir iktidar, yapıcı, denetleyici bir muhalefet Türkiye’nin önünü açacak bir siyasi tablodur.
Karşı karşıya olunan sorunların doğru analizi yapılmalı, ülkenin ana hedefleri korunmalı, içeride ve dışarıda konjonktürel olarak estirilen rüzgarlara teslim olunmamalı.
Seçimlerin sağlıklı bir biçimde tamamlanması için el birliği ile gayret gösterilmesi ve seçimlerin Türk demokrasinin geleceği açısından tarihi bir özellik taşıdığı unutulmamalı.
Önümüzdeki tablo bizi karamsarlığa sürükleyebilecek özellikler taşısa da, genel seçimlerin sağlayacağı yenilenme fırsatlarından azami ölçüde yararlanarak yaşadığımız dönemi bir atılımla sonuçlandırabiliriz.