TÜSİAD: Büyüme yüzde 7'ye çıkabilir
Güncelleme Tarihi:
ANKA
Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2006 14:47
TÜSİAD'ın, "Eğitim ve Sürdürülebilir Büyüme: Türkiye Deneyimi:Riskler ve Fırsatlar" raporunda, yatırım oranının artırılması ve verimlilik artışıyla insan sermayesi arasındaki bağın güçlendirilmesi durumunda, Türkiye'nin geçmiş dönemde yüzde 4.5-5 aralığında bulunan potansiyel büyüme oranının 2006-2020 döneminde, yüzde 7 dolayına çıkabileceği öngörüsünde bulunuldu.
BDDK Araştırma Dairesi Başuzmanı Dr. Şeref Saygılı, Devlet Planlama Teşkilatı Ekonomik Modeller Daire Başkanlığı'ndan planlama uzmanı Cengiz Cihan ve TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi Zafer Ali Yavan'ın TÜSİAD için hazırladığı rapor, Swissotel'de düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Raporda, çok sayıda ülkede eğitime ayrılan kaynakların milli gelirin yüzde 6'sına ulaştığı, bazı eğitim kademelerinde okullaşma oranının yüzde 100'ü bulduğu, zorunlu eğitim uygulamalarının en temel ulusal politikalardan biri haline geldiği, kamu kaynaklarının tahsisinde eğitimin en öncelikli alanlardın biri olduğu kaydedildi. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genelinde, eğitim harcamalarının toplam yatırımların üçte birini oluşturur hale geldiği vurgulandı.
TÜSİAD'ın raporunda, eğitimin, ekonomik ve sosyal yaşamdaki dönüşümde, refah düzeyi ve yaşam kalitesinin artırılmasında kritik bir rol üstlendiğine dikkat çekildi. Eğitimin, ekonomik boyutta büyüme, rekabet gücü ve verimlilik artışı, sosyal boyutta ise yoksullukla mücadele, gelir dağılımının iyileştirilmesi, katılımcılık, sosyal uyum ve çevrenin korunması gibi politik alanlarının merkezinde yer aldığı ifade edildi.
Okul öncesi eğitim kademesindeki okullaşma oranı ile bu oran ve yükseköğretimdeki okullaşma oranı arasındaki etkileşimin verimlilik artışı sağlamada önem taşıdığına işaret edilen raporda, eğitim göstergeleri ile verimlilik artışı arasındaki ilişkinin Türkiye'de güçlendiği ancak yeterli olmadığı belirtildi.
Türkiye ekonomisinde verimlilik artışı ile eğitim göstergeleri arasındaki bağın kopuk olduğu sonucuna varılan raporda, eğitimin bu niceliksel göstergelerinin verimlilik artışına dönüşmemesinde, bu alana aktarılan kaynakların yetersizliğinin yanında, eğitimin niteliğindeki sorunlarla, eğitimli insan gücünün verimlilik artışına katı sağlayıcı yetersizliklerinin önem taşıdığı ifade edildi.
TÜSİAD'ın raporunda, büyüme tahmininden elde edilen sonuçlar kullanılarak bazı senaryolar hazırlandı. İnsan sermayesinin verimlilik artışına katkı yapmasını sağlayacak önlemlerin alınmaması durumunda, Türkiye ekonomisinin zayıf büyüme performansı göstermesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekildi. Raporda, yatırım oranının artırılması ve verimlilik artışı ile insan sermayesi arasındaki bağın güçlendirilmesi durumunda, Türkiye'nin geçmiş dönemde yüzde 4.5-5 aralığında bulunan potansiyel büyüme oranının 2006-2020 döneminde, yüzde 7 dolayına çıkarabileceği öngörüldü. İnsan sermayesi ile verimlilik artışı arasındaki bağın güçlendirilmesinin ise büyüme oranına katkısının 1.5-2 puan aralığında olabileceği tahmininde bulunuldu.
BDDK Araştırma Dairesi Başuzmanı Şeref Saygılı da raporun sunumunda, son üç yıllık dönemde büyüme oranında ve verimlilik artışında sağlanan iyileşmeye rağmen, sermaye birikim hızının yaklaşık son çeyrek asırlık dönemde göstermiş olduğu zayıflama uzun dönemli sürdürülebilir büyüme oranına ulaşmada önemli bir kısıtlama oluşturabilecek nitelikte olduğunu söyledi. Yaptıkları çalışmayla, Türkiye ekonomisinde verimlilik artışının görece zayıf olduğu sonucuna vardıklarını vurgulayan Saygılı, Türkiye'nin uzun dönemli verimlilik artışı, çalışmada incelenen 50 dolayında ülkenin ortalamasının altında kaldığını dile getirdi.
Raporda, çok sayıda ülkede eğitime ayrılan kaynakların milli gelirin yüzde 6'sına ulaştığı, bazı eğitim kademelerinde okullaşma oranının yüzde 100'ü bulduğu, zorunlu eğitim uygulamalarının en temel ulusal politikalardan biri haline geldiği, kamu kaynaklarının tahsisinde eğitimin en öncelikli alanlardın biri olduğu kaydedildi. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genelinde, eğitim harcamalarının toplam yatırımların üçte birini oluşturur hale geldiği vurgulandı.
TÜSİAD'ın raporunda, eğitimin, ekonomik ve sosyal yaşamdaki dönüşümde, refah düzeyi ve yaşam kalitesinin artırılmasında kritik bir rol üstlendiğine dikkat çekildi. Eğitimin, ekonomik boyutta büyüme, rekabet gücü ve verimlilik artışı, sosyal boyutta ise yoksullukla mücadele, gelir dağılımının iyileştirilmesi, katılımcılık, sosyal uyum ve çevrenin korunması gibi politik alanlarının merkezinde yer aldığı ifade edildi.
Okul öncesi eğitim kademesindeki okullaşma oranı ile bu oran ve yükseköğretimdeki okullaşma oranı arasındaki etkileşimin verimlilik artışı sağlamada önem taşıdığına işaret edilen raporda, eğitim göstergeleri ile verimlilik artışı arasındaki ilişkinin Türkiye'de güçlendiği ancak yeterli olmadığı belirtildi.
Türkiye ekonomisinde verimlilik artışı ile eğitim göstergeleri arasındaki bağın kopuk olduğu sonucuna varılan raporda, eğitimin bu niceliksel göstergelerinin verimlilik artışına dönüşmemesinde, bu alana aktarılan kaynakların yetersizliğinin yanında, eğitimin niteliğindeki sorunlarla, eğitimli insan gücünün verimlilik artışına katı sağlayıcı yetersizliklerinin önem taşıdığı ifade edildi.
TÜSİAD'ın raporunda, büyüme tahmininden elde edilen sonuçlar kullanılarak bazı senaryolar hazırlandı. İnsan sermayesinin verimlilik artışına katkı yapmasını sağlayacak önlemlerin alınmaması durumunda, Türkiye ekonomisinin zayıf büyüme performansı göstermesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekildi. Raporda, yatırım oranının artırılması ve verimlilik artışı ile insan sermayesi arasındaki bağın güçlendirilmesi durumunda, Türkiye'nin geçmiş dönemde yüzde 4.5-5 aralığında bulunan potansiyel büyüme oranının 2006-2020 döneminde, yüzde 7 dolayına çıkarabileceği öngörüldü. İnsan sermayesi ile verimlilik artışı arasındaki bağın güçlendirilmesinin ise büyüme oranına katkısının 1.5-2 puan aralığında olabileceği tahmininde bulunuldu.
BDDK Araştırma Dairesi Başuzmanı Şeref Saygılı da raporun sunumunda, son üç yıllık dönemde büyüme oranında ve verimlilik artışında sağlanan iyileşmeye rağmen, sermaye birikim hızının yaklaşık son çeyrek asırlık dönemde göstermiş olduğu zayıflama uzun dönemli sürdürülebilir büyüme oranına ulaşmada önemli bir kısıtlama oluşturabilecek nitelikte olduğunu söyledi. Yaptıkları çalışmayla, Türkiye ekonomisinde verimlilik artışının görece zayıf olduğu sonucuna vardıklarını vurgulayan Saygılı, Türkiye'nin uzun dönemli verimlilik artışı, çalışmada incelenen 50 dolayında ülkenin ortalamasının altında kaldığını dile getirdi.