Güncelleme Tarihi:
Kültür ve Turizm Bakanlığı, sanat kurumlarından Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) ile ilgili görüşlerini istedi. Geçtiğimiz günlerde bakanlığa bağlı altı orkestra müdürlüğü ve bir koro müdürlüğü ortak bir metin hazırlayarak, Bakanlık makamına taslak ile ilgili eleştirilerini yöneltmişti. Bu doğrultuda DOB Genel Müdürü Rengim Gökmen, Genel Müdür Yardımcıları Şadi Erdoğan ve Nilgün Çelebi ile Ankara, İstanbul, Mersin, İzmir, Antalya ve Samsun Müdürleri de ortak imzayla TÜSAK ile ilgili saptamalarını belirten bir metin kaleme aldı. Metinde şu saptamalar aktarıldı:
SİYASİ ERKE BAĞIMLI
“Bu taslağın en önemli sakıncaları şu başlıklar altında özetlenebilir:
Destekleme mekanizması ile üretim mekanizmalarının aynı taslakta ele alınması yanlıştır. Destekleme, tüm sanat dallarına yönelik olarak ayrı tasarlanmalıdır. Opera, bale ve tiyatronun kendilerine özgün ve özerk oluşumları korunmalıdır.
TÜSAK tasarısı bu yapısıyla yalnız siyasi erke bağımlıdır. Oysa sanat bilim ve teknoloji alanları gibi koşulsuz desteklenmeli, bir devlet politikası çerçevesinde bağımsız ve özerk yapılandırılarak, siyasi erklerin günlük beklentileri ve tercihlerinin dışında tutulmalıdır.
Bu taslakta sanatın toplumla buluşmasının nasıl sağlanacağı belirlenmemiştir.
Bu yasa ile genç sanatçıların yolu açılmamakta, aksine iyice tıkanmaktadır. Çünkü sanatın istihdam alanlarını daraltarak yeni sanatçıların iş bulma olanaklarını kısıtlamaktadır.
Bu taslak sanatın akademik eğitimini, profesyonel sanat işçiliğini yok saymaktadır. Sanat bireyler için boş zamanları değerlendirme alanı değildir. Sanatın bir meslek olarak algılanması yok olmaktadır.
İNGİLTERE STATÜLERİ DEĞİŞTİRMİYOR
Taslağın hazırlanmasında örnek alındığı belirtilen İngiltere’de sanatı desteklemek üzere yapılandırılan İngiliz Sanat Konseyi’nin kurulmasıyla ülkedeki marka değerine sahip opera, bale ve tiyatro kurumlarının mevcut statülerinin değiştirilmediği bilinmektedir. Dünyadaki örnekleri incelemek yararlı sonuçlar verecektir. Hiç şüphesiz, eskiyen mevzuat yapısının aksaklıkları vardır. Ancak sanat birimlerinin, kendi kanunlarını revize ederek, yeni düzenlemelerle bu aksaklıklar giderilebilir. Söz konusu taslak tarafımızdan asla kabul edilemez ve mutlaka geri çekilmelidir. Türkiye’nin sanat ortamını şekillendirmeye yönelen tüm yöneticiler ve sanatçılar doğru yolu daha katılımcı, daha çoğulcu ve demokratik bir yaklaşımla bulabilir.”