TÜRMOB Başkanı'ndan ekonomik kriz uyarısı
Güncelleme Tarihi:
(a.a.)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2008 20:05
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı Masum Türker, şu anda dünyada yaşanan krizin bir finans krizi olduğunu belirterek, bu durumun ekonomik krize dönüşmesi halinde bütün ülkelerin zor günler geçireceğini söyledi.
Afyonkarahisar Genç Atılımcılar Derneği Liderlik Okulu tarafından Çakmak Marble Otelde düzenlenen toplantıda konuşan Türker, Türkiye'nin yavaş yavaş küresel krizi hissetmeye başladığını ifade etti.
Krizin hemen hissedilmemesinin, nedeninin “devlete verilen paraların vadelerinin gelmemesi ve sermayenin yavaş yavaş yurt dışına gitmesi” olduğunu savunan Türker, Türkiye'deki bankacılık sektörünün fiili olarak yüzde 60'ının yabancılara ait olduğunu belirtti.
“Resmi olarak ise yüzde 40'ı görünüyor” diyen Türker, şunları kaydetti:
“Bankaların ilk işleri mevduat toplamaktır. O ülkenin parasını ucuz faizle toplayıp daha yüksek faizle ya da kendi işine yarayacak şekilde kendi ülkesine kendi ilgili olduğu ülkelere götürmektir. Böyle olunca bizim ülke olarak, hükümet olarak bankaların ani kararlarını idare etmemiz, yönetmemiz mümkün değil. O zaman bir durumla karşı karşıya geleceğiz; ya küresel dünyanın, küresel sermayenin, küresel yapının dayattığı şekilde bir ulusal yaşam biçimi veya ulusal değerlerin küresel dünyaya uymak için kendisinin kontrolündeki değişimi. Birinci değişim için IMF, ikinci değişim için milli irade lazım. Ya IMF ya milli irade.”
ABD'de ekonominin yüzde 15'inin üretim ekonomisi, yüzde 60'a yakınının finansal ekonomi, geri kalan kısmının da ticaret ve hizmet ekonomisi olduğuna işaret eden Türker, bu nedenle krizin “finans krizi” olarak adlandırıldığını söyledi.
Zenginliğin yüzde 80'ini finansal sektörün aldığına dikkat çeken Türker,”Yani istediğiniz kadar çalışın, çırpının, finansal sektörle ilgilenenler en büyük parayı alıyor” diye konuştu.
Krizin hemen hissedilmemesinin, nedeninin “devlete verilen paraların vadelerinin gelmemesi ve sermayenin yavaş yavaş yurt dışına gitmesi” olduğunu savunan Türker, Türkiye'deki bankacılık sektörünün fiili olarak yüzde 60'ının yabancılara ait olduğunu belirtti.
“Resmi olarak ise yüzde 40'ı görünüyor” diyen Türker, şunları kaydetti:
“Bankaların ilk işleri mevduat toplamaktır. O ülkenin parasını ucuz faizle toplayıp daha yüksek faizle ya da kendi işine yarayacak şekilde kendi ülkesine kendi ilgili olduğu ülkelere götürmektir. Böyle olunca bizim ülke olarak, hükümet olarak bankaların ani kararlarını idare etmemiz, yönetmemiz mümkün değil. O zaman bir durumla karşı karşıya geleceğiz; ya küresel dünyanın, küresel sermayenin, küresel yapının dayattığı şekilde bir ulusal yaşam biçimi veya ulusal değerlerin küresel dünyaya uymak için kendisinin kontrolündeki değişimi. Birinci değişim için IMF, ikinci değişim için milli irade lazım. Ya IMF ya milli irade.”
ABD'de ekonominin yüzde 15'inin üretim ekonomisi, yüzde 60'a yakınının finansal ekonomi, geri kalan kısmının da ticaret ve hizmet ekonomisi olduğuna işaret eden Türker, bu nedenle krizin “finans krizi” olarak adlandırıldığını söyledi.
Zenginliğin yüzde 80'ini finansal sektörün aldığına dikkat çeken Türker,”Yani istediğiniz kadar çalışın, çırpının, finansal sektörle ilgilenenler en büyük parayı alıyor” diye konuştu.