"TÜRKLER TRAFİKTE NEDEN BÖYLE?" DİYORDUK

Güncelleme Tarihi:

TÜRKLER TRAFİKTE NEDEN BÖYLE DİYORDUK
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2007 18:08

Geçen yazımızda Türkiye'ye ilk kez ayak basan bir kimsenin hemen fark edeceği trafik kargaşasında, gösteriş ve şatafat kültürümüzün payından bahsetmiştik. Türk grup davranışının gösteriş ve şatafattan ayrı olarak bir de otoriteye itaatle ilgili bir boyutu var. Her topluluğun otoriteyle ilişkisi kendine özgü nitelikler gösterir ama galiba biz Türklerinki eşine benzerine rastlanmaz, biricik bir niteliktedir.

Haberin Devamı

Türk grup davranışında otorite, içselleştirilmiş değildir; dışarıdan yapılması gerekenleri buyuran ve hafif bir korku salması dışında pek rahatsızlık vermeyen, ne rahatsızlık vermesi, dediklerinin eksiksiz yapılması için özen gösterilen bir şeydir. Buyuran kimseden pek de öyle korkulmaması, itaati besleyen başka bir kaynağın olduğuna işaret eder. Bu kaynak, itaat etmek gerektiği bilincinin itaat edilen kimseden daha önemli olduğunu bildiren "töre"dir. "Töre" nedeniyle Türklerin grup davranışında, otorite de itaat de, sanılanın aksine çatışmayan, birbirlerini pekiştiren bir tutumlar demeti haline döüşmüştür.

Büyük olasılıkla, hayvancılıkla uğraşan, çok sayıda yabancı Çinli tarafından çevrilmiş, savaşçı ve göçebe bir topluluk olmanın maddi koşulları Türk grup davranışında otoritenin "töre" adı altında böylesine önem kazanmasına neden olmuştur. "Töre"ye uymazsanız bu zor koşullarda hepiniz birlikte yok olur gidersiniz. Türkler otoriteyi değil bu töre bilincini daha bebekliklerinden itibaren içselleştirirler.

Haberin Devamı

Ama ne ki "töre"ye dayalı bu davranış biçimi, modern zamanlarda "Türk trafik töresi" gibi bir yaratıcı yenilenme sağlayamamaktadır. Otoriteye itaat etme gereğine olan inancımız, birçok yerde olduğu gibi trafikte de insanların birbirlerine ve trafikle ilgili görevlilere "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye didişmelerinden başka bir işe yaramamaktadır. Bu yüzden dünyanın en disiplinli ordularını kurmuş olan biz Türkler, kendi yalnızlığımızla baş başa kaldığımız ve bizden rasyonel davranma ve başkalarının haklarına saygı bekleyen trafik düzeninde, beş araba bir şeritte düzgün bir biçimde bile ilerlemeyi bir türlü başaramıyoruz.
Gösteriş ve şatafat kültürü, bireysel rasyonel davranışın olmadığı itaatkar bir grup davranışıyla bir araya geldiğinde bize özgü trafik düzen(sizliğ)imiz ortaya çıkmaktadır. Elbette daha bunlara ekleyecek başka unsurlar da var: Burada hep üzerinde durduğumuz çağlar boyu göçebe olarak yaşamış olmamızın hala süren kalıntıları, otomobilin ve tüm motorlu taşıtların henüz alışılmadık bir yabancı araç oluşu bunların başında gelir. Bir de Türk grup davranışından her bahsettiğimizde hesaba katmamız gereken sosyopatların henüz sessiz yığınlara göre önde olduğu bir toplum yaşamı gerçeğimiz var. Tüm bunları trafikteki düzen(sizliğ)e eklediğimizde keşmekeşin zaman zaman kaosa dönüşmesi kaçınılmaz oluyor.

Haberin Devamı

Şüphesiz aranızdan bazıları, trafik kargaşasında Türk grup davranışından katkılar görmemizi yadırgayabilir. Örneğin Moskova trafiği de bizimkisinden farklı değil diyebilir. Haklıdır da. Gerçekten de bizimkine benzer ciddi trafik sorunları yaşayan ülkeler var. Bu benzerlik üzerinde düşünmek gerekiyor. İranlı düşünür Daryuş Şayegan, Tahrandaki trafik keşmekeşi hakkında şunları yazıyor:

"Tahran trafiğini cehenneme çeviren ve şehrimizi bir tımarhaneye döndüren şey araçların çokluğu ya da
caddelerin darlığı değildir. Bu durumda önemli olan bizim ruhsal davranış şeklimizdir. Sürücü, sanki bütün cadde kendisine aitmiş ve kendisinden başka kimse yokmuş gibi davranmaktadır. Dostluk ilişkilerinde son derece terbiyeli ve nazik olan İranlı, direksiyona yani yabancı bir muhite geçer geçmez, neden bu denli şiddete yönelmektedir. Bunun nedeni şudur: Biz bir başkasını yalnızca kendi duygusal ve bireysel ilişki sahamızda algılıyoruz, bu ilişki alanının dışında, bizce bir başkası mevcut değildir. Neden? Çünkü biz başkasını, bireysel olmayan bir bütünün işlevsel üyeleri arasındaki soyut bir ilişki düzeyine indirgeyemiyoruz; bunun gibi, dünyayı nesne olarak göremiyor ve toplumsal ilişkileri tamamen hukuksal ilişkilere indirgeyemiyoruz."
Sayegan'ın bu görüşlerine, "Üstad, Tahran trafiğindeki keşmekeşin nedeni, Tahran'daki Türklerin sergilediği Türk grup davranışıdır. İran, uzun yıllar Türk egemenliğinde kalmıştır!" gibi bir cevap vermeyeceğim elbette.
Tam tersine söylediklerini çok ciddiye alıyorum. Bir topluluğun davranışını analiz ederken, kolaycı yollara sapmamak, zihnimizin ihtirasının önüne yesin diye bir fırın ekmek daha koymamız gerektiği gibi bir sonuç çıkarıyorum. Başımızın gerçek bir belası olan trafik sorunuyla ilgilenenlerden de aynı özeni bekliyorum.

Haberin Devamı

TÜRKLER TRAFİKTE NEDEN BÖYLEDİR?


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!