TÜSÄ°AD 8 yıl önce barajın düÅŸürülmesi istemiÅŸti

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD 8 yıl önce barajın düşürülmesi istemişti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2005 11:21

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "1987’den beri neredeydiniz, şimdi Türkiye tam istikrar ortamını yakaladığı bir zeminde bunu gündeme getiriyorsunuz" diyerek suçladığı TÜSİAD’ın 8 yıl önce barajın düşürülmesini öneren bir raporunun bulunduğu ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Ekonomi, kültür, siyaset, eğitim, demokratikleşme ve insan hakları alanlarında konunun uzmanlarına rapor hazırlatan TÜSİAD’ın, dana sonra kanser tedavisi görürken yaşamını yitiren Prof. Dr. Bülent Tanör’e hazırlattığı "Türkiye’de Demokratik Perspektifler" raporu, Başbakan Erdoğan’ın seçim barajının düşürülmesi konusunda TÜSİAD’ı eleştirirken acele ettiğini ortaya koydu.

  Â

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD), 1997’de hazırladığı bu raporunda, 1995 seçimleri sonrası yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, Seçim Yasası’nı "genel oy ilkesi", ve "tek dereceli seçim" sistemi açısından olumlu bulan analizler yer alıyor. Raporda seçim sistemine ilişkin TÜSİAD adına yapılan ve yüzde 10 barajının şimdiki tartışmada olduğu gibi 7-8’lere değil 5’lere çekilmesi başta olmak üzere önerilerden bazıları ise şöyle:

Haberin Devamı

  Â

".Baraj yüzde 5’ler civarına indirilmelidir. Seçimler 4 yılda bir yapılmalı, beş yılda bir yapılması sorun yaratıyor.

  Â

.Seçmen kütükleri yenilenmeli ve bilgisayar sistemi yaygınlaştırılmalı. .Radyo/TV konuşmalarında eşitsizlik giderilmelidir. .Partilere hazine yardımında Meclis’teki temsil oranı değil, seçimlerdeki oy oranı esas alınmalıdır.

  Â

.Siyasetin pahalı olmaktan çıkarılması, seçim harcamalarının sınırlanması ve saydamlığının sağlanması yolunda yasal değişikliklere ihtiyaç vardır. .Kamuoyu yoklamalarının yayın yasağı ’oy verme gününden iki gün öncesinden itibaren’ şeklinde düzenlenmelidir."

 

ANAYASA SEÇİMDE ADALET İSTİYOR

 

1995 yılında yapılan seçimler dikkate alınarak genel oy ve eşit oy ilkelerinin de irdelendiği rapordaTürkiye’nin genel oy ilkesi açısından sorunlu bir durumu olmadığına dikkat çekilen raporda, Anayasa’nın seçim sistemi konusunda açık bir tercihte bulunmadığı, yalnız uçları işaretlediği, adaletsizliğin ve istikrarsızlığın istenmediğini belirttiği, yasama organını bu kutuplar arasında bir tercihte bulunmaya davet ettiği ifade edildi. Tanör’ün kaleme aldığı TÜSİAD raporunda şu değerlendirmeler yer alıyor: ".Son milletvekili genel seçimleri işte bu esaslar çerçevesinde yapılmıştır. Uygulanan seçim sistemi sadece ulusal baraja (yüzde 10) yer veren nisbi sistem olmuştur. Kabul etmek gerekir ki, bu seçimlerden çıkan sonuç ne "istikrar" ne de "adalet" yönünde doyurucu olabilmiştir. Yine hiçbir parti mecliste çoğunluğu yakalayamadığı gibi, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) gibi önemli oranlarda oy alan partiler de meclis dışı kalmışlardır. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ancak zorlukla meclise girebilmiştir."

 

Haberin Devamı

TEMSÄ°LDE ADALET

 

"Temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri" açısından, var olan sistemin sadece yüzde 10’luk ulusal baraj engeli nedeniyle ’temsilde adalet’ ilkesi açısından sorgulanmasının mümkün olduğuna işaret edilen raporda, "Mevcut sistem içinde yapılması gereken rötuşların neler olduğu konusuna dönersek, bunu bir kere daha yüzde 10’luk ulusal baraj noktasından hareketle açmakta yarar olabilir. Ulusal baraja yer veren batı demokrasilerinde bu baraj ortalaması Yüzde 5 civarındadır. Türkiye’de ulusal barajın yüksek tutulması ’yönetimde istikrar’ açısından savunuluyor olmakla birlikte, meclise giremeyen bazı partilerin bu durumunun daha köklü siyasal istikrarsızlıklara sebep olabileceği de gözden uzak bulundurulmamalıdır" ifadelerine yer veriliyor.

Haberin Devamı

  Â

MHP ve HADEP’in parlamentoya girebilmesi, buradaki sandalye dağılımını daha dağınık hale getirdiğinin belirtildiği raporda, şu görüşler dile getiriliyor:

 

YÜZDE 15’E YAKIN OY DIŞARIDA

 

"Ülke çapında yüzde 15’e yakın oy alan ve meclise giremeyen bu güçlerin temsil edilememesinden doğan temsil zafiyeti hesaba katıldığında, ulusal barajın aşağı çekilmesi konusundaki görüşlere esaslı bir gerekçe bulunabilir. Yeni demokrasilerde ve derin bölünmeler yaşayan toplumlarda, nisbi sistemin ve adaletli temsilin ’birleştirici’ ve ’kaynaştırıcı’ rolü burada bir kez daha karşımıza çıkar. Azınlık tercihlerinin korunması ve sistemle uzlaştırılması esas olarak ancak bu yolla mümkündür. Adaletli temsile ağırlık veren bir sistem, özellikle bu gibi toplumlarda, daha temsili olduğu için, daha etkin yönetimlerin de doğumuna fırsat yaratabilir. Ulusal barajın indirilmesi yolunda bir başka gerekçe, koalisyonlar dünyasıyla ilgilidir. Batı siyasal sistemlerinin önemli kısmı koalisyonlarla yönetilmiştir, yönetilmektedir. Türkiye de bunun yabancısı değildir, hatta buna alışmaktadır.

Haberin Devamı

  Â

Ülke çapında alınan üçte bir oyla mecliste üçte ikilik bir çoğunluktansa (1987 sonrası), iki ya da üç partinin ülke oylarının yüzde 50’sinden fazlasını temsil eden karma hükümetler daha temsili güce sahiptir (1991 ve sonrası). Meşruluk krizleri birinci modelde daha çok, ikincisinde nispeten daha azdır. Bu bakımdan da koalisyonlardan korkmamak gerekir. Sistem dışına kayma istidadı gösteren partileri sisteme çekmek bakımından da bunun yararları vardır."

 

BARAJ YÜZDE 5 CİVARINA ÇEKİLMELİ

 

Raporda, Türkiye’de ülke barajının yüzde 5 civarına indirilmesi önerisinin yanı sıra, seçmene yalnız partisini değil, milletvekilini de seçme olanağını veren ’tercihli oy’ sisteminin kabulünde yarar olduğuna dikkat çekilerek öneriler şöyle sürdürülüyor:

Haberin Devamı

  Â

"Bunu besleyecek bir başka öneri de, daha önce ifade edilmiş olduğu gibi, seçimlerde işbirliği yasaklarının kaldırılması olacaktır. Bu öneriler milletvekili genel seçimleri içindir. Yerel yönetim seçimlerinin bir bölümünde ise başka bir sistemin tercihi daha mantıklı görünmektedir. Belediye Başkanı ya da muhtar gibi ’kişi organların seçiminin, ’kurul organlar’ın seçiminden farklı olması doğaldır. Yüzde yirmiler civarında elde edilen oyla Belediye Başkanı ya da muhtar seçilmenin sakıncaları meydandadır. Bu sakıncaların ana kaynağı ise tek turlu seçim usulüdür. Yerel yönetimlerle ilgili seçimlerde, ’kişi organ’ seçimi söz konusu olduğunda (Belediye Başkanı ve muhtarlar), iki turlu sisteme geçilmesi gereklidir."

Erdoğan, TÜSİAD yöneticilerinin Aşkın ile Pamuk davalarında yargıya müdahale ederek Anayasa suçu işlediklerini söyledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!