Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2007 00:00
Sürdürülebilir Kalkınma ve çevre ilişkisini gündeme taşıyan TÜSİAD, aynı yaklaşımı siyasi partilerden de bekliyor. ’Sanayide AB Çevre Mevzuatına Uyum’ raporu ve ’Çocuklar için Çevre Kitapları’ projesini kamuoyuna sunan TÜSİAD’ın Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Siyasi partilere, seçim programlarında çevreyle ilgili konulara hak ettiği yeri verin’ çağrısı yaptı.
SİYASİ tartışmaların gündemin ilk maddesi olduğu bir dönemde sürdürülebilir kalkınma ve çevre ilişkisini gündeme getiren Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), siyasi partilere de bu yönde çağrı yaptı. Çevre politikasının, ekonomi politikasını çok yakından ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, siyasi partileri,
seçim programlarında çevreyle ilgili konulara hak ettiği yeri vermeye davet etti.
SADECE EKONOMİK BÜYÜME OLMAZ: TÜSİAD’ın "Sanayide AB Çevre Mevzuatına Uyum" raporu ve "Çocuklar için Çevre Kitapları Projesi"nin tanıtımı dolayısıyla düzenlenen "Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre" toplantısında konuşan Arzuhan Doğan Yalçındağ, uzun yıllar boyunca birçok ülkede kalkınmanın, iktisadi büyümenin bir türevi olarak kabul edildiğini, ancak sadece ekonomik büyümeyi öne çıkartan bu yaklaşımın sonuçları itibariyle artık çöktüğü tüm dünyada kabul edildiğini hatırlattı. Arzuhan Doğan Yalçındağ, "1990’ların başından itibaren gerek birçok ülkede, gerekse çok uluslu kuruluşlarda yapılan çalışmalarda insan odaklı ve çevreyle dost bir kalkınma modelinin benimsendiğini görüyoruz. Bu durum, tüm sivil toplum örgütlerine de ortak bir hedef ve ortak bir sorumluluk yüklüyor" dedi.
HER ÜLKENİN SORUMLULUĞU: "Artık, büyüme ve gelişmeyi ’sürdürülebilir’ ve ekolojik açıdan kabul edilebilir bir esasa dayandırmak, her ülkenin başta gelen sorumluluklarından birini oluşturuyor" diyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, sürdürülebilir büyüme ve gelişmenin "Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama olanağını tehlikeye düşürmeden, bugünün ihtiyaçlarını sağlayan bir gelişme" olduğunu kaydetti. TÜSİAD olarak, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde, iş dünyasının öncelikleri ile çevresel ve sosyal sorumluluğu harmanlamak gerektiğine inandıklarını dile getiren Yalçındağ, özellikle son dönemde iklim değişikliğinin etkilerinin küresel ve yerel ölçekte hissedilmeye başlaması ve bu etkilerin artarak gelecek kuşakları tehdit etmesi endişesi ile çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularının dünya kamuoyunda daha fazla yer almaya başladığına dikkat çekti.
ANNE-BABA OLARAK DA ÖNEMLİ: Yalçındağ, "TÜSİAD olarak biz de ülke gündeminin son derece yoğun siyasi tartışmalara sahne olduğu bu dönemde, çevre açısından sürdürülebilir kalkınmaya olan inancımızı bir kez daha vurgulamak istedik" derken, siyasi partileri seçim programlarında, çevreyle ilgili konulara hak ettiği yeri vermeye davet etti. Arzuhan Doğan Yalçındağ, çevre politikasının, ekonomi politikasını çok yakından ilgilendiren bir konu olduğunu, çevrenin, bir dizi alanı etkilediğini belirtirken, iş insanları olarak rekabet gücü açısından önem taşıyan çevrenin, vatandaşlar olarak içinde yaşanılan ortamın sağlığı ve anne-babalar olarak da çocuklara nasıl bir dünya bırakıldığı açısından önemli olduğunu vurguladı.
ESKİ ANLAYIŞLARI BIRAKALIM: AB üyelik sürecine girmiş olan Türkiye’de çevre konusunun gündemde yeterince yer bulmadığını, bunun sadece AB’nin bize yüklediği bir sorumluluk olarak da algılanmaması gerektiğini söyleyen Yalçındağ, şöyle konuştu: "Çevreyi, kimin, nerede, nasıl, ne kadar kirlettiğini bilemeyen, bunu ölçemeyen bir ülke, tabii ki çevresini de koruyamaz. Türkiye, artık vakit kaybetmeksizin orta ve uzun vadeli bir çevre politikası oluşturmalı. Eski anlayışlar da geride bırakılmalı. Merkezi bir anlayış yerine, çevre politikalarının, toplumun tüm kesimlerinin çevreyle ilgili duyarlılıklarını dikkate alacak bir şekilde düzenlenmeli ve etkin bir şekilde uygulanmalı."
Sanayileşme adına çevre ikinci plana itildiTÜSİAD Sanayi, Hizmetler ve Tarım Komisyonu Başkanı Dr. Erdal Karamercan, Türkiye’de sanayileşme adına çevrenin ikinci plana itildiğini, uygun bir mevzuat ve etkin bir denetim mekanizması oluşturulmadığını belirtti. Küresel ısınma tartışmalarıyla birlikte çevre sorunlarının günlük hayatta daha fazla ilgi görmeye başladığına dikkat çeken, ancak bunun başta sanayileşme olmak üzere, politika yaklaşımlarında değişime yol açacak boyutta olmadığına da dikkat çeken Karamercan, "Kağıt üzerine yazması kolay olmakla birlikte, benimsediğimiz tüm politikaların tepeden tırnağa değiştirilmesini gerektiriyor" dedi.
Türkiye, AB çevre mevzuatı için 70-100 milyar Euro harcamalıTÜSİAD’ın Prof. Dr. Selehattin İncecik, Doç. Dr. Erdem Görgün ve Tayfun Ateşsaçan tarafından hazırlanan raporda, Çevre Kanunu ve önemli bazı yönetmeliklerin yeterince geniş tabanlı tartışılmadan yürürlüğe girdiği belirtildi. Doç. Erdem Görgün, AB çevre mevzuatına uyum için işletme maliyetleri hariç, 70-100 milyar Euro harcama yapılması gerektiğini belirtti. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Sektör Yöneticisi Gürdoğar Sarıgül ise mevzuata uyum için yapılacak çevresel yatırımların ekonomik olarak geri dönüşünün olacağına dikkat çekti.